• DOLAR 32.468
  • EURO 34.748
  • ALTIN 2435.93
  • ...
İRAN`A SALDIRI OLUR MU?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mehmet Özcan / Doğruhaber
 
BM’nin Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlanan raporda İran’ın “nükleer patlayıcı geliştirmeyle ilgili denemeler yapmakta olduğuna dair verilere ulaşıldığı” iddiasıyla, bu ülkeye yönelik ilk saldırı işareti verilmiş oldu. İran’ın yürüttüğü çalışmalar arasından yer alan bilgisayar modellemelerinin amacının “yalnızca nükleer bombayı harekete geçirecek sistemler geliştirmek” olabileceği iddia edildi. Rapora göre Tahran’ın füzelere savaş başlığı yerleştirme konusunda çalışmalar yürütmekte olduğu da belirtildi.

2003’te kimyasal silah bahanesiyle Irak’a müdahale eden Amerika iki milyona yakın insanın hayatını kaybettiği 8 yıllık işgali gerçekleştirmiş ancak günümüze değin hâlâ kimyasal silah bulunabilmiş değil. Irak gerçeği ortadayken İran’a saldırı sinyalleri veren nükleer silah sahibi Amerika, israil ve batılı güçler barışçıl nükleer enerji ürettiğini belirten ve tesislerini uluslar arası atom enerji kurumuna açan İran’a saldırmak için kolları sıvadı.

BM Güvenlik Konseyi`nin toplanmasını isteyen Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ve Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, İran`ın işbirliğini reddetmesi halinde bu ülkeye karşı "görülmemiş yeni müeyyidelerin" uygulanmasını talep etti.

Buna karşılık İran’ın nükleer programının enerji amaçlı sivil bir proje olduğu görüşünü tekrarlayan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ise “Sizin elinizdeki yirmi bin bombanın karşısında biz iki bomba üretmeyeceğiz’’ diyerek ülkesinin nükleer programından ‘’bir iğnenin ucu kadar bile sapmayacağını” söyledi. İran lideri, raporun ABD tarafından sağlanmış boş iddialara dayandığını belirtti.

Konu ile ilgili görüştüğümüz gazeteci yazar Ali Bulaç, Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün ve Tahran Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Asgar Ferdi önemli açıklamalarda bulundu.

Birleşmiş Milletler Atom Enerjisi Kurumu’nun verdiği karar sonrasını farklı farklı değerlendiren uzmanlar, Amerika’nın binlerce ve israil’in yüzlerce nükleer silah sahibi olmasına rağmen UAEK’ın İran’ın barışçıl nükleer enerji üretmesine yalan beyanlarla saldırı gerekçesi oluşturarak Batının güdümünde hareket eden ikiyüzlü bir politika sergilediğine dikkat çekti.

 İslam dünyası kendine sahip çıkmalı!

Sorumuzu İlk olarak gazeteci yazar Ali Bulaç’a yöneltiyoruz;

Birleşmiş Milletler’in Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlanan raporunda İran’ın, nükleer silah geliştirmeyle ilgili denemeler yapmakta olduğu iddia ediliyor. 2003’te Irak’a da bu bahaneyle saldırı başlatılmıştı. Amerika’nın binlerce, israil’in ise yüzlerce nükleer başlığa sahip olduğu halde sorgulanmamasına karşılık siz İran’a karşı bu yanlı kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İran’ın nükleer silah ürettiği kanaatinde değilim. Fakat nükleer enerji ihtiyacını karşılamak üzere bir nükleer program yürütüyor. Yani bu ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak üzere, çünkü bütün dünyada olduğu gibi İran’da da petrol nihayet sınırlıdır. Çünkü gelecekte her ülkenin enerjiye ihtiyacı olacak. Dolayısıyla nükleer enerjiye dönüş var. Fakat israil bundan tedirgin oluyor. israil’in tedirginliğinin sebebi; bu program çerçevesinde İran nükleer silah yaparsa, bu bölgede israil’in tekelini kırmış anlamına gelecek. Çünkü israil, elinde nükleer silah varsa ve kullanma tehdidinde bulunuyorsa o zaman İran’ın da elinde nükleer silah olur o da kullanabilir. Bu da israil’in bölgedeki gücünü azaltır. Fakat şu ana kadar objektif kaynaklar İran’ın nükleer bir silah yaptığını iddia etmiyor. Dolayısıyla silahtan değil bir nükleer programdan dolayı İran’a bir saldırı düzenlemek kesinlikle hukuk dışı bir şeydir, birincisi bu.

NÜKLEER SİLAHA SAHİP ABD VE İSRAİL İRAN’IN VURULMASINI İSTİYOR

İkincisi; eğer nükleer silahların kullanımı yasaklanacaksa, bu; Amerika başta olmak üzere bütün ülkelerin nükleer silahları imha etmesi gerekir. Ve en başta israil’in elinde 200 civarında atom bombası ve nükleer silah olduğu neredeyse kanıtlanmış durumda. Şimdi burada bir yandan israil’e göz yumarken ki israil tesislerini denetime dahi açmıyor ama İran’ın vurulmasını istiyor. Burada da bir çifte standart var, bu da hukuk dışı bir taleptir.

TÜRKİYE İSRAİL VE ABD’NİN YANINDA YER ALMIŞ OLACAK

Üçüncüsü; tabi burada Türkiye’nin konumu çok önemli, yani füze kalkanı sistemi Malatya’ya yerleştirildi. Eğer israil bir emrivaki yapıp da İran’ı vuracak olursa tabi ki İran da kendini savunmak için saldırıda bulunacak. Ve maalesef Malatya’daki füze kalkanı savunma sistemi bunu Amerika ve NATO’ya haber verip Romanya’dan ateşlenecek füzelerle İran vurulacak. Burada Türkiye ister istemez İsrail ve Amerika’nın yanında yer almış olacak. Bu da bizi Müslüman İran halkıyla karşı karşıya getirecek. Biz 1639’dan bu yana İran’la ciddi bir problem yaşamamışız. Kasrı Şirin anlaşmasından beri İran’la istikrarlı bir sınıra, komşuluk ve kardeşlik ilişkisine sahibiz. Böyle bir olay vuku bulursa aramızda yüzyıllar sürecek bir husumet ortaya çıkar. Bunu da hiç kimse kabul etmez.

BATI, KRİZİ SAVAŞLARLA AŞMAK İSTİYOR

Batının ekonomik krizine rağmen İran’a karşı bir saldırıyı gerçekçi buluyor musunuz?

Evet bence de Batı, içine girdiği bu ekonomik krizi tıpkı birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi savaşlar çıkartıp aşmak istiyor. Ve burada da İslam dünyasının enerji kaynakları ve zenginliklerine el koymak istiyor. Bu şekilde aşmaya çalışıyor. Dolayısıyla Irak’ta olduğu gibi herhangi bir nükleer silah olmadığı halde yalan belgeler üretildi. ABD Dışişleri bakanlığı yapmış Colin Paul özür de diledi, yanıldığını ifade etti. Benzer bir şey İran’da da olur. Libya’yı işgal ettiler, Kaddafi’yi devirdiler. Kimse Kaddafi’nin iyi bir yönetici olduğunu söylemiyor. Fakat petrolün yüzde otuz beşini Fransızlar aldı. Diğerini Amerikalılar ve İngilizler alacak. Ve Libyalılar petrol zenginliği üzerinde yaşıyor olmalarına rağmen yoksulluk içinde yaşayacaklar. Aynı şeyi Suriye için de yapmak istiyorlar.

YARIN SURİYE VE İRAN, ERTESİNDE İSE TÜRKİYE’Yİ İŞGAL EDERLER

Körfez ülkelerine zamanla yapacaklar. Burada tüm bunlara engel olabilecek üç tane büyük ülke var bu bölgede. Bunlar da Türkiye İran ve Mısır’dır. Bunları da birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Yani İslam dünyası eğer kendine sahip çıkmak istiyorsa bu üç ülkenin yani İran, Türkiye ve Mısır’ın işbirliği yapması lazım, ortak hareket etmesi lazım. Aksi halde yarın Suriye ve İran’ı işgal ederler, ertesinde ise Türkiye’yi işgal ederler. Yani Türkiye’nin de sırada olduğunu unutmamak lazım.”

NÜKLEER Silah sahibi israil değil, enerji üreten İran tehdit görülüyor

Birleşmiş Milletler’in Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlanan raporunda İran’ın, nükleer silah geliştirmeyle ilgili denemeler yapmakta olduğu iddiasını Selçuk Üniversitesi Uluslar Arası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün’e de yönelttik. Akgün, Amerika’nın binlerce, israil’in ise yüzlerce nükleer başlığa sahip olduğu halde sorgulanmamasına karşılık barışçıl nükleer enerji ürettiğini belirten İran’a karşı UEAK’ın bu yanlı kararını gazetemize değerlendirdi.

 “Uluslar arası ilişkilerde tutarlılık ve ahlak maalesef pek işlemiyor. Burada özellikle büyük ülkelerin küçük ülkelerin bu tür nükleer faaliyetlerini nasıl gördükleri o ülkelerle aralarındaki ilişkilere bağlı olarak tanımlıyorlar. Dolayısıyla israil tehdit olarak görülmezken İran ideolojik ve diğer nedenlerden dolayı Amerika ve Amerikan yönetimindeki Uluslar Arası Atom Enerjisi Kurumu tarafından bir tehdit olarak algılanıyor ve belirttiğiniz gibi daha önce Irak’ta da kitle imha silahları olduğu ve bölge için tehdit oluşturduğu gerekçesiyle 2003’te Irak işgali gerçekleştirildi. Fakat bugünkü dünyada Batı’nın güç kaybettiği, ABD’nin eskisi kadar oyun kuruculuk rolünü oynayamadığı, Rusya ve Çin gibi küresel aktörlerin büyük oyuncu olarak ortaya çıktığı bir dönemde doğrusu hangi gerekçe ile olursa olsun Batı’nın özellikle ABD’nin Irak benzeri bir işgal hareketine, İran’a karşı girişebileceğini düşünmüyorum. Bu son derece riskli ve son derece de Batı sistemini de tehdit edecek bir hale dönüşebilir.

NE GÜÇ KONJONKTÜRÜ NE DE DÜNYA DENGESİ BUNA MÜSAİT DEĞİL

Ama bunu neyin habercisi olarak görüyoruz derseniz, özellikle önümüzdeki dönemde İran rejimini Batı’yla pazarlık yapmaya zorlayacak bir gerekçe olarak kullanılacaktır. israil ve ABD’nin bazı kesimleri ise bunu Irak benzeri bir işgalin gerekçesi olarak kullanmak isteyeceklerdir. Hatta buna benzer çatlak sesler duyacaksınız.

İkincisi bunun ben biraz da Amerika’daki gelişmelerle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz Obama dönemi Rusya, İran gibi Batı’nın bölgesel ve küresel anlamdaki rakipleri olarak görülen ülkelerle ilişkilerini yeniden kurma ve gözden geçirilmesi politikası gelişecektir. Özellikle ABD iç piyasasında Obama’nın kan kaybettiği bir dönemde neoconlar en çok Obama’yı güvenlik konusunda yumuşak olmak, İran gibi radikal ülkelere karşı yumuşak davranmakla suçluyorlar. Seçim sathı mahalline girilen Amerika’da böyle bir karar daha çok Obama’nın elini güçlendirir. Sonuç olarak anlık bir müdahaleye gerekçe olarak kullanabileceğini düşünmüyorum. Ne güç konjonktürü ne de dünya dengesi buna müsait değil.”

İran ne Irak’tır, ne Afganistan!

Konuştuğumuz bir diğer isim ise Tahran Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Asgar Ferdi’ydi. Türkiye kamuoyunun da yakından tanıdığı Prof. Ferdi, Amerika ve Batı’nın güdümünde hareket eden Uluslar Arası Atom Enerji Kurumu’nun İran ile ilgili iddialarında ikiyüzlü hareket ettiğini belirterek İran’ın ne Irak, ne Afganistan, ne de Kosova olduğunu söyleyerek gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Asgar Ferdi şöyle konuştu;

“Görüyorsunuz ki Amerika teklemiş, dünyada gitgide rezil oluyor. Bütün yaptığı hareket ve adımlarla kendi rezaletini artırıyor. Amerika, geçtiğimiz iki hafta önce Suudi Arabistan’ın Amerika’daki büyükelçisine İranlıların suikast düzenleyeceğine dair haberler öne sürdü. Ama aradan geçen zamana rağmen herhangi bir belge kamuoyuna sunulmuş değil. Bu ikili bir oyundu. Hem İran’ı bölge ülkeleriyle çatıştırmaya sürüklemek istiyor. Hem de İran’ı, Suriye’yi desteklediği bir dönemde tecrit etmek ve İran’ın yüzünü kötü göstermek istiyor. Tabi bunun karşılığında İran, kendisine yapılan komploları içeren 100 belgeyi Amerika’ya gönderdi, ancak Amerika şu ana kadar herhangi bir açıklama yapmadı bu belgelerle ilgili. Öne sürülen bu bahaneler Amerika’nın içine düştüğü acizliği ortaya koyuyor.

İSRAİL’İ DENETLEMEYEN UEAK ABD’NİN UŞAKLIĞINI YAPIYOR

Amerika’nın UEAK’a sunduğu bahane iddialara göre İran nükleer silah hazırlıyor. Nükleer bomba patlatarak denemelerde bulunuyor. Ve bunu ‘uydudan görmüş resmetmişiz’ diyor. Tabi ki İran bunu reddetti. İran şu ana kadar atom ajansına karşı tamamıyla şeffaf hareket etti. Atom Ajansı özgür hareket ettiği sürece İran onunla işbirliğini ilan etmiş ama ajans Amerika’nın uşaklığına devam ettiği sürece ajansın İran’ın iç problemleri ve meselelerine müdahale etmesine izin verilmeyecektir. Diğer taraftan yanı başımızda bulunan israil’in yüzlerce nükleer bombaya sahip olmasına karşılık ve hâlâ üretime devam ederken Atom Enerji Kurumunun bunu sorgulamaması işin ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor. Komşumuz Ermenistan, nükleer enerji çalışmalarını sürdürürken, Pakistan, nükleer bombalara sahip iken atom enerji kurumu ve Amerika ile Batı, kafayı takmış İran’ın barışçıl nükleer enerji üretimine…

SALDIRIRLARSA İSRAİL’İ YOK EDERİZ!  

İran’a karşı bir saldırıyı ciddi buluyor musunuz?

Hayır, imkânsızdır. Çünkü Amerika da biliyor İran ne Irak’tır, ne Afganistan’dır, ne de Kosova’dır. Amerika buraya gelirse İran, Amerika’nın mezarlığına çevrilir. siyonist Netanyahu da meydan okumuş demiş ki; her saat israil’in İran’a saldırı dönemi yaklaşıyor. Madem öyle bunlar başlasınlar saldırıya ve elimize bir koz versinler, ondan sonra dünyayı israil ve Amerika’nın şerrinden bir defada kurtaralım inşallah…”

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir