• DOLAR 34.432
  • EURO 36.364
  • ALTIN 2838.321
  • ...
Doğru Seçim
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Geçenlerde uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımla bir parkta karşılaştık. Oturup muhabbet etmeye başladık. Havadan sudan derken konu, yaklaşan seçimlere geldi. Arkadaşıma, ‘Seçimler yaklaştı, kime oy vereceksin?` diye sordum. O da hâlâ kararsız olduğunu söyledi. Daha sonra aslında oyunu hür davadan bir adaya vermek istediğini ama camiası hakkında aklında geçmişten kaynaklanan bazı soru işaretlerinin olduğunu, bu yüzden de karar veremediğini söyledi.

Söyledikleri bana çok eskiden yaşadığım bir anımı hatırlattı. Arkadaşıma, 'Seni anlıyorum. Ben de bir zamanlar böyle tereddütler yaşayıp sıkıntıya girmiştim' dedim ve anlatmaya başladım: "İslami davayla tanıştığım ilk günlerdi. O günler güzel olduğu gibi bir o kadar da zordu. İftiralar, asılsız yalan haberler havada uçuşuyordu. Karalama kampanyaları dört bir koldan aralıksız devam ediyordu. O zamanki ortamın etkisiyle çoğu kişi gibi benim de bazen aklım karışıyordu. Bir gün yine izlediğim bir haber sonrası kafam karışmış, moralim bozulmuştu. Bu yüzden ferahlamak düşüncesiyle Kuran-ı Kerim'i alıp okumaya başladım. Sonra o günün Susa'nın şahadet yıldönümü olduğu aklıma geldiğinde sayfayı değiştirip Susa şehitlerine Yasin-i şerif okumaya başladım. Ama bir kere zihnimde kuruntu rüzgârı esmeye başlamıştı. ‘Acaba Susa`da ölenler gerçekten şehit miydi? Bu yola girerek doğru mu yaptım?' gibi sorularla zihnim çalkalanmaya başlamıştı. Ne kadar bastırmaya çalışsam da engel olamıyordum. Çok bunalmıştım. Bu yüzden Kuran-ı Kerim'i bırakıp uyumak için odama gittim."

"Taşlar ve dikenlerle dolu bir yol. Zorluklar içinde düşe kalka ilerlemeye çalışıyorum. Derken karşıma eve benzer bir yer çıkıyor. Oradan öyle güzel bir ışık yayılıyor ki dayanamayıp içeri giriyorum. Girmemle dehşet içinde kalmam bir oluyor. Çünkü içerisi, her tarafları kan revan içinde kalmış buna rağmen Kuran okuyan, namaz kılan insanlarla dolu. Öyle ki yaralarından sürekli kan akıyor. Ama onlar farkında bile değil. Uyarmaya çalışıyorum, beni duymuyorlar. Şaşkınlık içerisinde onları seyrediyorum. İçlerinden biri 'Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler fakat siz anlayamazsınız.' ayet-i kerimesini okuyor. Başka biri gülümseyerek, ‘Rabbim bizlere de şahadeti nasip etsin` deyince birden ürperiyorum. 'Aman yarabbi! Ancak şehitler öldüklerinin farkına varmayıp kendilerini diri zannederler. Bu yaralar, bu kan... Buna rağmen yaşıyorlar... Yoksa... Yoksa bunlar şehit mi?' Kan ter içinde uyanmamla bunun bir rüya olduğunu anladım.

Günlerce bu rüyanın etkisinde kalmıştım. Yakın çevremdeki kişilere rüyamı anlatmaya çalışsam da yaşımın küçüklüğü hasebiyle kimse pek itibar etmiyordu. Ama ben o rüyayı hiç unutamadım. Yıllar sonra bir gün internette izlediğim Susa'yı anlatan klipli bir ilahide gördüğüm resimlerle dehşet içinde kaldım. Çünkü o resimler rüyada gördüğüm o kişilerin resimleriydi. Rüyamın mahiyetini ancak yıllar sonra anlayabilmiştim. Demek ki rüyamda gördüğüm o yer Susa Mescidi ve o kişiler de Susa şehitleriydi. O an bütün şüphelerim son bulmuştu. Artık emindim... Susa şehitti.. O gün bana böyle bir lütufta bulunduğu ve doğru yolda yürümeyi nasip ettiği için Rabbime binlerce kez hamdu senalar ettim."

Arkadaşım hayretler içinde kalmıştı. 'Sübhanallah... Bu, sana doğru yolda olduğunu işaret eden çok güzel, ibretlik bir rüya. İnanıyorum ki seninle bugün karşılaşmamız da hayırlı bir tevafuktur. Kim bilir belki de Rabbimiz bu rüyayı, senin gibi benim de tereddütlerimden kurtulup doğru bir seçim yapmam için göstermiştir.'


Ben de gülümseyerek, 'Neden olmasın? O, hidayeti kullarına, yine kullarının vesilesiyle nasip eder. Rabbim şüphe ve tereddüt karanlığında kalmış tüm Müslümanları hakikat ışığıyla aydınlatıp onlara doğru bir seçim yapmayı nasip eylesin...'

(Haftanın Yazısı - Tarih: 5 Haziran 2015)

Arzu Aşkın / Siverek - Yaş: 26

Genç Yazarlar ile HASBİHAL

Siverek`ten Arzu Aşkın bacımız, insan gönülden dileyerek hangi yolu arzu ederse Allah insanı o yola ulaştırır. Dilediğimiz yolu seçme ve bu yolda yürüme iradesini bize bahşeden Mürîd olan Rabbimiz insanı bu seçim konusunda serbest bırakmıştır. Dolayısıyla insan bu seçiminin neticesinden sorumludur ve sonuçlarına da katlanacaktır. Zira seçmek bir tercihte bulunmaktır, sorumluluk almak demektir. Hayatımızın her anında bu tür seçimlerle karşı karşıyayız. Hayat boyu karşımıza çıkan yol ayrımlarında (seçimlerde) Rabbimizin rızası esas maksadımız olursa pişmanlık yaşamayız. Güzel bir anınız üzerinden mesajınızı çok güzel somutlaştırmışsınız. Bu güzel anınızı bizimle paylaştığınız için teşekkürler. Bu tür örnek yeni yazılarınızı bekliyoruz.

Bu haberler de ilginizi çekebilir