Bakırcılık mesleği yok olmaya yüz tutuyor
Şanlıurfa'da yaklaşık 100 yılık bir geçmişi bulunan bakırcılık mesleği, ustaların azlığı, çırakların yetişememesi ve gelişen teknoloji ile birlikte yok olmaya yüz tutuyor.
Bir zamanlar bakırcı çarşısı ile meşhur olan Şanlıurfa'da bakırcılık mesleği son zamanlarda yok olmakla karşı karşıya. Bakır ustalarının azlığı, çırakların yetişememesi ve gelişen teknoloji ile beraber el emeğinin pahalı bulunup rağbet gösterilmemesi nedenlerinden dolayı bakırcılık mesleği zor günler geçiriyor.
Gelişen teknolojiyle birlikte kaybolmaya yüz tutan bakırcılık mesleği Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşanan çatışmalı sürecin de eklenmesiyle gün geçtikçe kan kaybediyor.
52 yıldır bu mesleğin içinde olduğunu söyleyen 60 yaşındaki bakır ustası Mehmet Ündemirüzü, İLKHA’ya yaptığı açıklamada yok olmaya yüz tutmuş meslekler arasına bakırcılığın da girdiğini belirterek, Şanlıurfa’da sadece 3 tane bakır ustası kaldığını bunların arasında yaşça en küçüğünün kendisi olduğunu ifade etti.
İlkokula gittiği yıllarda babasının yanında çırak olarak çalışmaya başladığını dile getiren Ündemirüzü, “52 yıldır bu çarşıdayım. 52 yıldır bu mesleğin içindeyim. Tabi bakırcılık mesleği yok olmaya yüz tutmuş meslekler arasına girdi. Çünkü çırak da yetişmiyor alıcı da bulunmuyor. Bu mesleği yapan da kalmadı. Valilik ve Milli eğitim bu konuda kültür merkezinde bir kurs açtı. Ama çırak bulunamadı. Kimse çırak olarak gelmiyor. Bu bakırcılık mesleğini samimice yapması lazım ki iyi bir bakırcı olunsun. 1-2 sene de çalışarak meslek sahibi olunmuyor. Eskiden herkes kendi oğlunu getirirdi bu mesleğe ama şimdi kendisi de gelmiyor, oğlunu da getiren kimse yok. Kendisi tatmin olmadığı için çocuğunu da getirmiyor. ‘Ben rezil oldum, çocuğum rezil olmasın’ düşüncesiyle getirilmiyor.” dedi.
"Makine yapımı ürünlerle rekabet edemiyoruz"
Bir gün boyunca emek harcadığı ürünü gerektiği değerde satamadığından yakınan Ündemirüzü, makine ile yapılan ürünlerin daha ucuza satılmasından dolayı el emeği ile yapılan ürünlerin tercih edilmediğini söyledi.
Ündemirüzü, “Elimdeki bu çukur tabak döve döve düz bakırdan bu şekle geliyor. Bu bakırı Gaziantep’ten alıyoruz. Bu şekle gelmesi bir günde ancak bitiyor. Bitirdikten sonra kalay oluyor. Kalayı da kalaycılar yapıyor. Bir günümü verdiğim bu çukur tabak 100 TL’den satılıyor. Bakırı, işçiliği hepsi içinde olarak 100 TL’ye mal oluyor. Ameliye günlüğünün yarısına bile gelmiyor. Tabi bu da satılabilirse para elde edilir. Makine malı yapanlar daha ucuza veriyorlar. Makine ürünlerinin yanında yaptıklarımızı el emeği diye veriyoruz. Yani yüksek fiyata satamıyoruz. Onların ürünleri daha ucuz oluyor. Onlarda çekiç işi yok hepsi makine ile elde ediliyor. Bu şekilde onlarla rekabet edemiyoruz. Müşteriye bu çukur tabağa 200 TL desem, diğer makine ürünü 50 TL olduğu için bizim el emeğimizi almıyor. Bundan para kazanmam içi en az 200 ya da 250 TL’ye vermem lazım. Ama Maraş malı ucuz olduğu için onlara rağbet ediliyor.” diye konuştu.
Suruç ve Ceylanpınar’da yaşanan olaylarının basında çok yer etmesinin şehirlerine gelen turistleri olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Ündemirüzü, konuşmasına şöyle devam etti:
“Daha önceleri yabancılar çok geliyordu. Ama şimdiler kimse gelmiyor. Şanlıurfa, Güneydoğu’da kara listeye alınmış durumda can güvenliği açısından. Basın Suruç ve Ceylanpınar’daki terör olaylarını çokça dillendirdiği için terörün merkezi haline getirildi. Bundan dolayı insanlar tatile bile gelmiyor. Yerli turist de gelmiyor yabancı turist de gelmiyor. Bu da ister istemez olumsuz etkiliyor. Şanlıurfa’da bakırcılık mesleği bitmek üzeredir. Burada 3 tane bakır ustası kalmış. En küçükleri benim ve bende 60 yaşındayım.”
"Bakır üreten fabrikalar da kapatılıyor"
Bakır üreten fabrikaların da teke teker kapatıldığını dile getiren Ündemirüzü, geçen 100 yıllık süre içinde bakır ustalarının yaşadıkları sıkıntıların kendilerini de beklediğini söyledi.
Ündemirüzü, “Bakır üreten fabrikalar da kapatılıyor. 4-5 tane fabrika vardı sadece Gaziantep’te bir fabrika kalmış. Bu gidişle bakırı da bulamayacağız. Bundan yüz sene önce ustalar bakır bulamazmış. Eski evlerdeki bakırdan yapılmış eşyalarını ateşe koyup işledikten sonra tekrar kullanırlarmış. Zaman gelecek biz de o duruma düşeceğiz.” şeklinde konuştu.
Ramazan ayında bakırcılıkla uğraşmanın ayrı bir zor olduğunu söyleyen Ündemirüzü, son olarak bakırın özellikleri hakkında şu ifadeleri kullandı: “Bakırdan yapılmış bu ürünlerin vücuda faydası çoktur. Bunda pişirilen yemekler 2-3 saat gibi erken bir zamanda pişer. Diğer çelik tencerelerde 15-20 dakikada pişer. Bakırda pişirilen yemek daha lezzetli olur ama diğer çelik tencerelerde pişirilen yemekler sadece etin suyunu verir. Ben şimdi burada vakit geçirmek için uğraşıyorum. Ramazan ayında yapmakta ayrı bir zordur. Çokta susuyorum. Şimdi benim ağzım kurumuş durumda olduğu için konuşacak halim de yok.” (Ramazan Casuk-İLKHA)