• DOLAR 32.552
  • EURO 34.957
  • ALTIN 2448.868
  • ...
İSRAİL DOSTUMUZ DEĞİL!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DOĞRUHABER/HABER MERKEZİ

 Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik`in “İsrail Devleti ve İsrail halkı Türkiye`nin dostudur” ifadesi yoğun bir şekilde tepki alıyor.  Türkiye halkı, siyonist terör rejimi ile ticari ilişkiler kurulsa bile dostluğun kurulamayacağını net bir şekilde ortaya koydu.

BİZ DOST OLAMAYIZ

 İslâmî yapısını muhafaza ettiği müddetçe; israilin ne Türkiye`nin ne de başka bir İslâm ülkesinin  dostu olamayacağını ifade den HÜDA PAR Sözcüsü Mehmet Yavuz, iki ülkenin dost  olamayacağının delilinin Kur`an`da olduğunu ifade ederek şöyle konuştu. ”Ne Türkiye`nin ne de  başka bir ülkenin israille dost olması mümkün değildir. Bunun böyle olduğunu esasen yüce  kitabımız Kur`an-ı Azimüşşan ifade ediyor. Bunu tersinden söylemek de mümkündür. Siyonizm  hiç  kimseyi kendisine dost olarak kabul etmez, zira dostluk eşitler arasındaki bir insani bağdır.  Siyonistler ise kendileri dışındaki herkesi köle olarak görür ve öyle kabul ederler. Hal böyle  olunca hükümet sözcüsünün dile getirdiği “israil dostumuzdur” şeklindeki sözlerini talihsiz bir  açıklama ve siyaseten söylenmiş sözler olarak temenni etmek isteriz.”

 İSRAİLİN ŞARTLARI KÜSTAHLIKTIR

 İsrailin, ilişkilerin normalleşmesi adına Türkiye`ye bazı şartlar koşmasını da değerlendiren Yavuz: “Uluslararası sularda on masum insanımızı katletmiş ve henüz bunun hesabını vermemiş olan siyonistin Türkiye`ye şart koşmasını ise küstahlık olarak değerlendiririz. Ülkemize sığınan Filistinliler; ümmet yani biz Müslümanlar adına şerefli bir mücadele verdikleri için zindanlara atılmış, akabinde de sınır dışı edilmiş muhacir kardeşlerimizdir. Hükümet bırakın bu şartı kabul etmeyi, bu teklifin yapılmasını bile büyük bir küstahlık olarak değerlendirdiğini ve hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu açıklamalıdır.” ifadelerini kullandı.

BAĞIMSIZ BİR DIŞ POLİTİKAMIZ YOK

“Filistin toprakları ve zindanlardaki tutuklu Filistinliler özgürleşmeden ve ülkelerinden edilen muhacirler topraklarına dönmeden bu sorun çözülmüş olamaz” diyen Yavuz, Türkiye`nin cumhuriyetten bu yana bağımsız bir dış politika yürütemediğini ifade etti.

Türkiye`nin pratik geliştiremediğini ifade eden HÜDA PAR Genel Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, “Üzülerek belirtelim ki Cumhuriyet`ten bu yana Türkiye`nin kendi halkının beklentileri doğrultusunda hiçbir zaman tam anlamıyla bağımsız bir dış politikası olmadı. Yüzde yüz kendi menfaatleri doğrultusunda dahi olsa NATO`ya rağmen bir pratik geliştiremedi. Bu doğrultuda atılacak adımlardan bahsedilir bahsedilmez “Eksen kayması” tartışmalarının da belli merkezlerden gündeme getirildiğini görürsünüz. Son beş yıldır içte ve dışta yaşananlar, mikro veya makro düzeyde bu temelde gelişti. Son tahlilde Çin`le füze anlaşmasının iptal edilmesi, Rus uçağının düşürülmesi sonrası ise israille görüşme masasına oturulması, Türkiye`nin “monşer” tartışmaları arasından sıyrılmaya çalıştığı “Eski eksen”e geri dönüşü anlamını taşımaktadır” şeklinde konuştu.

HİÇBİR MEZHEP VE MEŞREP DIŞLANMAMALI

HÜDA PAR olarak çözüm yolunu da gösterdiklerini ifade eden Mehmet Yavuz, “Hiçbir mezhep veya meşrebi dışarda tutmadan İslâm ülkelerinin kendi aralarında oluşturacakları bir İslâm Birliği. “D-8`ler” tarzı hem daha geniş hem de askeri yönü bulunan böyle bir birlikteliğin tesis edilmesi halinde, hiçbir İslâm ülkesi başka bir emperyalist güce sığınma gibi bir zillete düşmeyecek ve istemediği sularda yüzme mecburiyetinde kalmayacaktır.” dedi

NE İSRAİL BİZİM DOSTUMUZ NE DE BİZ ONUN DOSTUYUZ

Türkiye`nin Mavi Marmara saldırısı sonrasında dik durduğunu ve bu tutumunu takdir ettiklerini ifade eden Özgür Kudüs Platformu Başkanı Mehmet Eşin ise İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini istemediklerini ifade etti.

Kudüs davasının aleyhine bir adım atılmaması gerektiğini ifade eden Eşin, şöyle devam etti; ”Maslahat ne olursa olsun ümmetin ve Kudüs davasının aleyhine olacak bir adımın atılması zillettir ve bu kabul edilemez. Hele hele siyonist işgale karşı direnen Hamas üye ve yöneticilerinin sınır dışı edilmeye zorlanması Kudüs ve Mavi Marmara şehitlerinin kanlarına ihanettir.  Ne israil bizim dostumuz ne de biz onun dostuyuz. Siyonistler ne Allah`a ne Peygamberlere ne de Müslümanlara verdikleri hiçbir sözde durmamışlardır. Tarih ve günümüz buna şahittir. 

Siyonist terör çetesinin normalleşme adına Türkiye`ye bazı şartlar koşmasını da değerlendiren Eşin,  “Gazze ve Filistin topraklarına uygulanan ambargo ve abluka şartsız bir şekilde derhal kaldırılmalı, Kudüs`ün mahremiyetine yönelik saldırılar  durdurulmalıdır. Hükümetin, vereceği kararları bir daha gözden geçireceğini ve Kudüs davasının yanında duracağını temenni ediyoruz. “  ifadelerini kullandı

İSRAİL BİR ÇIBANDIR

 İsrailin bölgede bir çıban olduğunu ifade eden gazeteci yazar Yusuf Kaplan, terör çetesinin arkasında batının olduğunu ifade ederek, “İsrail  bölgede çıbanbaşı, İslâm âleminin kalbine saplanmış bir hançerdir. Kan kusturan israil tek başına hareket etmiyor. ABD ve Avrupa ülkeleri  destek veriyor.  Burada İngilizler ile israil meselesinde bir detay var. Türkiye İngilizler ile işbirliği yaptı. Batı ittifakının üyesi olduğu için bir şekilde  İngilizlerle işbirliği yaptı. Ama İngilizler hep arkadan vurdular” diye konuştu.

İSRAİL HAKSIZ FİİL TAZMİNATI VERMELİDİR

 İsrailin tazminat vermeyi kabul etmesini değerlendiren Mavi Marmara Derneği Başkanı Avukat Uğur Yıldırım,  verilmesi kabul edilen tazminatın haksız fiil tazminatı olması gerektiğini ifade ederek lütuf tazminatı ile haksız fiil  tazminatı arasındaki ince noktaya dikkati çekti. Yıldırım, “Lütuf tazminatı vermenin karşılığı herhangi bir sorumluluğu,  kusuru kabul etmeksizin, ‘Mağduriyet oldu hadi bunu verelim` demek gibi bir şey olmuş oluyor. Bunu kabul  etmediğimizi açıkladık. Haksız fiil tazminatı olarak kabul etmesi halinde ise burada bir kusur ve sorumluluğun  oluştuğu ve bu sorumluluktan dolayı cezalandırıcı olacak paranın ödeneceği anlamına geliyor.  Buradaki rakam  uluslararası anlamda düşük kalmakla beraber rakamın sayısal veri olarak ifade edilmesinden ziyade bunun bir  cezai fiil olmasını önemsiyoruz. Yoksa ödenecek hiçbir bedel Şehitlerimizin kanının ve mağdurların mağduriyetlerini  giderici bir şey olamayacaktır. İsrail parayı seviyor. Bu noktada miktarın İsrail`i cezalandıracak bir rakam olmasını  istedik” şeklinde konuştu.

 HUKUK SİYASETE KURBAN EDİLMESİN

İlişkilerin normalleşmesinin Mavi Marmara davasına ne gibi etkilerinin olabileceği konusunda da açıklamada bulunan Yıldırım şöyle konuştu: “Adaletin tüm siyasi duruşların, devlet politikalarının ötesinde hakkaniyete, insanların vicdanlarına uygun bir şekilde neticelenmesi hep hedeflenir. Ama maalesef hukuk bazen siyasete kurban edilebiliyor. Bu davada aslında hem Türkiye`de hem de dünyada hukukun yerine gelmesini bekliyoruz. Ama maalesef kırmızı bülten arama kararının hala İnterpol`e gönderilmemesi de bunun bir yansımasıdır. Bu tip bir siyasi pazarlıkta hukuk zorlanıyor ve önüne bariyerler konuyor. Bugün israil hiç olmadığı kadar köşeye sıkışmış durumda, Mavi Marmara davası dolayısıyla Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanıyor. Dünyanın birçok ülkesinde yargılamalar sürüyor ve tutuklama kararları alınıyor. Bizler en başından beri siyasetin bu davaya bulaşmasını istemiyoruz. Bu davalar siyasi bir dava değildir. Bu davalar cinai bir davadır. Ortada insanların öldüğü ve bu ölüme sebebiyet veren başka insanların yargılandığı bir davadır.”

GAZ UĞRUNA GAZZE`Yİ SATMAYACAĞIZ

 Türkiye ve israil heyetlerinin Mavi Marmara, doğalgaz ve Hamas konularında masaya oturdukları ve anlaşmaya yakın oldukları yönündeki  haberleri değerlendiren Şehit Çetin Topçuoğlu`nun eşi ve Mavi Marmara gazisi Çiğdem Topçuoğlu, “Bizim safımız belli. Gaz uğruna Gazze`yi  satmayacağız, asla şehitlerimizin kanını pazarlık konusu yapmayacağız” dedi. Mavi Marmara Gazilerinden Muhittin Gilli ise Mavi Marmara  davasının aleyhine olan bir anlaşmanın Türkiye`ye de, Gazze`ye de kaybettireceğini belirtti. Bir tepki de Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma  Derneği`nden geldi. Dernek kamuoyuna yansıyan iddialar ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada “Mavi Marmara`nın özgür  Kudüs yürüyüşüne, ümmetin genel maslahatına ve insanlık adına zarar verecek hiçbir anlaşmayı kabul etmiyoruz. Biz mağdurlar olarak haklı  mücadelemize devam edeceğimizi tüm kamuoyuna beyan ediyoruz.” denildi.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir