Keşke bu çalıştay daha önceden yapılsaydı
Erzurum Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa Ağırman, `Kürdistan ve Kürt meseledine çözüm Çalıştay`ı ilgili görüşlerini açıklarken, çözüm sürecinde sadece bir kesimin muhatap alınmasının yadırganması gerektiğini ifade etti.
Erzurum Atatürk Üniversitesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ağırman 7-8 Mart Tarihinde Diyarbakır`da gerçekleştirilecek "Kürdistan ve Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı" ile ilgili İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Ağırman, çözüm sürecinde sadece bir kesimin muhatap alınmasının yadırganması gerektiği bir durum olduğunu, konuya muhatap bütün kesimlerin görüşlerinin alınması gerektiğine vurgu yaptı.
Örgütün fikirlerini silah zoru ile kabul ettirmeye çalıştığının altını çizen Prof. Dr. Ağırman, silah bırakma çağrısının olumlu olduğunu, yalnız bu konuda endişelerinin olduğu değerlendirmesinde bulundu.
İLKHA`ya verdiği ropörtajda, sadece bölgede değil tüm dünyada yapılacak çözümlerin İslam`dan bağımsız yapılmaya çalışılmasının başarısızlıklara yol açacağını hatırlatmasında bulunan Prof. Dr. Ağırman, Çözüm Sürecinde İslam`dan ayrı yapılacak çalışmaların hedefine ulaşamayacağına dikkat çekti.
İşte Prof. Dr. Mustafa Ağırman ile yapılan röportajın tamamı.
Öncelikle İslami kesimlerin bir araya geleceği 7-8 Mart tarihlerinde Diyarbakır`da yapılacak olan Kürt Meselesine İslami Çözüm konferansını nasıl görüyorsunuz?
Keşke çalıştay daha önceden yapılsaydı. İşler bu mecraya dökülmeden, bu kadar insanımızı kaybetmeden önce bu çalışma yapılsaydı. Sorunun asıl kaynağı tespit edilmeliydi. İnsanlar neden İslam`dan Şeriatta muhalif yol alıp oralarda yer alıyorlar. Bu sebepleri çok baştan beri irdelemek lazım idi. Ama çalıştayın toplanması güzel, iyi bir iş yapılıyor. Bu konuda söz sahibi olanların, muhatapların çözüm için yol aramaları elbette güzel bir şeydir. Bende katılacaktım ama programlarım el vermediği için katılamadım. Ama ben bu toplantıya önce katılan arkadaşlara, bölgeye, ümmeti Muhammed`e İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesi konusunda dua ediyorum. Ve inşallah hayırlar getireceğini de umuyorum.
7-8 Mart tarihlerinde Diyarbakır`da yapılacak olan Kürt Meselesine İslami Çözüm konferansında gündeme getirilen ve belki de bu güne kadar göz ardı edilmiş olmasının sorunu daha da derinleştirdiği İslami Çözüm talebini nasıl okumalıyız?
Tabi Çözüm Sürecini başlatanlar ne maksatla başlatmışlar bilemiyoruz. İyi niyetle başlatmışlardır inşallah. Ama ben şuna inanıyorum. Bölgedeki sıkıntıları değil sadece Dünya`daki sıkıntıları biz İslam ile çözebiliriz. Ben bunun büyük harflerle yazılmasından yanayım. Bölgemizde ve Dünyada yaşanan sıkıntılar dışımızdakilerin müdahalesi ile olduğu kesindir. Bizler kendi işlerimizle meşgul iken İslam düşmanları, gelip mikropları beldelerimize bırakıp kaçıyorlar. Bizlerin bu mikroplardan kurtuluşumuz için onlara engel olmamız ve bulunduğumuz yerlerde insanlarımıza bunları anlatmamız gerekiyor. Çözüm İslam dadır. İnşallah İslami Çözümde tutar ve hayırlara vesile olur. Diyarbakır`daki toplantıda sorun iyi ele alınıp dillendirilmesi gerekiyor. Bu görev güzel yerine getirilirse yaşlısı, genci görür ki bizim Dünya ve ahret saadetimizin İslam`da olduğu görülür. Çünkü Dünya ve ahiret saadeti vadeden tek sistemdir. Çözüm İslam ladır derken bunu vurgulamamız gerekiyor ve bundan dolayı bu durumu dillendiriyoruz.
Devlet PKK arasında yürütülen Çözüm Süreci`nde KÜRT MESELESİ`nin PKK`nin silahı bırakmasına indirgenmesi ile temsiliyetinde PKK`nin şahsına münhasır kılınmasını doğru buluyor musunuz? bu yöndeki itirazları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda sadece belli bir örgütün muhatap alınmasını yadırgıyorum. Çünkü bahse konu bölgede milyonlarca insan var. Örgüt baskı kurarak kendini orada kendini kabullendirmiş. Gerçekten ilgililerin sadece o kesimi dikkate alıp diğer kesimleri muhatap almaması yadırganacak bir durumdur. Bölge ile alakalı bir problem varsa ve siz bu problemi çözecekseniz. O bölgede var olan bütün kesimleri muhatap alınması gerekir. Denilebilir ki ‘Onlarda silah var o yüzden sadece o kesimi muhatap aldık` demek ki elinde silah olmayan kesimleri muhatap almak lazım gelir. Bu insanlar ellerine silah almadılarsa, demek bunlar hiçbir zaman için problem olmayacaklar. Örgüte silah bırakma çağrısı yapıldı. Siz silahı bıraktırırsanız acaba başka bir problemle karşınıza çıkarlar mı çıkmazlar mı ben bundan endişe ediyorum. Öyle ise bölgenin asıl sahipleri ile oturup konuşmanın daha akıllıca olacağını söylemek istiyorum.
Çözüm Süreci‘nin bundan sonraki yol haritasının girmesi gereken güzergâh ne olmalıdır?
İnsanların fikir ve görüşleri ayrı olabilir. Fikrinizi silah yolu ile insanlara kabul ettirmek yanlıştır. Silah bir bakıma fikrin bittiği yerde konuşuyor demektir. Silahlar bıraktırılacaksa, iki tarafta buna karar verdiyse ben bunu güzel bir gelişme olarak kabul ederim. Çünkü silahsızlık insanların biraz olsun güzel bir ortamda yaşamalarını sağlar. Ama bugün bırakılır yarın alacaksın dersen yanlıştır. Öyle bir karar vermek gerekir ki bölgedeki insanlar ama herkes , dünya, siyasi, dini görüşlerini rahatlıkla ifade etsinler. Bir bilerine düşman olup kırmasınlar. Bir birlerine ‘Biz varsak siz yoksunuz` dememek noktasına getirmeden herkese hak vererek ortam oluşturmak gerek. Dinim bunu istiyor. Dinim Sulh ortamı istiyor. Sulh ortamında herkes fikrini rahatlıkla ifade edince makbul olan alınır. Siz silah ve baskı ile fikirlerinizi kabul ettirmeye çalışırsanız aslında bu kabul ettirmeye çalışanlar içinde bir problemdir. Birisi gelir o baskıyı kaldırır benim tarafım dediğin insanlar birden bire senin tarafından kayar giderler. O yüzden yetkililer, içinde bulunduğumuz Ülkenin her tarafından huzuru sükunu sağlasınlar. Kavgadan yana olanları engellesinler. Silah kullananlara mani olsunlar. İnsanların bir birine düşmesini engellesinler. Suç cezasız kalmasın. Suç cezasız kalırsa, insanları suç işlemeye teşvik edersiniz.
Ben yinede çalıştay kararının hayırlı olacağını umuyorum. Ülkeye de hayır getireceği kanaatindeyim. Bu faaliyetlerden becerebilirsek biz Müslümanların daha karlı çıkacağı inancındayım. Çünkü sulh ve barış ortamları bizim önümüzün açıldığı ortamlardır.
Hocam son olarak neler söylemek istersiniz?
Son olarak bölgedeki insanların geçmişlerine bakmalarını tavsiye ederim ‘Benim dedem nasıl giyiniyordu, babaannemin kılık kıyafeti nasıl idi. Bizim sülalede kaç tane alim var, kaç tane veli zat var. Ben nasıl bir aile ve toplumdan geliyorum` sorusunu sormalarını tavsiye ediyorum. (Ömer Adıgüzel - İLKHA)