Olayı bilirsiniz! AB`nin Filedelfiya eyaletinde bir bayan 1908'de annesini kaybetti. Ölüm olayı onu çok üzdü. Aylarca olayın şokunu atlatamadı. hayata küstü. Hatta intihar girişiminde bulundu. Annesiz hayatı karanlık buldu. Sonunda anma günü başlattı. 1914'te kongre'nin de onayıyla anma günü tüm Amerika`ya; zamanla diğer ülkelere de yayıldı. Türkiye'de 1955'ten bu yana, mayıs ayının 2. Pazarı "anneler günü" olarak kutlanmaya başlandı.

Allahu Teâla, hassas görevleri gereği, anneleri daha yüksek şefkat ve merhamet duyguları ile donatmış. çocuklarına karşı feragat ve fedakârlık göstermelerini sağlamış. Eğer, bu duygular böylesine güçlü olmasaydı hamilelik, doğum, emzirme sıkıntılarına nasıl katlanırlardı? Bu yüzden evlatlar için, dünyada anne sevgisinin yerini tutacak hiçbir sevgi yoktur.

Bugün, anneler günü, kısır ve yüzeysel bir anlayışla kutlanmaktadır. Çok kişi, senede bir kere telefon edip bir hediye aldığı zaman annesine karşı görevini tamamladığını sanmaktadır. Hele son senelerde, tüketim toplumu haline gelmemizin de etkisiyle, anneler günü, sermayesini artırmak isteyenlerin istismar aracı haline gelmiştir. gazete, tv, internet gibi araçlarla yapılan anneler günü ile ilgili reklamlara bakınız. Onların, sizi annenizi sevmeye, onlara karşı görevlerinizi yapmaya mı; yoksa sizin cebinize mi göz diktiklerini anlamakta güçlük çekmezsiniz. Allah'ın insana kazandırdığı anne sevgisi gibi mukaddes bir duyguyu maddeci zihniyetlerin istismar edip sömürmesine müsaade etmemeliyiz

İslam dini anne babaya karşı görevlerimize devamlılık kazandırmış söz konusu sömürüye fırsat vermemiştir. İnsan asıl değerini İslam'la kazandığı gibi anneler de yaratılış özelliğine en uygun değeri de İslam dini sayesinde elde etmişlerdir. Bu değer kazanma suni değil, tamamen tabii ve yaratılışa uygundur

Allah Resulü (s.a.v) "En fazla iyilik yapmama layık olan kimdir?" Sorusunu yönelten bir sahabeye 3 kere "annendir" dedikten sonra dördüncüsünde de "Babandır" cevabını vermiştir. Çünkü babalar temel olarak çocuklarının "geçimlerini temin etme" sıkıntısına katlanırken; anneler ise "hamilelik, doğum, emzirme" sıkıntılarına katlanmaktadırlar.

Allah'a ve Resulü itaatten sonra en büyük iyiliği anne babaya karşı yapmak İslam'ın bir emridir. Şefkat ve merhametinin daha ileri seviyede olması sebebiyle anneye karşı daha da itina göstermek ondaki duygusal hassasiyeti dikkate almak gerekir. Bu hem İslami hem de insani bir görevdir.

Anne babaya karşı "anneciğim" "babacığım" "emredersiniz" "baş üstüne" gibi saygı ve hürmet ifade eden yumuşak ve kibar sözler söylemek olgun bir müslüman olmanın özelliklerindendir.

Evet. "ana hakkı ödenmez." modern dünya kadın ve anneyi pek çok problemle karşı karşıya getirmiştir. Aile kurumunu zaafa uğratan ve tahrip eden bir mekanizma içinde yaşatma zorunda bırakmıştır. İnsana böyle çarpık bir hayatı layık görenler aile sıcaklığı ve fedakârlığının hiçbir yerde bulunmadığını ne zaman anlayacaklar? Anneler gününde büyük büyük söz edenler kadını ve anneyi aşağılayan taciz eden teşhirciliğe zorlayan hele evlendirme programı bahanesi ile annelik duygusunun içini boşaltan anlayıştan hiçbir şikâyetleri olmayacak mı? Bu rezilliklerin çözümü için hiçbir gayret sarf etmeden bir de içi boş; fakat süslü kocaman kocaman sözler öyle mi?

İslam'ı tanımadan kadına özgürlük anneliğe itibar kazandıramazsınız. İslam dini anneye sevgi beslemeyi iyilik etmeye "devamlılık" kazandırmıştır. Beş vakit namazda okunan "rabbenağfirli" duası buna örnektir. İslam âlimleri bu ayete bakarak "Allahü Teâla anne babasına dua etmeyenin duasını kabul etmez" demişlerdir.

Annelerinizi seviyor musunuz? Öyleyse onları her gün ve beş vakit namazda hayırla anıp dua etmeye var mısınız?

rehber tv