• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
`Kolonyal dönemin psikolojik durumunu hâlâ bile aşabilmiş değiliz`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Özcan / doğruhaber

Yüzlerinde gülümsemenin hiç eksik olmadığı, sabırlarıyla adeta taş çatlatan sıcakkanlı Müslümanların ülkesidir Malezya. Çok sabırlı insanlar Malaylar, beklemeye alışıklar. Güzel huy ve adetlere sahipler, pek telaş etmezler. Yüzlerini sürekli gülümser vaziyette bulursunuz. Yüksek sesle konuşmamaya özen gösterirler. Bir Malay sesini hafiften yükseltiyor ise bilin ki çok kızmıştır. Adeta sinir ve öfkeleri alınmış bir millettir Malaylar. Tavırlarıyla adeta, ‘Panik yapmayın! İşler hallolur!` diyorlar. Malezya`da İslâm, devlet yönetiminde önemli bir etkiye sahip. İslâmî duyarlılığın yüksek olduğu toplumda İslami hareketlerin azimle çalışmaları ise sürekli başarı getiriyor.

Geçtiğimiz günlerde ‘Osmanlı-Malay Dünyası Çalışmaları Uygulamaları ve Araştırma Merkezi`nin açılışı için İstanbul`a gelen Malezya İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zaleha Kamaruddin ile Merkezin Başkanı Doç. Dr. Serdar Demirel hocanın da hazır bulunduğu bir ortamda görüşme fırsatı bulduk.

İstanbul-Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ve Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesi(IIUM) işbirliği ile hayata geçen Osmanlı-Malay Dünyası Çalışmaları, Uygulamaları ve Araştırma Merkezi`nin bir ayağı Malezya`nın başkenti Kuala Lumpur`da, ikinci ayağı ise İstanbul`da açıldı. Merkezin amacı, 300 milyonluk Malay dünyası ile Osmanlı`nın ortak tarihinin izleri sürülecek. Ayrıca Yüksek lisans ve doktora programlarıyla akademi dünyasına yeni çalışma sahaları açan merkezde, Müslüman dünyanın kalkınmasına katkı sunacak çalışmalar da yürütülecek.

DEVLET HEM KENDİSİ HEM DE STK`LAR ÜZERİNDEN İSLAMİ ÇALIŞMALAR YAPIYOR
Prof. Dr. Zaleha Kamaruddin ile Malezya`daki Müslümanların/halkın içinde bulunduğu durum, İslami Hareket, parti ve İslami STK`ların çalışmaları hakkında konuştuk. Ayrıca eski İngiliz sömürgesi olan Malezya üzerinde Batı`nın günümüzde de bir tehdit algılamasının olup olmadığını sorduk. Önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Zaleha Kamaruddin`in sorularımıza verdiği cevaplar ise şöyle;

Öncelikle Malezya`daki Müslümanların durumunu sormak istiyorum. İslam dünyasının bir parçası olmanıza rağmen uzak olmanızdan mıdır, alakadar olunmadığından mıdır Malay Müslümanların pek sesi çıkmıyor, neden?

Malezya çok kültürlü, çok dinli bir toplum. Malezya halkının toplam yüzde 63`ünü Malay Müslümanlar teşkil ediyor. Bu Müslümanların arasında çok az sayıda Çinli ve Hindu Müslümanlar da yer almaktadır. Her ne kadar İslam, devletin anayasasında resmi din ise de diğer dinler de varlıklarını anayasal çerçevede koruyarak devam ettiriyorlar. İslam haricinde de farklı dini yapılar mevcuttur.

Halkın içinde bulunduğu durum ve İslami Hareket, parti anlamında Müslümanlar ne yapıyor, durumları nedir?

Malezya`da İslami birçok sivil toplum kuruluşu, aktif olarak hizmet vermektedir. Bu STK`ların önemli bir bölümü zaten İslami cemaatlerin çatısı altında faaliyet göstermektedirler. Bunlar toplumun İslamileşmesi için çok farklı aktiviteler; eğitim aktiviteleri, sosyal yardım faaliyetleri yürütüyorlar. İşin önemli bir noktası, devlet de bu STK`ları buna teşvik ediyor. Hatta devlet, uygulamada; ilkokul, ortaokul, liselerde zaten İslami dersler verdiriyor. Üniversite seviyesinde de mesela mühendislik okuyan, tıp fakültesi yahut diğer bölümlerde okuyan öğrenciler ise İslami bir takım dersler almak zorundalar. Bu anlamda devletin üniversitelerde böyle bir uygulaması var. Bir de devlet bu yaptıklarını aynı şekilde STK`ların yaptığı İslamileştirme çalışmalarını ölçebilmek için bir ölçüm sistemi getirmiş durumdadır. Bunu da makasıdı Eş-Şeria`yı esas alarak yapmaktadır. Makasıdi-Şeria`da din emniyeti, can emniyeti, mal emniyeti, nesil emniyeti, akıl emniyeti. Bunlardan kast edilen ne ise Makasıdi-Şeria, yaşanan canlı hayatta hangi hedefleri gerçekleştirmek istiyorsa devlet bu hedeflerle bu hizmetlerin yaptıklarını ölçmeye çalışıyor. Bu yapılanlar ne kadar can emniyetini sağladı, ne kadar mal emniyetini sağladı, ne kadar akıl emniyetini sağladı, ne kadar nesil emniyetini sağladı, bu da bir istatistik bir çalışma olarak devletin elinde toplumun ne kadar İslamileştiğini veya ne kadar geriye gittiğini ölçmesine bir vesile oluyor.

DEVLETİN RESMİ DİNİNİN İSLAM OLMASINDAKİ MEŞRUİYETİ TARİHTİR

Devletin dini İslam`dır ibaresi bulunuyor mu?

Evet, anayasada devletin dini İslam`dır diye yazar. Diğer dinlerde inançları gereği anayasal çerçevede yaşamlarını sürdürürler. İngilizler o bölgeyi işgal etmezden önce İslami sultanlıklar vardı. Ve İslam dini ülkenin aynı zamanda anayasasını da teşkil ediyordu. Oradaki hâkim sistem İslami bir sistemdi. Dolayısıyla bugünkü devletin resmi dininin İslam olmasındaki meşruiyeti tarihtir.

İNGİLİZLER, GEÇMİŞTE MÜSLÜMAN HALKI  DİREK KARŞILARINA  ALMAK İSTEMEDİLER

Kanun, özel hukuk ve diğer mevzuatlarda İslam`ın belirleyiciliği ve etkinliği ne derecededir?

İngilizler o bölgeye geldiklerinde az önce de ifade ettiğim gibi bölgenin dini, insanların dini İslam`dı. İngilizler, Müslüman halkı direk karşılarına almak istemediler. Her ne kadar kendi kanuni sistemlerini getirip orada hâkim kılsalar da Müslümanlara da anayasal çerçevede bir zemin verdiler. Bu da medeni hukuk dediğimiz alanla ilgili evlenme, boşanma, mirasla ilgili hukuk sistemi ta İngilizler döneminde de ve bugün de İslam hukukuna göre yapılır ki bu anayasada garanti altına alınmış bir haktır.

İSLAM DÜNYASININ ÇATIŞMALI BÖLGELERİNDEN GELEN ÖĞRENCİLERE ÖNCELİK VE BURS VERİYORUZ

İslam dünyasında süregelen mesela Irak, Afganistan gibi işgal ve sonrasında gelen katliamlar; Suriye`de iç savaş, Malezyalı Müslümanları ve devletini ne derece etkiliyor ya da ilgililer kendilerini ne denli sorumluluk altında hissediyorlar?

Daha önceden Malezya`ya gelen Suriyeli sığınmacılar vardı. Bunların çoğu turistik amaçlı gelip kalanlardı. Hâlihazırda devlet, 3 bin dolayında Suriyeli mülteci almaya karar verdi. Fakat Suriyeliler genelde Avrupa, Batılı ülkelerine sığınmaya çalışıyorlar. Çünkü oradaki kanunlara göre sığınmacı statüsünü elde eden kişilere maddi yardımlar yapılıyor. Malezya halihazırda bunu yapamıyor. Yani mültecileri kabul edebiliyor fakat bu mülteciler gelip orada çalışmak zorundalar, kendi başlarının çaresine bakmak zorundalar. Bir de mesafe çok uzak. İkincisi biz üniversite olarak bir program hazırladık. Bu programın adına genel bir başlık koyduk; İslam dünyasında çatışma bölgeleri dedik. O çatışma bölgelerinden gelen öğrencilere öncelik veriyoruz. Artı, onların bir kısmına tam burs veriyoruz. Hatta bu anlamda 20 üniversite ile bir anlaşma yaptık ve gelecek ay basına tanıtımını da yapacağız. Bu 20 üniversitenin hepsi beraber aynı programı yürütecekler. Irak gibi Suriye gibi çatışma bölgelerinden gelen öğrencilere öncelik verilecektir ama tamamı sınırlı bir çerçevede kalmaktadır. 

BİZ HALA KOLONYAL DÖNEMİN O PSİKOLOJİK DURUMUNU TAMAMEN AŞABİLMİŞ DEĞİLİZ

Tarihe baktığımızda Malezya, Müslümanların ülkesi, bölgesi olmasına rağmen Batı`nın eski sömürgesi. Batı`nın günümüzde de sürdürdüğü ve İslam dünyasında etkisini epeyce bir hissettirirken Malezya, şu anda Batı`nın bir tehdidi ya da tehlikesini üzerinde hissediyor mu?

Biz Malezya olarak 1957 yılında bağımsızlığımızı İngilizlere karşı kazandık. Ve burada bu bağımsızlığın bedeli kan ve alın teriydi. Ki bu yeni bir tarihtir çok eskiye dayanmıyor. Hala o dönemi yaşamış Müslümanların bir kısmı hayattalar. Dolayısıyla bizim, Batı`dan hissettiğimiz en büyük tehlike henüz bu kolonyal dönemin o psikolojik durumunu tamamen aşabilmiş değiliz. Yani çok önemli mesafeler kat edilmiştir. Ama bu mesafeler yeterli değildir. Direk askeri anlamda bir tehditten ziyade kültürel tehditlerle karşı karşıyayız. Bu anlamda Batı güçlüdür veya beyaz ırkın üstünlüğü psikolojisi, insanların psikolojik derinliklerinde bir alanda yer etmiştir. İşte biz eğitim metodolojisiyle özellikle 1980 yılında başlattığımız (devlet eliyle) İslamileştirme projeleriyle bu sömürge zihniyetini parçalama ve biz ‘öncelikle Müslümanız sonra Malay Müslümanlarız` bilincini inşa etmeye çalışıyoruz. Üst kimlik İslam`ı esas alıyoruz.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Ben teşekkür ederim.

Malezya neresi, yönetim şekli ve Müslümanlar?

Malezya, Güneydoğu Asya`da kuzeyden Tayland`la, güneyden de Singapur`la komşu. Ekvator iklimine sahip, büyük bir kısmı ormanlarla kaplı bir ülke. Türkiye`nin üçte biri kadar bir yüzölçümüne sahip olan Malezya 28 milyon nüfuslu bir ülke. Başkenti Kuala Lumpur olan ülkenin resmi dini İslâm ve resmi dili ise Malayca`dır. Halkın yüzde 63`ü Müslüman`dır. Müslümanlar genellikle Sünni Hanefidirler. Malaylar 1957`de bağımsızlıklarına kavuşmuşlar. Tarihi kaynaklar, İslâm dininin Malezya`ya 1400 yılından sonra tüccarlar ve davetçiler vasıtasıyla girdiğini belirtmişlerdir.

YÖNETİM ŞEKLİ
Malezya krallıkla yönetilen ve çok partili demokratik sisteme dayalı bir konfederasyondur. Konfederasyonu oluşturan federal eyaletler de krallıkla yönetilir. Ülke 31 Ağustos 1957`de yürürlüğe konan anayasayla yönetilmektedir. İki meclisli bir parlamenter sistem uygulanmaktadır. Birinci meclis 69, ikinci meclis 180 üyeden oluşur. Bu meclislerin üyeleri serbest genel seçimlerle belirlenir.

ÜLKEDEKİ İSLAMİ HAREKETLER
Malezya halkı İslâm`a çok saygılıdır. Ülkede İslam`dan başka bir dinin propagandası yasak. Ancak misyonerler yasak olmasına rağmen yoğun bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyor. Müslümanlar arasında İslâmî duyarlılığın yüksek olması ülkedeki İslâmî hareketin güçlü olmasına da vesile oluyor. Hatta liberal çizgideki partiler bile Müslüman kesimin bu duyarlılığını dikkate alma ihtiyacı duyuyorlar. Tebliğ Cemaati ve Daru`l-Erkâm gibi İslami cemaatlerin yanı sıra Malezya İslâm Partisi (PAS), Malezya İslâmî Gençlik Hareketi (ABIM) gibi siyasi partiler ve İslami sivil toplum kuruluşları; insanların eğitimi, ıslahı, yardım faaliyetleri ve siyasi alanlarda faaliyetlerde bulunarak İslam`ı yüceltmek ve Müslümanların güçlenmesi için yoğun bir çaba sarf ediyor.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir