• DOLAR 34.527
  • EURO 36.587
  • ALTIN 2912.916
  • ...
Hasta ve 24 yıldır zindanda… Bu zulme son verin!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
MEHMET ÖZCAN - DOĞRUHABER
 
90`lı yıllarda bölgede İslami faaliyetler yürüten İslami yapı, cemaat, STK ve inisiyatiflere yönelik bir yandan Pkk`nin saldırıları sürerken öte yandan dönemin işbaşındaki hükümetlerince baskı ve zulümler yapılıyordu. Bölge Müslümanları, suçsuz sebepsiz gözaltına alınıp günler süren işkencelerden geçirilerek düzmece ifadelerle mahkemeye oradan da zindanlara atılıyordu. 

Kemalist rejimin darbe destekli yönetimlerince sürdürülen despotik uygulamaların en ağır şekillerinden geçirilen bölge Müslümanlarına yönelik tutuklama furyasından nasibini almayan neredeyse yoktu. Bunlardan biri de o dönem Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi`ni henüz bitirmiş olan Hüseyin Akbalık`tı. Gözaltı sonrası günler süren işkenceler sonucu imzalattırılan ifadeyle hâkim karşısına çıkarılan Akbalık, birkaç mahkeme sonrasında müebbet hapis cezasına çarptırılır. Hüseyin Akbalık bugün 50 yaşında, ağır hasta ve tam 24 yıldır cezaevinde tutuluyor.

Ergenekon sanıklarının, darbe teşebbüsünde bulunan ve mahkemece kararı verilen Balyoz davası tutuklularının serbest bırakıldığı ülkemizde maalesef Hüseyin Akbalık gibi ağır hasta olan Müslümanlar tutsak…

Van cezaevinde tutulan Akbalık`a geçtiğimiz günlerde beyninde 7 santimlik tümör teşhisi konulmuştu. Akbalık, bayramdan önce Adıyaman Devlet Hastanesi`ne sevkedilmiş, ardından sevk edildiği Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi`nde geçirdiği riskli bir ameliyat sonucu şu an yoğun bakımda hayata tutunmaya çalışıyor.

Beyin tümörü teşhisi konulan ve sol yanı kısmi felçli olan Akbalık`ın hastanedeyken sedyeye kelepçelenmiş vaziyette tutulması ise büyük tepkilere neden oldu. Hastanede yoğun bakım ünitesine bağlı tutulan Hüseyin Akbalık`ın ameliyat öncesi beynindeki tümör nedeniyle konuşamaz duruma geldiği, el-kol işaretleri ile kendini ifade ettiği belirtildi. 

NİCE HÜSEYİN GİBİLER 20 YILDAN FAZLADIR HÂLÂ ZİNDANDA TUTULUYOR

İslami faaliyetlerin suç sayıldığı 90`lı yıllarda sebepsiz gözaltına alınan binlerce mütedeyyin kişi en ağır işkencelerden geçirilerek mahkemelere, oradan da zindanlara atıldığı acı bir süreç yaşandı. Bu süreçte zindanlara atılan gencecik insanlar aradan geçen 20 yıl sonra bugün 45-50`li yaş günlerini, bağırlarına doya doya basamadıkları çocukları ve torunlarından ayrı bir şekilde hüzün içinde geçiriyor. Birçoğu zindandayken anne ya da babasını kaybetti, hatta kimine vefat eden anne ve babasının mezarına dahi gitmesi çok görülerek izin verilmedi. Dahası bu zindan bahadırları, bir dönem bulundukları cezaevlerinden alınarak her biri Türkiye`nin ücra bölgelerine sevk edilerek adeta ailelerinin kendilerini ziyaret etmeleri engellenerek zindan içinde zindan hayatı yaşatıldı.  

HEM ZİNDANDA HEM AİLESİNDEN ŞEHİR ŞEHİR UZAK TUTULMUŞ

Mardin`in Nusaybin ilçesi doğumlu olan ve ailesinin de orada ikamet ettiği Hüseyin Akbalık da, zindana atıldığı günden bu yana şehir şehir dolaştırılarak ailesinden uzakta tutuldu. Akbalık, Bingöl, Mardin, Elazığ, Kırşehir, Niğde, Adıyaman, Midyat, Siirt ve son olarak Van cezaevinde tutuluyordu. 

BİZE BU EZİYETİ ÇEKTİRMEYE HAKKINIZ YOKTU

Hüseyin Akbalık 24 yıllık tutsaklığı boyunca zindan zindan dolaştırıldı, ailesinde uzak tutuldu ve ta ki ağır hastalığı nüksedinceye dek. Hüseyin Akbalık`ın hastaneye kaldırıldığı haberleri medyaya düşünce biz de gazete olarak kısa bir araştırma sonrası annesi 85 yaşındaki Meryem nine ve abisi Cuma Akbalık`a ulaştık. Kendilerine Hüseyin`i, hastalığını ve neden hâlâ zindanda tutulduğunu sorduk. Meryem Ana oğlunu anlatırken bir taraftan da kendilerine reva görülen bu zulmün bir an önce son bulması için yetkililere seslenerek, “Oğlum okumuştu, namazında niyazında olan biriydi kimseye bir eziyet etmemişti kimseyi öldürmemişti. Sebepsiz yere ona zulüm ettiniz, cezaevi`ne koydunuz, ağır ceza verdiniz. Bize bu eziyeti çektirmeye hakkınız yoktu. Onu kimsenin cenazesi üstünde almadınız. Misafirliğe gitmişti.  Allah bize ve tüm Müslümanlara hayırlı bir kapı açsın. Benim tek isteğim eğer oğlum bu hastalıktan kurtulursa ölmeden önce onu görmek” diye adeta feryat etti.

BABASI VEFAT ETTİ ONU GÖREMEDİ, BİZ DE ÖLECEĞİZ ONU GÖRMEYECEĞİZ

85 yaşında ve sırtında 5 yerden kırık olan Meryem Ana, yakın zamanda bir de kalp krizi geçirmiş. “Şuan bazı damarlarım tıkalı artık ben evden kalkıp onu ( Hüseyin`i ) görmeye gidemem” diyen Meryem Ana konuşmasına şöyle devam etti: “Gücüm yettiği kadar ben ülkenin bütün şehirlerini gezdim onu görmek için. Artık takatim kalmadı. Ölmeden önce onu görmek istiyorum. Ciğerim yanıyor, bize bunu yapmaya hakkınız yoktu. Hayattayken birbirimizi görmek istiyoruz. Uzak şehirlere gittik onu görmek için. Yolda kalıyorduk, eziyet çekiyorduk oğlumun cezaevi yollarında, ben de, abisi de, kız kardeşleri de. Artık bu eziyet bitsin. Bize de acıyın. Devlete bir yanlışımız olmadı. Oğlum kimseyi öldürmemişti. Oğlum okul okuyordu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi`ni okuyordu, okuldan gelmişti kardeşini ziyarete gitmişti. Askerler köye baskın yaptılar oradan aldılar ve bu güne kadar hapistedir. Bize ne hakkınız vardı bu eziyeti çektirmeye, 23-24 yıldır tutuklamışsınız. İyileşirse onu eve gönderip hayattayken birbirimizi görmektir tek isteğim. Bir deri bir kemik kaldım, hasret kaldık birbirimizi görmeye. Babası vefat etti onu göremedi, biz de öleceğiz onu görmeyeceğiz. O hale düşmüş ben onu göremiyorum. Tek umudumuz tek isteğimiz, Allah şifa verirse iyileşirse onu eve göndersinler ölmeden önce birbirimizi görelim. Kalkıp oralara gidip onu görmeye artık takatim yok. Halimize baksınlar fakirliğimize baksınlar, ben bu hale düşmüşüm o ne hale düşmüş, içimiz yanıyor.”

KARDEŞİMİN ÜZERİNE BİR KAÇIRILMA OLAYINI YIKARAK MÜEBBET VERDİLER, 24 YILDIR CEZAEVİNDE

Hüseyin Akbalık`ın abisi Cuma Akbalık da içi yana yakıla kardeşinin uğradığı haksızlık için başvurmadık bir kapı bırakmamış ancak tüm kapılar yüzüne kapanmış. Malatya Devlet Hastanesinde yoğun bakımda yatmakta olan kardeşi Hüseyin hakkındaki sorularımıza cevap veren Cuma Akbalık, “Kardeşimin üzerine bir kaçırılma olayını yıkarak müebbet hapis verdiler. 24 yıldır cezaevinde. Hastalığını cezaevinde rahatsızlanınca öğrendik. Cezaevinden bize telefon açtılar onu ‘Adıyaman Eğitim Araştırma Hastanesine kaldıracağız` dediler. Biz de kalkıp hastaneye geldik.  Daha önce böyle bir hastalığının olduğunu ne biz ne de Hüseyin hiç bilmiyordu. Cezaevinde rahatsızlanınca Van Devlet Hastanesine kaldırdılar. Hastanede beyin tümörü teşhisi koydular. Oradan da Adıyaman Eğitim Araştırma Hastanesine sevk ettiler.”

YARI FELÇLİ HASTAYI KELEPÇELEDİLER

Adıyaman`da kardeşinin bu durumuna rağmen kollarının sedye ile kelepçelendiğini ifade eden Akbalık şöyle devam etti: “Bayramdan 3 gün önce getirdiler, biz de hastaneye gittik. İlk getirdiklerine eli kelepçeli değildi. Filimler, tahlilleri çekildi. Doktorun söylediğine göre 6-7 gün içinde beyinde oluşan su temizlenecek ve daha sonra ameliyat edilecekti. Bayramdan sonra baktım durumu daha da fenalaşmış, daha da kötüye gitmiş. Adıyaman`a ilk geldiğinde konuşuyorduk ama şimdi konuşamıyordu. Ve sol tarafı kısmi felç geçirmişti. Baktım yatağın üzerinde sağ elini de kelepçeyle sedyeye bağlamışlar. İçerde iki jandarma bir gardiyan vardı. Onlara söyledim tepki gösterdim. Onlar da ‘bizim elimizden gelen bir şey yok, komutanla görüşün` dediler. Komutanla görüştüm ya dedim adamın durumunu görüyorsunuz bir tarafı felçli ve diğer tarafını da kelepçelemişsiniz, bu ne demek oluyor, bunu neyle izah edebilirsiniz. Bu hasta kaçacak mı kaçıranlar mı olacak. Biz kaçırsak da onu yine hastaneye tedavi edeceğiz. Bu tepkiyi gösterince kelepçeyi çıkardılar. Zaten aynı gün Malatya İnönü üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi ne sevk ettiler.”

YOĞUN BAKIMDA YATAN HÜSEYİN`DEN HAYIRLI HABER BEKLİYORLAR

Malatya`ya sevk edilen kardeşi Hüseyin`in burada ameliyat edilerek beyninde oluşan urun alındığını ancak hayati tehlikenin devam ettiğine dikkat çeken ağabey Cuma, “Malatya`ya geldik. Burada doktorlar acil serviste emar ve tahliller çekip yoğun bakıma aldılar. Doktorlar ya bu gece ameliyat edeceğiz ya da yarın ameliyat edeceğiz, dediler. Ve ertesi gün saat 1 ‘de ameliyata aldılar, 8,5 saat ameliyatta kaldı.  Başındaki kitleyi çıkarıp temizlediler. Doktorların dediğine göre elma büyüklüğünde bir kitleymis. O kitle Ankara`ya patolojiye gönderilecek dediler. Bakacaklar bu hastalığı iyi huylumu kötü huylumu, teşhisi koymak için.  Doktoruyla konuştuk hastalığı düne nazaran daha iyiye gidiyor, gözlerini açmış, oynatamadığı sol tarafını oynatıyor. Ama simdi bir şey söylemek çok zor. 10 gün beklememiz lazım, hayati tehlikesini atlatmak için.  Yanına gitmeye çalışınca da sorun yapıyorlar, yaşam mücadelesi veren bir hastayla görüşmemize izin vermediler ‘savcılık izni olmadan izin veremeyiz` dediler” diyerek hastane bahçesinde Yusufî kardeşi Hüseyin`den gelecek hayırlı haberleri bekliyor.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir