• DOLAR 34.533
  • EURO 36.425
  • ALTIN 2960.638
  • ...
“FEDAİLER” DİZİSİNİN KRİTİĞİ -2-
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Film ve dizileri kalıcı kılan, senaryo olduğu kadar bunun nasıl aktarıldığıdır da, seçilen karakterler, kanunun zaman ve mekân derinliğine, diyalogların ritmine uygun olmalı, zenginlik katmalıdırlar. Öyle ki, tiplemeler senaryodaki karakterleri görünümleriyle anlatsın.

Fedailer dizisinin kısıtlı bütçesi, oyuncu kadrosunun kemiyetinde de kendini hissettirir. Dizide ana figürler: Nudal – Nebil – Salih – Hasan – Sair- Fadi – Ebu Nudal – Muhtar- Ebu Feyd – Ebu Müsmar- Hamdan – Ori ve ailesi – General- Haham Yahuda – Nudal`ın kız kardeşi ve bayan mahmuk. Bu figürlerin her biri aslında başlı başına bir romana ya da filme konu olacak önemli konuları temsil ediyorlar. Filistinlinin dertleri ve sorunları o denli fazladır ki hepsini bu karakterler üzerinden sergilemeye çalışmaktadırlar. İşgal – esaret – zulüm- süregelen gasp- işkenceler- ihanetler – fakirlik – çaresizlik- yalnız bırakılma – ihanetler – birlik olamama… vb gibi nice problem, dizi karakterleri şahsında vücut bulmakta.

Bu karakterlerin başında gelen de başrol oyuncu Nudal`dir. Onun kişiliğin de onurlu Filistin direnişi temsil bulur. Nudal oldukça dindar ve sert mizaçlıdır. Dizi boyunca ayet ve hadislerle desteklediği konuşmaları aslında direnişin de temel felsefesini oluşturur. Sert mizaçlıdır ama Müslümanlara ve ezilmiş insanlara karşı değil. Sadece işgalcilere ve o tıynettekilere karşı sertliğini gösterir.

Nudal, fiziksel bakımdan başrol için biçilmiş kaftandır adeta. Tipik bir Ortadoğulu görüntüsüyle Müslüman bir Filistinlinin din- vatan aşkının sembolü olmuş, korkusuz bir teşkilatçıdır. Yaşanan zulümlere karşı mahallesinden güvendiği gençleri yetiştirip organize eder. Düşmana sert olduğu halde Filistinli mazlumlara (Müslüman – Hristiyan ayırmadan) merhamet kanatlarını açan, nerede bir muhtaç varsa yardımına koşan bir dert ehlidir. Sahip olduğu zenginliği kardeşleriyle paylaşan, davası uğruna harcayan biridir. Dizinin “fedailer” isminde en büyük katkı şüphesiz Nudal`indir.

Ancak her güzelin bir kusuru olur. Nudal`in de eleşirilecek yönlerinden biri, tebessüm ve gülme konusunda oldukça çekingen davranmasıdır. Oysa başrol oyuncu sert ve kederli olduğu kadar güler yüzüyle de seyirciyi ekrana bağlar. Kimisi “Eee Selahaddin de Kudüs işgal altındayken gülmemişti..?” diyebilir. Cevaben; iyi de o, film çevirmiyordu ki`! deriz.

Nudal`in ikinci soğuk pozu; zindanda Hasan`a karşı takındığı negatif tavırdır. Acele ama yanlış kararıyla Hasan`ı gama boğup onun açıklamasını dinlememesi dinlediğinde de mantık örgüsü içinde makul bir çözümleme yapmaması herhalde senarist ve yönetmenin “Sinema tekniğinde bulunan: seyirciye “Kabul edilmiş mantıksızlığı” sunmalarındandır.

Bununla birlikte Nudal, Filistinliye arz edilen bir rol modeldir. O, mahallede herkesin derdiyle ilgilenen, cömert, fedakâr, ilmiyle göz dolduran dert sahibi biri iken adeta ikinci gizli kişilik olarak seçtiği gençleri başarıyla yetiştirip organize eden bir mücadelesi, gözaltında devleşen bir kahraman, zindanda ise Abdulaziz er - Rantisi gibi büyük bir Başeğmez figür olarak rolünün hakkını vermektedir.

Fedailer ekibinden Nebil; Nudal`in yardımcısı olarak bir yandan hiyerarşik bağlantıları kurmakta öte yandan sızma operasyonlarıyla düşmanına beklemedikleri darbeler vurmaktadır. Atletik yapısı dikkatli kişiliğiyle birleşince, ihtiyaç duyulan “ikinci adam” karakterinin hakkını veriyor.

Dizinin güler yüzü Salih ise; en trajik sahnelerde komiklik yapabilme becerisiyle amatörlüğün üstünde performans sergilemektedir.

Hasan; samimiyet ve direnci saflığına kurban olan acı vakıanın resmidir.

Sair; ikinci bir Nudal potansiyelinde her yönüyle donanımlı, çok boyutlu örnek bir Filistinliyi başarıyla canlandırır. İş başa düştüğünde tek başına sağlıklı kararlar alarak ferdi girişimlerde bulunmaktan çekinmeyi öğretir.

Sair`e karşılık Fadi ise; aynı samimi duyguları taşımasına rağmen, devamlı çabuk galeyana gelen kişiliği ve fevri davranmanın zararlarını akseder.

Ebu Nudal; birlik ve direniş bilincinin tüm halka mal olmasını temsil eder. “Aslan, aslandan olur” sözünün doğrulayıcı bir geçmişi ve duruşu vardır. Rolünün hakkını vererek sorun çözücü ve çarpıcı karakteriyle mahallenin büyüğü nasıl olunur onu herkese gösterir.

Ebu Feyd ile Muhtar ise; Filistin toplumunun bölünmüşlüğünü, kavramlar üzerindeki kısır tartışmalarını kısmen resmederler. Dizi misyonu gereği tartışmalar devamlı tatlıya bağlanır. Çünkü umut edilen, ihtiyaç duyulan budur.

Ebu Müsmar; oyuna getirilerek evi satın alınan, akabinde derbeder olup sokaklara düşerek Filistinlilere dikkatsizliğin sonuçlarını başarıyla gösterir.

İhaneti resmeden hainler(Hamdan- Nezir- Ebu Kusay…) gibi karakterler ise hem konu olarak hem de oyunculuk yönleriyle başarılı bir tablo çizmektedirler.

Nudalin kız kardeşi ve bayan mahkûmlar esaret dramını en trajik haliyle sahiplenmekte ve pratikte gösterme becerisi ile oyunculuklarını tahkim etmekteler…

İşgal cephesinin başat figürlerine gelince: Ori ve ailesi; her Yahudi fıkrasında geçtiği gibi; para ile yatıp para ile kalkan tiplemeler. Herhalde Ori`nin göğsü açılsa dolar işareti görülür. Rolünü en iyi oynayanlardan biridir Ori. Ailesiyle birlikte “Yerleşimcilerin” sergiledikleri performans, bilmeyenlere abartılı gibi gelse de aslında “azın da azı”.

General; kendi kanunlarına dahi uymayarak, geliştirdiği yöntemlerle her türlü insan hakkını çiğneyen karakteri, orantısız gücün ve zorbalığın ilanını anlatmaktadır. Ancak general Koni, diğer Yahudi figürler kadar başarılı bir tablo çizememektedir.

Haham Yahuda; gerek giyimi gerekse de canlandırması itibariyle siyasal ortadoks siyonizmin tipik karakterini başarıyla canlandırır. “Her şey vatan(İsrail) için” sloganı onun damarlarındaki asil(!) kandadır.

Bayanlar cephesindeki roller genel olarak ortalamanın üzerinde başarılı performanslarla oynanmış. Özellikle Nudalin eşi ve kız kardeşi ile Ori`nin karısı rollerini hakkıyla oynayıp canlandırdıkları karakterlerin mesajlarını başarıyla vermektedirler. Ancak Nudal ve Hasan`ın annelerinde görülen duygu donukluğu –eğer dublajdan kaynaklanmıyorsa- amatörlüğün göstergesidir.

“Ayrıntı karakterlerin diziye kattığı renk de önemlidir. Örneğin simitçi Abdullah`ın devamlı “Fedailer mahallesinin simitleri bunlar” diyerek iftiharla söylenmesi, Nebil ‘in küçük oğlunun İsrailli askerlere öfkeyle taş atması ve bir ay gözaltında her gün de dayak yemesine rağmen çıktığında öfkesinin artması daha da bilenmiş olması… gibi görüntüler Filistin sokağının güncel yansımaları olarak ekrana eklenmiş.

Diziye genel olarak bakıldığında: öncelikle tüm ekibi aldıkları risklerden dolayı tebrik etmek gerekir. Çünkü; Son Gazze saldırısında “Dariya Doktrini= sil süpür yok et” çerçevesinde acımasız ve hukuk üstü davranan sınır tanımaz bir İsrail ile karşıya oldukları halde, silahtan da güçlü bir araçla yani sinemayla Filistin`in sesi oldular. Her biri hayatını “Fedailer” gibi tehlikeye atarak dizinin sadece film olmadığını göstermiştir.

Ayrıca yönetmenin profesyonellik sınırındaki başarısını takdir etmek gerekir. Işık- gölge ayarları, zoomlamalar… Filistinlilerin maddi imkânları düşünüldüğünde ortaya konulan bu projenin her türlü övgüyü hakkettiği anlaşılacaktır.

Hülasa: İsraillilerin gözünden Araplar ve Filistinliler şu atasözleriyle vurgulanır. En iyi Arap ölü olandır.!” Filistinli mahkûmlar için General Koni`nin ifadesi ise yargısız hükmün ilanıdır: “Bu bozguncuların hapishanede yaşlanıp ölmelerini istiyorum.” Der. Diğer yandan Filistinlilerin fedaileri ise her fırsatta “direniş” mesajlarını verirler. İlk bölümler de Nudal “Araplar nerde, Müslümanlar nerde diye beklersek daha milyon yıl bekleriz. Ninem kaşıntıyı ancak senin tırnağın geçirir derdi “diye direnişin zorunluluğunu izah ederken, sezon finalinde Nebil, elde edilen kısmî başarılardan sonra şu gerçeğe işaret ediyordu:

“Toprak konuşarak geri gelmedi. Kurbanla kanla geri alındı. Toprağımızdaki her Siyonist bilsin ki: her gencimiz her çocuğumuz her ağacımız onlarla savaşacak, her taşımız onlarla savaşacak… Biz onlara asla boyun eğmeyeceğiz.”

Hülasa:

Bu güzel diziyi ekranlarına taşıdığı için Rehber TV`ye teşekkür ederken, “Kısa filmler, skeçlerle” başladığı yolculuğa uzun metrajlı filmler ve dizilerle devam etmesini bekliyoruz. Her Müslümanın Filistin davasına, ekonomisine, siyasetine destekte bulunması akidevi bir zorunluluktur. İsrail`i ayakta tutan en önemli maddi unsur, diasporadaki bir avuç Yahudi iş adamı iken, iki milyara dayanan Müslümanın beş milyonluk Filistinliyi tahkim edememesi hazindir.

Faruk KUZU

Kandıra F Tipi Cezaevi

Bu haberler de ilginizi çekebilir