• DOLAR 32.271
  • EURO 34.925
  • ALTIN 2426.364
  • ...
Bahreyn İnkılabına Suud Engeli
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Bahreyn’de, İngiliz sömürgeciliğinin başladığı günden bugüne İslami hareketler sürekli varlığını korudu. Bu hareketler sömürgeden sonra bile Al-i Halife’ye karşı protestolarını dile getirip zulme karşı durdular. Al-i Halife, muhacir bir aile olup 18. Yüzyıldan beri Bahreyn yönetimini elinde bulundurmaktadır. İngiliz sömürgeciliğiyle işbirliğinde olmuş, sömürgecilerin eliyle de yönetimde kalmıştır. Bahreyn halkı, 1956, 1981, 1989, 1994 yılarında gasp edilmiş haklarını elde etmek için yoğun protestolarda bulundu. Arap ülkelerinde kıyam hareketlerinin başlaması üzerine Bahreyn’deki İslami hareketler meydanlara inerek Al-i Halife diktatörlüğünün son bulmasını istediler.

Halkın protestolarından paniğe kapılan Al-i Halife, Körfez Eşbirliği Şurasına bağlı ülkelerden bu hareketi bastırmak için yardım istedi. Al-i Suud siyasi ve mali yardımlarla isteği cevaplandırdı. 14 Mart 2011’de halk kıyamının zirveye ulaşması üzerine sarsıntı geçiren Al-i Halife, sıkıyönetim ilan etti. Bahreyn kralı, Arabistan’dan acil yardım istedi. Arabistan güçleri kısa sürede “Ada Kalkanı” ismi altında Bahreyn’e girdiler. Bu adım, Arabistan’ın bölgedeki yeni siyasetinden haber veriyordu. Daha önce gölge devlet şeklinde faaliyet yürüten Arabistan, binden fazla askeriyle Bahreyn’i işgal ediyordu. Suud askerleri Körfez İşbirliği Şurasının güçleri adı altında Bahreyn’i işgal ettiler. Körfez işbirliği Şurası 1981 yılında Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman tarafından kurulmuştu. Kurulma amacı İran’da gerçekleştirilen İslam İnkılabının bu ülkelere sıçramasını önlemekti. 1982 yılında ise şuranın askeri gücü oluşturuldu. Bahreyn’deki Arabistan askerleri her ne kadar Körfez İşbirliği güçleri adıyla hareket etseler de, bunlar 1962 yılında kurulan ve Melik Abdullah’a bağlı olan Suudi Arabistan Milli muhafız ordusuna bağlıydılar. Bahreyn’e Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Amman’da asker gönderdi, ancak sayıları fazla değildi.

Arabistan’ın Bahreyn’e askeri müdahalesi üç sebebe dayandırılabilir:

1-İç gelişmelerle ilgisi: Bahreyn Arabistan’ın doğusunda bulunan küçük bir adadır. Hiçbir ülkeyle kara sınırı bulunmayan bu küçük ülke, Melik Fahd köprüsüyle Arabistan’ın güneyinde Şiilerin yoğunlukta olduğu bölgeye bağlanmaktadır. Dünya petrolünün dörtte biri bu bölgede yer almaktadır. Bahreyn’de krallığın yerine İslami sistemin kurulması, Arabistan için büyük riskler taşıyordu.

İçteki, özellikle de petrol bölgelerindeki huzursuzluklar Arabistan için büyük tehlike anlamına geliyordu. Bahreyn’deki olası siyasi değişiklik burnu dibindeki Arabistan halkını ister istemez etkileyecekti. Ortadoğu’daki halk kıyamlarından etkilenen Arabistan halkının da protestolara başlaması üzerine Suud rejimi, derhal harekete geçmiş halkın cebine büyük miktarda paralar akıtmıştı. Ancak İslami bir iktidarın kurulması paranın gücünü aşacak ve Arabistan halkını cezbedecekti. İran İslam İnkılabının gerçekleşmesiyle sıkıntılı günler geçiren Arabistan, yeni bir İslami iktidarla komşu olmayı tehlikeli görüyordu.

2-Ortadoğu (İslam Dünyası) ile ilgisi: Bu da Arabistan’ın İslam dünyasında ideolojik ve stratejik alanda İran’a karşı rekabeti yitirme riskiyle açıklanabilir. İran ile Arabistan’ın bölgedeki güç rekabeti eskilere dayanmaktadır. İslam inkılabından önce bu rekabete rastlansa da İslam inkılabından sonra önemli derecede artış gösterdi. Bugün Amerika’nın çabalarıyla devam etmektedir. Örneğin Arabistan’ın geçen yıl İran’a karşı dengeyi sağlamak için ABD’den satın aldığı silah miktarı 67 milyar doları buluyordu.

Bahreyn’deki protestoların İslami hareketler tarafından yönlendirilmesi ve halkın çoğunluğunun Şii olması, burada gerçekleşecek inkılabın Arabistan’ın gücünü zayıflatacak nitelik taşıyacağı ihtimali bu ülkeyi tedirgin ediyordu. İran’ın gücünün artması, Arabistan’ın etkisinin azalması anlamına gelecekti. Körfez İşbirliği Şurasının İran’ı Bahreyn’in içişlerine karışmakla suçlaması bunun göstergesiydi.

Arap dünyasındaki halk kıyamlarına karşı Tunus’ta Bin Ali’ye, Mısır’da ise Mübarek’e açıktan destek veren Arabistan, inkılapları engellemek için faal olarak çabalamaktadır. Ortadoğu’da İslam’ın iktidara gelmesiyle Arabistan’ın büyük ölçüde güç yitireceği hesaplanmaktadır. Arabistan’ın muhaliflerinin Londra’da yayınlanan dergilerinin beyanına göre Arabistan’ın eski ABD Büyükelçisi Turki Faysal, eski Mossad şefi Meir Dagan ile görüşmüş, Mübarek’in yıkılmasından sonra Mısır’ın ve Ortadoğu’da direniş güçlerinin zayıf düşürülmesi için çabalama konusunda anlaşmışlardı.

3-Uluslararası boyutu:
Arabistan, dünyanın en fazla petrol üreten ve dünya enerjisinin önemli miktarını temin eden bir ülke konumundadır. Bütün geliri petrole dayanmaktadır. Ortadoğu’da özellikle de Körfez’deki her huzursuzluk petrol piyasasını etkileyeceğinden bu türden gelişmeler Arabistan’ın işine gelmez. Bahreyn’de olası bir inkılabın Körfezdeki Batılı müttefiklere vurulacak bir darbe olacağını ve petrol müşterilerine karşı riskli bir ortam doğuracağını hesaba katarak Bahreyn’deki inkılabı engellemek için çabalamaktadır. Değişikliklerin etkileyeceği dengeler, Arabistan’ın hesaplarını bozabileceği korkusuyla sürekli tetikte bulunmasını gerekli kılmaktadır.

Diğer taraftan Amerika’nın müttefiki Mübarek’e sahip çıkmaması Suud rejimi için tehlike çanlarının çalmasına yol açmaktadır. Müttefiklerinin kendilerini de satacağı korkusu en küçük bir kıpırdanışa bile şiddetle karşı durmalarına yol açmaktadır. Kısaca Suud rejimi iktidarını korumak için ülkesindeki ve çevre ülkelerdeki gelişmeleri kontrolde tutmak için yoğun çaba harcamaktadır.

Kaynak: Ommat News
Yazan: Fatime Fehimi
Çeviren: Hanefi Aydın / Doğruhaber
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir