HÜDA PAR Genel Başkanı: PKK milli değil!
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, PKK`nin Komünizm`e taban oluşturmak için Kürt kimliğini kullandığını söyledi.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun Rûdaw'a verdiği röportajda, Milliyetçiliği “ilkellik”, Kürdistan`ın bağımsızlığını “çağdışı” bulmakla eleştirdiği PKK için, “Bu noktadan bakıldığında PKK`nin çok da milli bir örgüt olduğu kanaatinde değilim. Bu yöndeki eleştiriler öyle yabana atılacak eleştiriler değil” dedi.
HÜDA PAR`ın kurucularının kahir ekseriyetinin Kürt olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, Kürt siyasi partilerinin bazı çalışmalarından haberleri olmadığını, ancak davet edildikleri takdirde katkı sunacaklarını kaydetti.
Zekeriya Yapıcıoğlu'nun Rûdaw`a verdiği röportajı aynen veriyoruz...
Kürt kentlerinde son zamanlarda yaşananlar hakkındaki düşüncenizi öğrenebilir miyiz?
Operasyonlar olduğu için mi hendekler kazıldı, yoksa hendekler kazıldığı için mi operasyonlar yapıldı? Halk olanlardan rahatsız. Bunu herkes biliyor. Dolayısıyla herkes “Bunların musebbibi ben değilim, karşı taraf” şeklinde bir algı oluşturmaya çalışıyor.
Kanaatimize göre, eğer hendekler kazılmasaydı, eğer hendeklerin kazılmasından sonra o barikatların arkasında flamalarla poz verilip basına da servis edilmeseydi, belki bu kadar yoğun çatışma yaşanmayacaktı. Özellikle de şehir içine taşınmayacaktı.
Fakat PKK çatışmaları şehir içine taşıdı diye, devletin silahlı kuvvetleri her ne yaparsa meşrudur denilemez. Hukuk dışına çıkan kamu görevlileri vardır. Bir tek sivilin öldürülmesi sözkonusuysa mutlak suretle hesabının sorulması gerekir.
PKK`nin bilinçli bir şekilde bu çatışmaları şehir içine taşıdığını ve devleti de şehir içinde çatışmaya zorladığını düşünüyoruz. Daha önce, Sur gibi bazı sokaklara devletin herhangi bir silahlı unsurunun girmediğini çok iyi biliyoruz. 7 Haziran seçiminde de devlet orada yoktu. PKK`nin de silahlı bir şekilde orada olduğunu da çok iyi biliyorduk. Ama buna rağmen girilmiyordu.
Halk kimi sorumlu görüyor?
Çatışmaların şehir içine taşınması ve hendeklerin açılması halkı ciddi şekilde rahatsız etti. Bir kısım PKK`nin yaptığı propagandalarla devletin, Kürtler`in tamamını hedef tahtasına oturtarak onları imha etmeye çalıştığını düşünüyor. Ama önemli bir kesim bu çatışmaların şehir içine taşınmasının sebebi olarak PKK`yi görüyor.
PKK çok daha büyük çaplı bir şey düşünüyordu. Çözüm süreci döneminde de kendine yakın kişilere silah dağıttı. Hatta hükümet 80 bin silahın dağıtıldığını açıkladı. Halkın silahlı mücadeleye girişmesi için davetler yapıldı. Ama halk buna destek vermedi. Çünkü halk şunu gördü: Barışı kurmak daha zordur ama barış daha hayırlıdır.
Sizce çözüm süreci tekrar başlayacak mı?
Devlet çözüm sürecinde bazı yanlışlar yaptı. Dedik ki hükümet sorunu sadece silah bırakmaya indirgemiş durumda ve bu yanlıştır. İlk başta inkâr ettiler. “Biz Kürt vatandaşlarımızın temel haklarını da onlara iade edeceğiz. Özgürlükleri genişletip talepleri de karşılayacağız” dediler. Eğer bunlarda masadaysa niye sadece PKK`yle görüşüyorsunuz? Kürtler PKK`den ibaret değil!
Devlet yetkilileriyle bunu konuştuğumuzda ise “PKK`yle sadece silahların bırakılması için konuşuyoruz” dediler. Yani “ikircikli” bir tavır.
Devletin ilk başta ciddi bir projesi yoktu. Bu konuyu nasıl çözeceğine dair bir yol haritası da yoktu. Böyle olunca biz dedik ki bu süreç yürümez, yol tıkanır. Nihayetinde de yürümedi.
Yakın zamanda hükümete bir öneride bulunduk. Bu işin bir orta yolu var. İki masa kurun. Masalardan bir tanesinde şiddet sorununu, PKK`nin silahlarını bırakmasını konuşun, öbür tarafta Kürtler`in meşru haklarını konuşun. Kürtler`in meşru hak talepleri, Kürtler`in bütün temsilcilerinin bulunduğu bir masada tartışılsın. HDP`ye de buyurun deyin, PKK`nin taleplerini dillendirmek istiyorsanız bu masaya, Kürtler`in taleplerini dillendirecekseniz şu masaya oturun denilir. Hangi masaya oturacağını da HDP`nin kendisi karar versin. Bütün bütün HDP`yi muhataplıktan çıkarmak yanlıştır. Sadece onu muhatap görmenizin yanlışlığı gibi! İki yanlış bir doğru etmez.
Bir de hükümete şunu da söylemek isteriz, terörle mücadele döneminde reform yapılmaz görüşü yanlıştır. Bu anlayışın da mutlak suretle terkedilmesi lazım.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Ankara ziyaretinde Kürt partileriyle görüştü. İslami bir parti olarak bilinen partiniz de sözkonusu görüşmede yer aldı…
Sayın Barzani bizden önce HDP`li yetkililerle görüştü. Halkların Demokratik Partisi, Kürtler`in değil. Bakınız HDP, DBP, DTK veya diğer bütün yapılarında bir tane Kürdistan ismi var mı? Diyorlar ki “Biz Türkiye`yi demokratikleştireceğiz, sol sosyalist “ilerici” güçlerle birlikteyiz.” Daha dün yapılan açıklamalarda, “Ordu bu savaşa taraf değil!” yani AKP`nin bu savaşına taraf olmadığını söylediler. Orduyu bile kendilerine müttefik olarak gördüler. Ama bir taraftan da Kürt olmadığımızı söylüyorlar. “Kürt” derken tabii sadece kendilerini kastediyorlar. Ama biz Kürt`üz.
Irak Kürdistanı`nda “Yekgırtu İslami Kurdistan” (Kürdistan İslami Birlik Partisi) bir “Kürt”partisi değil mi? Aynı zamanda “İslami” bir parti değil mi? Komel veya Bizutnewe… Kürt partisi değil mi? Bizler sadece Kürdistan sınırları içinde hapsolmak istemiyoruz. Türkiye`deki herkese hitap etmek istiyoruz. Hatta bütün insanlığa hitap etmek istiyoruz.
Ama bizim bir gerçeğimiz var ki, kurucularımızın kahir ekseriyeti Kürt`tür. Tabanımızın kahir ekseriyeti Kürt`tür. Kurucu genel başkanımız Zaza Kürtleri`ndendir. Şahsım Kurmanc Kürtleri`ndenim. 12 genel başkan yardımcımızdan, bir tanesi Türk, 11 tanesi Kürt`tür. Böyle bir gerçekliğimiz var.
Ayrıca 2014`ün Eylül ayı başında Sayın Barzani`yi Erbil`de ziyaret ettik. Daha önce defalarca da Irak Kürdistanı`na gittik. Kaldı ki partimizin kuruluş istişaresinde ilk görüştüğümüz kişiler yine Irak Kürdistanı`ndaki partilerdi. Bizim bir gerçekliğimiz var. Irakla olan sınırlar suni sınırlardır. Ne Kürtler, ne Türkler tarafından kararlaştırılmış sınırlar değil. Bu sınırlar çizilirken Kürtler bölünmüştür. Ama şu anda Irak Kürdistanı, Türkiye Kürdistanı, Suriye Kürdistanı ve İran Kürdistanı diye farklı parçalar vardır. Bu da bizim bölgemizin gerçeğidir. Gücümüz olsa da bu sınırları kaldırabilsek.
Kürdistan Bölgesi`ndeki İslami partilerle diyaloğunuz devam ediyor mu?
Sadece İslami değil, tüm partilerle ilişkilerimiz devam ediyor. Bize açıktan düşmanlık yapmayan herkesle de görüşürüz.
Kürt partilerinin son zamanlarda meydana gelen olaylarla ilgili biraraya gelmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse, partilerin yaptığı bazı çalışmalardan haberimiz bile olmadı. Kendileri biraraya geldiler bazı deklarasyonlar yayınladılar. Bazı söylemler geliştirdiler. Kendi bilecekleri bir iş. Neticede haberimiz olursa ve memleket meselelerine ilişkin birileri ciddi çalışmalar içine girerlerse, bizi de davet ederlerse katkı sunarız. Lakin davet edilmesek, gidip de baskın yapmış gibi biz de buradayız bizimde söyleyeceklerimiz var demeyiz.
Güney Kürdistan bağımsızlığını ilan etmeli mi?
Birkaç sene önce ortaya konulunca birileri tepki göstererek, “Orada küçük İsrail kuruluyor” dedi. Hatta PKK`nin de “ulus devlet gericiliktir. O dönem geçmişte kalmıştır” diye bir çıkışları olmuştur. Biz de demiştik ki, “Kürtler`in iradesi dışında eğer Irak bir yangın yerine dönerse, Kürtler`in iradesi dışında da bu olursa o yangının içinde Kürtler de yanmak zorunda değil. Kürtler de başlarının çaresine bakar.”
Bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Şartlar oluşursa Kürtler de başlarının çaresine bakmalılar.
Peki, yakın zamanda Kürdistan`ın kurulacağına inanıyor musunuz?
Yani şu andaki şartlar, belki bunu biraz geciktirir. Ama ileride olabileceğini düşünüyorum. Bu Türkiye`deki Kürtler için de böyledir. Bazıları diyor ki, Türkiye`deki Kürtler ayrılıp bağımsız Kürdistan kurmak istiyor mu? Evet, bağımsız bir Kürdistan isteyenler var. Fakat Kürtlerin büyük çoğunluğu ayrı bir devlet kurmak istemiyor. Ama Kürtlerin sadece bu isteği yeterli değil. Biraz da diğer tarafın, yani egemen tarafın, Türklerin yaklaşımı sonucu belirleyecek. Biz diyoruz ki bütün müminler kardeştir. Yalnız kardeşliğin bir hukuku vardır. Bu hukuk uygulanırsa ve uygun bir şekilde davranılırsa, kardeşçe herkesle beraber yaşarız. Ama hukuk çiğnenirse herkes de kendi hukukunu çizer.
Parti olarak, PKK`nin Kürt milli özelliklerinden uzak olduğunu düşünüyorsunuz. Yalnız sizin kongrelerinizde de Kürt bayrağına rastlanmıyor…
Kongrelerimizde herhangi bir ülkenin veya etnisiteden bayrağın özellikle bu bayrak gelsin burada dursun demiyoruz. Burada (Büroda) dikkat ederseniz parti bayrağımız var. Irak Kürdistanı`nda siyasi partileri ziyaretimde, dikkatimi çeken şey, “Irak Bayrağı”, “Kürdistan Bayrağı” bir de “parti bayrağı vardır. Bazılarında da sadece parti ve Kürdistan bayrağı vardır. Biz ise sadece kendi bayrağımızı taşıyoruz. Niçin? Çünkü buradaki Kürtlerin önemli bir kısmına göre de Irak Kürdistanı`nın bayrağı, Irak Kürdistanı`nın bayrağıdır, diğer tarafların değil. Buradaki Kürtlerin bir kısmı başka partilerin bayrağını Kürt bayrağı olarak ilan ediyor.
Biz de sadece parti bayrağımızı bulunduruyoruz.
Biz diyoruz ki, tüm İslam unsurlarını kendisi altında bulunduracak tek bir bayrak vardır. O da “Kelime-i Tevhid” bayrağıdır. Tabii bu IŞİD`inki gibi değil. Biz şu anda Türkiye Kürdistanı`nda faaliyet gösteren bir partiyiz. Kürdistan bayrağından rahatsız değiliz, Türkiye bayrağından da rahatsız değiliz. Ama Türkiye`nin bayrağının isminden rahatsızız. “Türk bayrağı…” Adı Türk bayrağı olunca da bu sefer sıkıntı oluyor. Tabi bu isim sıkıntısı sadece bayrakla ilgili de değil. Türk Ordusu… Türk Medeni Kanunu… Türk Vatandaşlık Kanunu vb.
Peki, kongrelerdeki Filistin bayrakları…
Kongrelerde Filistin bayrağı dediniz ancak benim gözüme Filistin bayrağı takılmadı. Yani bulunmuş da olabilir. Ben kesinlikle yoktur da demiyorum. Olmuşsa da münferit olmuştur. Şahsen dikkatimi de çekmemiştir. Zaten bir olağan kongre yaptık. O olağan kongremizde de, hatırladığım kadarıyla sadece Kelime-İ Tevhid ve parti bayrağımız vardı.
Yani daha mı milli olduğunuzu söylüyorsunuz?
PKK`nin milli olup, olmadığı bana göre tartışmalıdır. PKK`nin ideolojisi zaten milli olmasını engelleyen faktörlerden bir tanesidir. Nasıl ki İslam evrensel bir dindir -teşbihte hata olmaz- Sosyalizm ve komünizm düşüncesi de enternasyonalisttir. Avrupa`da Sanayi Devrimi`nden sonra işçi sınıfının oluşumu, sınıflararası mücadelenin gelişimi, bir diyalektik içerisinde… Diyorlar ya! Normalde proleteryanın devrim gerçekleştirmesi gerekir. Böyle bir kurgu var. Türkiye`de sanayi nerede? Batıda… İstanbul, İzmit… Fakat orada komünist partiler taban bulmuyor.
Ama komünist felsefeyle kurulmuş PKK burada taban buluyor. Taban oluşturmak için de Kürt kimliğini kullanıyor. Yani kendi ideolojisine taban bulacak ki tatbik edecek bir alan lazım… Bunun içinde Kürdistan`ı seçmiş. Milliyetçiliği “ilkellik”, Kürdistan`ın bağımsızlığını “çağdışı” buluyor. Bu noktadan bakıldığında PKK`nin çok da milli bir örgüt olduğu kanaatinde değilim. Bu yöndeki eleştiriler öyle yabana atılacak eleştiriler değil.
IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi, kendini “halife” olarak ilan etti. Tüm İslam aleminin de ona biat etmesi çağrısında bulundu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Biz kendisine biat etmedik. Etmeyi de düşünmüyoruz.
Sizce IŞİD daha ne zamana kadar böyle devam edecek?
Aslında IŞİD`in zihniyeti yeni değil. Daha önce de benzer zihniyetler vardı. Taa 4 halife döneminde beri… Hz. Ömer, Hz. Osman şehit edildi. Korkunç bir şey. Tekfir mantığı belki bugün ümmetin karşı karşıya kaldığı en büyük problemlerimiz.
IŞİD kendisinden başka kimseyi Müslüman kabul etmiyor. Herkesi tehdit ediyor, herkesi öldürmeyi kendine hak görüyor. Bu sakat bir zihniyet. Ortaya koydukları eylem tarzı da İslami değildir. IŞİD`in düşünce şekline, İslam`ı yorumlama şekline ve pratiğine karşıyız. Kabul etmediğimiz bir şeydir. İnsani ve İslami değildir.
PORTRE / Zekeriye YAPICIOĞLU
1966 yılında Batman'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Batman'da tamamladı. 1988 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi`nde mezun oldu. 1990-2012 yılları arasında avukatlık yaptı. Hüda Par'ın kurucularından olan Zekeriya Yapıcıoğlu, 30 Haziran 2013'te Ankara'da yapılan 1. Olağan Büyük Kongre'de genel başkanlığa seçildi. 7 Haziran seçimlerinde Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı olan Yapıcıoğlu evli ve beş çocuk babasıdır.