MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER / ANALİZ

Türkiye ve bölgedeki İslam beldeleri, önemli ve bir o kadar da tehlikeli bir virajdan geçiyor. Tek başına 12 yıllık iktidar döneminde yakalanan istikrar, son seçimle birlikte hem siyasi hem de ekonomik açıdan ülke gidişatını sekteye uğratabilir. Seçim sonucunu bu yönde etkileyen faktör olarak yürütülen Çözüm Süreci`nde izlenen yanlış yol, iktidar partisine ağır bir darbe, bölge Kürt halkına ise zulüm oldu. Din ve geleneklerine düşman yerli ve dış mihrakların yoğun bir çabayla barajı aştırdıkları HDP/Pkk, artık daha büyük hayalleri gerçekleştirmenin hesapları içerisine girmiş bulunuyor. HDP cenahı, kendilerine yüzde onluk barajı aştıran çözüm sürecinin, ‘yeni oluşacak olan hükümet formülü ne olursa olsun, çözüm sürecinin devlet politikası haline getirilerek korunması`nı istiyor.

SÜREÇ SİLAH BIRAKTIRMAKKEN PKK BÖLGEYİ SİLAH DEPOSUNA DÖNÜŞTÜRDÜ

Yürütülen sürecin amacı silah bıraktırmakken bölgeyi silah deposuna dönüştüren Pkk/Hdp`nin yol haritası aslında baştan belliydi. Ancak iktidar kanadından bir takım çevrelerin ihtiras ve menfaatleri, bu planı görmezden geldi. Pkk/Hdp, yıllardır kamp olarak kullandığı Suriye topraklarında süren iç savaştan nemalanmadan duramazdı. Pkk`nin Suriye kolu olan PYD, Suriye`de olaylar başladığında önce muhaliflerle birlikte poz verdi. Ardından bu işin uzun süreceği ve bulunduğu bölgelerde yaşayan yoğun Kürt nüfusun da etkisiyle Esad rejimiyle anlaşmaya gitti. Rejimle ile birlikte kontrol ettikleri kantonlar var. Ama Esad rejiminin muhalifler karşısında ciddi bir darbe almasıyla birlikte Kürt bölgelerindeki etkisinin azalması, PYD/Pkk`yi bölgede Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeleri bir bir kontrolü altına alarak bölgesel bir özerklik oluşturma yoluna götürdü. Bu şekilde elde edilen kazanım, Pkk üst aklının ‘neden Suriye Kürdistan`ı ile sonrasında Türkiye Kürdistan`ının da katılımıyla bir özerlikle birleştirilerek bir Pkk devleti oluşturulmasın?` düşüncesi hasıl oldu. İşte bu plan, çözüm süreci kullanılarak icra edilmeye çalışılırken devreye dış aktörler girdi. Bu aktörlerin başını elbette Amerika çekiyor. Pkk`nin kullanılmaya müsait olduğu gerçeğini ta 90`lardan tecrübeyle bilen şer güç Amerika, siyonist şebeke israil lobilerinin de baskısıyla bölge üzerinde yeni bir dizayn harekatına girişmiş bulunuyor.

ABD/PKK/HDP/PYD PATENTLİ PROJE DEVREDE

Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim katliamı öncesi Selahattin Demirtaş`ın Amerika`yı ziyareti ve burada yaptıkları iddia edilen gizli anlaşma ile yine Amerika`nın Adana Başkonsolosu Espinoza`nın bölgede HDP/Pkk yöneticileri ile yoğun görüşmeleri, ortada ABD/Pkk/Hdp/Pyd patentli bir projenin yoğun bir şekilde sürdürülüyor olduğunu gösteriyor.

Amerika`nın Türkiye ile müttefik ülke olduğu ve bunu her fırsatta dile getirmesine rağmen son zamanlarda özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın batıya yönelik çıkışı ve başta İhvan, Hamas gibi İslami hareketleri sahipleniyor olması ve dünya üzerinde Müslümanlara yönelik yaşatılan zulümlere karşı dik duruş sergilemesi, şer güçleri derinden rahatsız ediyor. Türkiye`de güçlenen İslami söylemi Erdoğan üzerinden değerlendiren Amerika`nın başını çektiği batılı şer güçler, bunun değişmesi için içeriden destekledikleri seküler kemalist zihniyetli HDP, CHP ve yerli gibi görünen ajanlarıyla yoğun bir şekilde çalışıyor.

Bundan dolayıdır ki batılı şer güçler, bir süre önce Gezi Parkı eylemlerinin Türkiye içindeki yerli ayakların dışarıdan destekçisi konumunda olduğunu açık etmişti. İkinci kalkışma olan 6-8 Ekim Kobani bahaneli HDP/Pkk`li çetelerin vahşetinde de perde arkasında Amerika vardı. Ve bundan sonra da kaşınması halinde büyük facialara yol açacak kaosların oluşması için eller tetikte her fırsatın şer odaklar ve işbirlikçileri tarafından değerlendirileceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

AMERİKA`NIN  BÖLGE ÜZERİNDEKİ BİNBİR HESABI

Amerika`nın önderliğindeki koalisyonun Irak`ta Işid`e karşı mücadele adı altında havadan saldırıları ise sürüyor. Bölge üzerinde bin bir hesaplar içerisinde hareket eden Amerika, Suriye`de 4 yıldır devam eden iç savaşa müdahale etmezken savaşın adeta sürmesi için bazen muhalifleri destek(ledi)liyor, bazen ise Esad rejimin kalması gerektiği açıklamalarıyla destek sunarak bu yöndeki kirli planını ortaya koyuyor. Irak`ta yine öyle, Işid`in Musul`u alarak Bağdat kapılarına ilerlemesine, ardından rotayı Erbil`e çevirmesine ses çıkarmayarak beklemede kalan Amerika önce Barzani`ye desteğini sunacağını açıkladı, bir süre de sundu. Ancak Barzani`nin kendi bölgesi dışına çıkmayarak Amerika`nın kara birlikleri pozisyonuna düşmemesi Amerika`yı başka arayışlara itti. Barzani`nin ilan edeceği bağımsızlık ise rafa kalktı.

İSLAM DIŞI UYGULAMALAR VE VAHŞETENGİZ İNFAZLARLA İSLAMAFOBİ OLUŞTURMA ÇABASI

Burada en önemli mevzu şu; Amerika`nın başını çektiği şer güçlerin, nereye saldırmak ya da olumlu yönde gelişen bir durumu olumsuzlaştırmak istemeleri halinde öncelikle Işid`in oraya saldırıyor olması, dikkatlerden kaçmıyor. İslam dışı uygulamalar ve korku oluşturan vahşetengiz infaz yöntemlerinin özellikle profesyonel kamera çekimleriyle dünyaya gösterilerek İslamafobi oluşturma çabası içerisinde olan Işid`in şer güçlerin emellerine hizmet ettiği ortada. İslam beldelerinin işgal ve Müslümanların katliamlardan geçirildiği günümüz bölgemizde Allah için cihadın farziyetini yerine getirmek için ihlasla hareket eden yüreklerin kavrulduğu da malumumuz. Ancak bu imanlı yüreklerin duygu, his ve nefislerinden öte Kur`an ve Sünnet ışığında hikmetle hareket etmeleri, gelişmeleri ferdi ve fevri değil, Peygamber efendimizin cemaatleşin düsturunu icra ederek, amaca ulaşmaları mümkündür.

KÜRT GENÇLER AMERİKA`NIN EMELLERİNE KURBAN EDİLİYOR

Tam da bu noktada altın bir fırsatı yakaladığını düşünen Amerika, Türkiye ile olan müttefiklik durumunu da zedelememek adına işi kılıfına uydurmak için havadan bombaladığı Işid`i PYD/Pkk`nin hâkimiyeti altındaki Kürt bölgelerine saldırtarak Işid`le mücadele adı altında PYD/Pkk ile yakın müttefiklik alt zeminini hazırladı. Ve böylelikle PYD/Pkk`ye saldıran Işid`i havadan bombalayarak Işid`in önceden sahip olduğu diğer bölgelerin de PYD`nin kontrolüne geçmesini sağladı. Sahada tüm bunlar olurken Amerikan Başkanı Obama PYD için ‘sahadaki müttefiklerimiz` diyordu. Yanı sıra, ‘Amerika`nın desteğiyle Türkiye sınırında bir Pkk devleti mi inşa ediliyor?` söylemlerinin çok konuşulması üzerine başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu`nun böyle bir ihtimale dahi asla izin verilmeyeceği kesin kararlılığını ortaya koyması karşısında Amerika, Ankara Büyükelçisi kanalıyla böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söyledi. Ancak kim ne tür açıklama yaparsa yapsın Amerika bölgede kendi emelleri ve terörist israil`in güvenliği uğuruna at koşturabileceği, öz askerinden öte kullanacağı Pkk`nin komünist, stalinist, seküler zihniyet yapıyla dinsizleştirilen Kürt gençlerini ölüme sürecek. Ve bölge Türkiye`nin de karışacağı bir yangın yerine dönecek.