NASIL BiLiRDiNiZ?
Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Diyarbakır/Çınar`da Pkk`nin bombalı saldırısı sonucunda çocuklar dâhil çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi ya da yaralanması gündemi epey meşgul etti. Patlamanın enkazı altında kaldığını hisseden HDP bile –Pkk ismini vermeden- saldırıyı yapanları lanetledi.
Patlama ve sonuçları beraberinde dramatik hikâyeleri ve acı dolu hatıraları da taşıdı. O arada yani Çınar saldırısı olduğunda TRT`nin “Gaffar Okkan Belgeseli” yayınlaması birçok kişi için anlaşılmaz geldi belki; ama kimse üzerinde durmadı.
Şimdi aşağıda vereceğim paylaşıma ve tarihine dikkatinizi çekerim:
“Ali Gaffar Okan ilk telsiz konuşması: Amed halkına eziyet edeni yakarım !! .. Saygıyla özlemle ...
7 Temmuz 2015”
Paylaşımı yapan kişi HDP milletvekili S. Süreyya Önder.
Peki Gaffar Okkan kim?
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü yaptığı dönemde uygulamalarıyla Pkk`den aşırı sola kadar herkesin takdirini kazanan bir polis. Daha fazla detaya girmeden Gaffar Okkan ile ilgili bir değerlendirme yapan Milat Gazetesinden Erdal Şimşek`in yazısıyla sizi baş başa bırakayım. Şimşek`in söyledikleri önemli; ama özellikle İslâmcı-muhafazakâr kesimin acınacak haline tuttuğu aynaya dikkat etmek gerekir. Umarım “özeleştiri isteyenler bu yazıya bakıp bir “muhasebe” yapma gereği duyarlar.
3 Şubat 2016 Milat Gazetesi/ Erdal Şimşek
“Her ölüm yıldönümünde bir Gaffar Okkan güzellemesi alır başını gider medyada. Kemalist, faşist, ulusalcı/hain, İslamcı, sağcı, solcu, Merkez, Paralel medya… tüm medya tek ses tek nefes Ali Gaffar Okkan güzellemesi yapar". Türk medyasının yeknesak bir şekilde ittifak ettiği tek şey Ali Gaffar Okkan`ı tazim etme ayinidir.
Solcu, Kemalist, Merkez, Fetullahçı, ulusalcı ve faşist sistemden beslenen tüm cüruf takımının meslek hayatının tümünü Müslümanlara işkence ve zulüm etmekle geçiren Gaffar Okkan`a güzelleme yapmaları çok normal. Çünkü Okkan, onların ölüleridir. Fetullahçısından en marjinal sol akıma kadar tümü mevcut sistemin bir parçası bir sacayağıdır. Ancak İslami ya da günün moda tabiri ile muhafazakâr kesimin Gaffar Okkan seviciliğini teşrih masasına yatırmak gerek.
Birincisi, bahse konu olan Muhafazakâr kesim medyasının başında bulunanlar birer hakiki Ali Gaffar Okkan muhibidirler. İkincisi; Muhafazakâr medyanın yöneticilerinin tarih bilinci kültürel birikimi, entelektüel okumaları, siyasi ufku ve (en acısı) oturdukları koltukları, kaptıkları köşeleri hak edecek çap ve müktesebatları yok. Bu rezil durumun başka bir adı yok. Bu kadar utanmadan rezilce yapılan hatanın teşhirin adı cahillikten başka bir şey değil.
Gaffar Okkan`ın Diyarbakır`daki uygulamalarına baktığımızda onun bir polisten çok, bir proje olduğunu hemen müşahede ederiz. Ali Gaffar Okkan kesinlikle sadece bir polis değildi. O bir PROJE idi. İttihat Terakki`den bu yana Kürtleri dinden uzaklaştırma projesinin zirvesi idi. Okkan`ın en büyük özelliği, görev yaptığı her yerde Müslümanlara işkence ve zulüm etmesi idi. 12 Eylül`de İslamcı ve ülkücü gençlere yaptığı işkence ve zulüm ile darbecilerin en sadık kulu olarak öne çıkmıştı. Okkan, Diyarbakır`a gelir gelmez “Hizbullah” olarak bilinen Müslüman cemaati hedefine koydu. Başörtülü genç kızları, anneleri, küçücük çocukları kanunları ayaklar altına alarak gözaltına aldı. Ve haftalar süren işkenceli sorguları bizzat kendisi yaptı.
Kur`an kurslarına baskın yaptı. Kur`an öğretimini tüm Diyarbakır merkezde yasakladı. Evlere baskınlar düzenledi, yargısız infazlar yaptı. Alnı secde gören herkes “Hizbullahçı” ve imha edilmesi gereken unsurlardı.
Diyarbakır`da bulunduğu süre içerisinde Müslümanları hayattan söküp atarken, diğer taraftan da PKK ve uzantılarına kol kanat gerdi. PKK çetelerinin şehre adım adım hâkim olmasını sağladı.
PKK, Gaffar Okkan döneminde adeta polisin yardımı ile Diyarbakır`ı hâkimiyetinin altına aldı. PKK`ya yönelik tırışkadan da olsa bir operasyon dahi yapmadı.
Müslümanlara yaptığı işkence ve zulümler 12 Eylül`ü aratır hale gelmişti. O günlerde Diyarbakır`da Müslüman olmak, işkenceli sorgulamadan sonra tutuklanıp hapse atılman için yeterli sebepti.
Gaffar Okkan`ın baskılarına dayanamayan Müslümanların önde gelenlerinin büyük çoğunluğu şehri terk etmek zorunda kaldı. Ve böylece meydan kelimenin tam anlamı ile PKK çetelerine kaldı.
Okkan, Diyarbakır`da yaptığı icraatların tümü, Müslüman Kürtlere zulmedip, ateist, Marksist, dinsiz Kürtçülere alan açmak amacına matuftur.”