• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
İnsan Orada `RABBİ` ile Baş Başa Kalıyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
M.Sait Çelik / Batman / doğruhaber

Her yıl milyonlarca insanın bir araya gelerek Mekke’de hac farizasını yerine getirip Allah’a kulluk görevini ifa eden Müslümanlar ülkelerine dönüyor. Türkiyeli hacıların da yurda döndüğü bu günlerde Batman’ın ilk hacı kafilesi de memleketlerine ulaştı. Her yanı peygamber ve sahabelerinin izini taşıyan ve gidenin bir daha gitmek istediği mukaddes beldelerde oradaki manevi atmosferi soluyanlar bu duyguları sürekli yaşamak isterler. Kendilerine oraları sorduğunuzda size, ‘anlatmakla ifade edilemez ancak yaşamakla anlaşılır’ derler. Onlar anlattıkça siz o mübarek beldeleri bir an önce görmeyi arzularsınız.

Batman’a ilk gelen hacı kafilesinden Hacı Halil Gergin, Hacı Ahmet ve Beşir Yıldız da, geldikleri o mukaddes topraklarda yaşadıklarını gazetemize anlatarak duygularını dile getirdiler. Üç hacının da değindiği ortak nokta; haccı anlatmanın yeterli gelmediği, gidip oralarda o manevi atmosferin bizzat yaşanması gerektiğiydi. Hacılar, Allah’tan kendilerine tekrar hacca gitmeyi nasip etmesini dilerken biz de siz okuyucularımızı hacılarımızın anlattıklarıyla baş başa bırakıyoruz.

ANLATILACAK GİBİ DEĞİL GÖRMEK, YAŞAMAK LAZIM…

Hacı Halil Gergin;

“Her şeyden önce Cenabı Allah bu hac farizasını bize nasip ettiğinden dolayı binlerce kere şükür olsun. Allah tekrar tekrar nasip etsin bize ve bu istekte bulunan tüm insanlara. Hac ibadetini yaptığımız zaman gerçekten bireysel olarak Allah’a yaklaşılır. Ağlamalar, feryatlar bir yana insan kendini öyle bir atmosferde buluyor ki adeta dünya ile alakasını kesiyor, çoluk çocuk sevgisini unutuyor. Dünyevi işleri bir kenara bırakarak sadece Allah ile baş başa kalıyor, zikir etmekle, kıyameti düşünmekle geçiriyor. Kılınan namazlar, tutulan oruçlar ve yapılan zikirler gerçekten manevi olarak kalbe etki edebiliyor ve insanlar bunun farkındalar. Hac ibadeti, bedeni yoran, maddi bir külfeti de olan bir fariza olmasına rağmen insanı yıldırmıyor kolay gelebiliyor. Gece gündüz Mekke’de o caminin içerisinde yatan, ibadet eden insanlar var. Gece gündüz mermerlerin üzerinde yatıyorlar ama ‘maneviyata doymuyorum’ diyorlar.

‘EMRET ALLAH’IM EMRİNDEYİZ’

Orada çeşitli insanlarla beraber oluyorsunuz dilleri, renkleri, ırkları farklı kılık kıyafetleriniz aynı sadece. Oradaki duygusal ortamdan etkilenmemek mümkün değil. Çünkü orada bulunan bütün Müslümanların hedefi tektir. ‘Lebbeyk Allahümme lebbeyk; Emret Allah’ım emrindeyiz, buyur buradayız. Bütün dünyevi uğraşları unuttuk, şu anda huzurundayız’ diye feryat ediyorlar. Kendilerini temizlemek, geçmiş günahlarını affettirmek için Allah’a yalvarıp bir daha o günahlara dönmemek şartıyla af diliyorlar. Mekke’den Arafat’a çıkıldığı zaman mahşeri anı hatırlamamak mümkün değildir. Bütün insanların beyaza bürünmüş (adeta kefene bürünmüş hesap gününe doğru gider gibi) Arafat’a çıkarak Allah’a yalvardığını görürsünüz. Hac’daki o atmosfer tam anlamıyla anlatılabilecek gibi değil. Ancak gidip orayı görmek gerekir.

Oraya bir defa giden daha oradayken ‘Ya Rabbi tekrar nasip et’ diye duada bulunuyor. İnsan 5-10 defa da gitse bu farizayı yapmaktan doymuyor. Hatta öyleleri var ki Avrupa üzerinden vize çıkarıyor 5 bin Euro’ya yakın para verip o duyguyu tekrar tekrar yaşıyor.”

İSLAM TARİHİNİ BİLEN HACILAR DAHA ÇOK LEZZET ALIR

H.Ahmet Yıldız;

4 milyondan fazla her ırktan, dilden ve renkten insanların oraya gelip hep beraber Rablerine yöneliyor olması İslam’ın güzelliklerindendir. Böylesine bir tabloyu orada gördükten sonra umudumuz dünyanın her yerinde bu kardeşlik tablolarını görmektir. Oraya giden insanlar duyguları bir ve hep iyi niyetliler. Orada yapılan ibadetler çok güzeldir. Orada saat:24.00’de yatar ve hiçbir yorgunluk, uykusuzluk hissetmeden sabah namazı için saat:04.00’te kalkar Haram’a giderdik. O duyguları anlatmakta zorlanıyorum. Hacdaki cumalar da bambaşkaydı. İnsanlar cumaya 3 saat kala hazırlanıp Haram’a gider ancak yer bulur. Saatlerce beklediğimiz halde hiç yorgunluk hissetmiyorduk. Haccın zorluğundan bile insan zevk alıyor. İslam tarihini bilen hacılar çok daha güzel duygular içinde olur, yaptığı hac’dan daha çok lezzet alır. İslam tarihini öğrenip hacca gitmek sanki daha önce görmüş gibi sahabelerin yaptıkları aklında canlanıyor. Hacca gidecek kişilerin İslam tarihini okumalarını tavsiye ederim.

İMKÂN OLMASI HALİNDE GENÇKEN GİTMEK GEREKİR

H.Beşir Yıldız;

Haccın her şeyi anlamlıdır. Güneydoğu hepsi senin olsa hacca gitsen onu unutur ibadi konularla meşgul olursun. Oraya gelen insanların inancı, isteği, davası ve hareketleri birdir. Her bölgenin ırk, dil ve rengi farklı olabilir. 4 milyondan fazla hacı var. Hangisine sorsan haccın güzel olduğunu söyler. Dünyanın her yerinde ibadet yapılıyor. Ama hac ibadeti Mekke’de yapılması gerekir. Allah-u Teâlâ hac ibadeti için o kadar güzel bir yer belirlemiş ki hiçbir noksanlık yok. Her zaman yazdır, ihramlı olan hacılar için hiçbir sıkıntı olmuyor. Namazını Haram’da kılamayan hacılar o günü onun üzüntüsüyle geçiriyorlar. İmkân olması halinde daha gençken hac farizasını yerine getirmek gerekirken maalesef Türkiye’de çoğunlukla yaşlandıktan sonra gidiliyor. Oysa o manevi atmosfer o kadar güzel ki hacılar dönüş esnasında üzülüyorlar. Ancak yeni doğmuş gibi günahsız oldukları düşüncesi hacıları teselli ediyor. Söylenecek çok şey var ama insan oradaki güzelliği, samimiyeti anlatamıyor.

Bu haberler de ilginizi çekebilir