`Kürt halkının çatışmalardan hiçbir kazanımı yok`
Bölgede son zamanlarda yaşanan çatışmaları değerlendiren Araştırmacı-Yazar İbrahim Güçlü, Kürt halkının çatışmalardan hiçbir kazanım elde etmediğini vurguladı.
Araştırmacı-Yazar İbrahim Güçlü, bölgede son zamanlarda yaşanan çatışmalı ortamın doğurduğu sonuçları İlke Haber Ajansına (İLKHA) değerlendirdi.
Çatışmalar nedeniyle birçok yerde tahribat ve yıkım yaşandığını söyleyen Güçlü, Kürt halkının bu çatışmalar sonucunda hiçbir kazanım elde etmediğini vurguladı.
Bölgede ekonomik yıkımın olduğunu, sermayecilerin artık yatırım yapmaktan kaçtığını belirten Güçlü, “Son 8 aydaki çatışmalarda Kürt halkının bir tek kazanımı yok. Federal bir alan mı kurtarıldı ya da Kürtler arasında barış mı sağlandı? Hayır. Çok ciddi insan kaybımız var. Şunu kabul etmek gerekir, PKK`nin stratejisi ‘Bölgede bir katliam olsun, dünyaya işte katliam oldu` diye söylemektir. Ekonomik bir yıkım var. Yerli sermaye yatırımını geri çekti ya da yapmamaya başladı yabancı sermaye yapanlar bile sermayelerini durdurdu. Moraller bozulmuş durumdadır, şehirler yıkılmış durumdadır, güvensizlik söz konusudur, şehirlerimizi özgürce gezebilecek durumda değiliz.” dedi.
“Toplumun rehabilitasyona ihtiyacı var”
PKK`nin, ‘Kürtler arasında düşmanlık yaratma projesi` görevini sürdüğünü dile getiren Güçlü, şunları söyledi:
“Diyarbakır Sur içi Kürdistan için önemli bir bölgeydi. Şu anda Sur`dan yoksunuz. Oralarda oturup çay içemiyoruz, birbirimizle sohbet edemiyoruz. Çocuklarımız eğitim alamaz durumdadır. İrademizi, inancımızı kaybettik. Toplumun çok büyük bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Okumuş takım tehlikeli ve kötü bir noktada. Onlar daha çok kin ve nefreti yayıyorlar. Aramızda kin ve nefret artmaya başladı. PKK Kürtler arasında birebir düşmanlık yaratma projesidir. Abdullah Öcalan 3 kişiyi bir eyleme gönderdiğinde her birine diğerinin ajan olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla her hangi bir eylemden sonra hepsi birbirlerini imha etmişlerdi. Bu kültür halkın içine inmeye başladı. Bu, en büyük kaybımızdır.”
Bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve halkın, PKK`nin yaptığı saldırı ve katliamlara karşı çıkmaları gerektiğinin altını çizen Güçlü, çukur siyasetinin son bulmasını istedi.
“PKK silahları bırakmalı çünkü silahları Kürtlere yöneliktir”
Güçlü, PKK`nin kurulduğu günden bu yana Kürtlere karşı savaştığını sözlerine ekleyerek, “Çukur ve hendek siyaseti son bulmalıdır. Herkesin, bütün siyasal partiler, sivil toplum örgütleri ve kanaat önderlerinin buna karşı çıkması lazım. Bu, PKK`nin ‘Hendek savaşından vazgeçtim, bu savaşı başka bir şekilde devam ettireceğim` demesine onay vermekle olmaz. Bir defa PKK silahları tümden bırakmalıdır. Çünkü PKK`nin silahları Kürt halkına yöneliktir. PKK, insanları örgütleyip insanlara saldırttı. Üstelik devlete karşı savaşmadılar. Başından beri Kürtlere karşı savaştılar. Dolayısıyla PKK meselesi hendek savaşıyla sınırlı tutularak karşı çıkılacak bir olay değildir.” ifadelerini kullandı.
“PKK sorununu çözemeyen Kürtlerin geleceği yok”
PKK sorununu çözemeyen Kürtlerin hiçbir geleceğinin olmayacağına değinen Güçlü, sözlerine şöyle devam etti: “Kürdistan`da hem halk açısından hem de siyasi ve milli hareket açısından PKK diye bir sorun var. PKK sorunu Kürtler açısından devletten daha önemli ve daha stratejik önemde olan bir sorundur. PKK`nin o stratejik sorunu çözülmeden devlet ile olan sorunu çözemeyeceksiniz. PKK sorununu çözemeyen Kürtlerin geleceği yoktur. Çünkü PKK sadece Kürdistan`ın her tarafında Kürtlerin geleceğini karartma ve engelleme eylemidir. Dolayısıyla hendek meselesini bu bütünlük içinde ele almak ve karşı durmak gereklidir. Çünkü büyük bir tahribat var. Şehir, moral, güven ve karşılıklı üretim kalmadı. İnsanların beyinleri parçalandı. Bunu engellemek de ‘Ben insanım` diyen herkesin görevidir.”
Türkiye`nin Kürt ve Kürdistan sorunu olduğunu ifade eden Güçlü, bu sorunları otoriter devletin ortaya çıkardığına dikkat çekti.
“Kandil`in menfaati silahtadır, milyarlarca parayı ancak böyle kontrol edebilir”
Çözüm Süreci`nde devletin, Öcalan`ın PKK`yi silahsızlandıracağına inandığını belirten Güçlü, “Bu siyaset yanlış bir siyasetti ve yanlışını anladı. PKK silah bırakamaz, silahsız olamazdı. PKK, silah gittiği zaman olmaz ve Kürdistan`da bir muhalefet hareketi olarak kimseyle yarış yapacak durumda değildir. Kandil`in menfaati silahtadır. Milyarlarca parayı, değişik toplumsal kesimleri ancak böyle kontrol edebilir.” şeklinde konuştu.
Kürt meselesinin çözümünde en son muhatap alınacak yapının PKK olduğunu aktaran Güçlü, “Gelinen nokta itibariyle PKK muhatap bile değildir. Hükümet ve PKK silahla ne yapabiliyorsa yapsın. Kürtler ve Türkler böyle yaşayamazlar. Esas olan Türkler hangi haklara sahipse biz de o haklara sahip olmalıyız. Hep diyorlar ya ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir`, ben egemenlik Türk ve Kürt milletinin olmalıdır diyorum. Biz kendi kendimizi yönetmeliyiz. Kürdistan`da meclisimiz olmalı. Yeni bir sistem olmalıdır ve bu anayasa ile olmalıdır.” diye belirtti.
“Abdullah Öcalan Kürt hareketinin içinden çıkmış biri değil”
PKK örgütünün Kürdi bir yapılanma değil, mühendisi bir yapılanma olduğunu dile getiren Güçlü, şunları kaydetti:
“Abdullah Öcalan Kürt hareketinin içinden çıkmış biri değildi. Kürtlerle, Kürt arikrokterisi ile ilişkisi yoktu. Denilebilir ki, hiç ihtiyaç olmadığı halde Abdullah Öcalan`ın öncülüğünde bir hareket geliştirildi. PKK, MİT olarak nitelendirilen, toplumun dini, ulusal, milli, toplumsal ve kültürel değerleriyle ilişkisi olmayanlar tarafından kuruldu. Kürt örgütlerinin hepsini düşman ilan etti. PKK`nin Kürt örgütlerine karşı düşmanlığı sıradan bir düşmanlık değil, devlet refleksine bağlı, bizim dediğimiz o mühendise bağlı.”
“Otoriter, Kemalist biçimi bir rejim kurmak istiyorlar”
Güçlü, PKK`nin Kemalist rejimi Kürdistan`da egemen kılmak istediğini vurgulayarak, “Otoriter, Kemalist biçimi bir rejim kurmak istiyorlar. Kürtlere, Kürtlerin hak ve özgürlüklerine karşıdırlar. Hiç bir hareket kendi halkını doğrudan devlete hedef yapabilecek bir savaş strateji izleyemez. Çünkü gerilla hareketinde özellik, mümkün mertebe halka zarar vermemektir. Sadece mücadelesini sürdürdüğün halka değil, karşıt iktidarın ve devlerin dayanmış olduğu milletlerin insanlarına zarar verilmez. Bununla baktığınız zaman PKK hareketinin bir gerilla ve Kürt hareketi, halk hareketi olmadığını çok rahatlıkla görebilirsiniz.” ifadelerini kullandı.
“Dünyanın hiçbir yerinde bir örgüt, kendi içinde 20 bin insanı öldürmemiştir”
Çukur savaşında Kürtler açısından çıkar değil, zarar söz konusu olduğunu kaydeden Güçlü, “PKK sadece HÜDA PAR`a, PSK, BAKUR, PAK ve Azadi Hareketine karşı değil. HDP`ye ve HDP`nin kitlesine de karşıdır. PKK kendisine karşıdır. Aslında buradaki savaş belediyelere karşıdır. Eğer belediye başkanları basiretli, liyakat sahibi olsalar ve halkı seven insanlar olmuş olsaydılar Türkiye operasyon yapmadan önce bunu engellemeye çalışırlardı. PKK`nin kendine karşı olduğunun en önemli delillerinden bir tanesi, kendi içinde 20 bin insanı öldürmesidir. Dünyanın hiçbir yerinde bir örgüt, kendi içinde 20 bin insanı öldürmemiştir. Bu anlamıyla bu hendek savaşı bir Kürt savaşı değildir, aslında Kürtlere karşı bir savaştır.” diye konuştu.
“PKK diktatörlüğünde Kürtlerin iradesi olmayacaktır”
“Bu savaş nasıl bir Kürt savaşı olabilir? Hiç kimse desteklemiyor ve siz, hiç kimsenin iradesine saygı duymuyorsunuz.” diyen Güçlü, sözlerine şöyle devam etti:
“PKK`nin yürüttüğü ne Kürt savaşıdır ne de demokrasi savaşıdır. PKK`nin yürüttüğü bir diktatörlük savaşıdır, kendi diktatörlüğünü kurma savaşıdır. PKK`nin diktatörlüğünde Kürtlerin iradesi olamayacaktır. Şunu iyi bilin ki, PKK kendisinin egemen olduğu bir kuzey Kürdistan`da hiç kimseye hak tanımayacaktır. Çözüm Süreci ve öncesinde HÜDA PAR`lılarla savaş bunun nedenidir. Çünkü HÜDA PAR`lıların bölgede bir muhalefet hareketi olabileceğini biliyorlar, onu düşündükleri için saldırdılar. Yoksa mesele ‘Bunlar İslamcıdır, biz değiliz` gibi bir şey değildir. HÜDA PAR`lılar kararlılıklarını basiretli davranmayla gösterdiler.”
“Öcalan, örgüt içinde 15 ile 20 bin arasında infaz olduğunu söyledi”
PKK`nin, kendi içinde on binlerce infaz yaptığını, bunlar arasında önemli liderlerinin de olduğunu hatırlatan Güçlü, “Benim elimde bin 500 kişilik liste var. Bu listedekiler PKK`nin yöneticisi, önemli kadroları ve belli bölgelerde temsilcileri olan insanlardır. Bunların ötesinde kendisinin önemli liderlerini öldürdü. Öldürdüğü ilk önemli liderlerinden bir tanesi Semir kod isimli Çetin Güngör Dersimli`dir. Ondan sonra Resul Altınok Bingöllüydü ve onları bölgede güç haline getiren insandı. Mehmet Şener, Şenerler ailesi Batman`da tanınan bir aileydi ve merkez komitesi üyesi olan biriydi O`nu da PKK öldürdü. Yani biz bunların sayısını çoğaltabiliriz. PKK`nin öldürdüğü insan sayısını, Abdullah Öcalan kendi itirafında söyledi. 15 ile 20 bin arasında bir infaz söz konusudur. Ve bunların hepsi de seçkin insanlardır. Yani kendilerine muhalefet eden bence de PKK`nin mühendislik projesi gereği kürtlük kokusu gelen, kürtlük yapabilen PKK`de Kürtlerin aleyhine olan gelişmelere muhalefet eden insanlardır.” dedi. (Hamza Adiyaman/M. Hüseyin Temel-İLKHA)