• DOLAR 32.601
  • EURO 34.831
  • ALTIN 2496.078
  • ...
Dekan Prof.Dr.Haçkalı: İslam dışı çözümler kısa vadeli süreçlerdir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Giresun Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı 7-8 Mart tarihinde yapılacak olan "Kürdistan ve Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı" ile ilgili görüşlerini
İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) açıklarken, yapılan bu girişimi olumlu bularak, çözümün asıl muhataplarının Müslüman toplum olduğunu belirtti.

PKK`nin Marksist ve Lenist bir yapı olduğu için İslami ve insani taleplerden uzak olduğunu belirten  Prof. Dr.Haçkalı, sol bir örgütün Müslüman Kürt Halkının örf ve adetlerinden de uzak olduğunu, PKK`nin Kürtleri temsil ettiğini söylemenin tutarsız ve çelişkili bir durum olduğunu hatırlattı.

İşte Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı ile yapılan  röportaj:

Öncelikle İslami kesimlerin bir araya geleceği 7-8 Mart tarihlerinde Diyarbakır`da yapılacak olan Kürt Meselesine İslami Çözüm Konferansını nasıl görüyorsunuz ?

Haçkalı: “Olayın Kürt meselesi olarak isimlendirilmesi Türkiye`de uzun zamandır bu problemi ortaya çıkaran yaklaşımdan daha çok Kürtlerin etkilenmesi sebebiyledir. Dolaysıyla sadece Kürt meselesi olarak değil de Ülkenin genel bir meselesi, probleminin çözümü yolunda adım atmak gerekir. Bir kere olayı geniş ve kapsamlı olarak düşünmek gerekir. İkincisi kalıcı kapsayıcı olumlu çözümler ancak İslami zeminde ortaya çıkabilir. Her iki toplumunda yüzlerce yıl bir arada yaşadığını düşünürsek tekrar aynı şekilde bir arda yaşmasının zemini kuşkusuz İslam`dır. Dolaysıyla İslam dışı çözümler yada İslam`ı ve her iki toplumun Müslüman olma özelliğini dikkate almayan çözümler kısa vadeli çözümler olsa dahi uzun vadeli bir süreçte toplumları birbirine kaynaştıramaz.”

7-8 Mart tarihlerinde Diyarbakır`da yapılacak olan Kürt meselesine İslami Çözüm Konferansında gündeme getirilen ve bugüne kadar göz ardı edilmiş olmasının sorunu daha da derinleştirdiği İslami çözüm talebini nasıl okumalıyız ?

Haçkalı:”Bunu bir kere doğru bir talep ve çözümün zemini olabilecek bir talep olarak algılamak gerekir. Çünkü her iki toplumun tarihi de tarihi zemini de örf, adet ve gelenekleri de İslam içerisinde ortaya çıkmış, İslam ile yoğrulmuş, İslam ile şekillenmiş örf ve adetlerdir. Ve İslam`ın bütün insanları eşit sayan doğuştan eşit sayan bütün insan haklarının birileri tarafından değil Allah tarafından verilmiş olduğunu kabul eden bakış açısı herhalde çözüm için  en güzel, en temel ve en rahat ilerleyebileceğimiz çok geniş imkanlar bize sunan  bakış açısıdır. Dolaysıyla meselenin hakikaten sizin de dediğiniz gibi göz ardı edilmiş bu zeminde yürütülmesi gerekir. Bu bir zorunluluktur.”

Devlet-PKK arasında yürütülen Çözüm Sürecinde Kürt meselesinin PKK`nin silah bırakmasına indirgenmesi ile temsili yetinde PKK`nin şahsına münhasır kılınmasını  doğru buluyor musunuz ? Bu yöndeki itirazları nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Haçkalı:”Kuşkusuz önce silah bırakmaktan bahsedelim. Silah bırakmak zaten esastır. Onu tartışmamak gerekir. Fakat burada çözüm için silah çok dar bir mesele ve olayın dar bir yönüdür. Silahla çözüm her iki taraf için de söz  konusu değildir. Silahı devre dışı bırakıp onu tartışmamak gerekir şimdi. Burada çözümün aslında her iki halkın iradesine dayandığını görmek güzel bir şey. Aslında iki halk diye ayırmak doğru değil maalesef, sadece anlaşılması için diyoruz. Bu iradeyi günümüzde Devletin de dikkate aldığını görüyoruz , Devlet yönetimi, PKK yada herhangi başka bir örgüt ne düşünürse düşünsün kendi halkının ve haklarının iradesi doğrultusunda davranıyor. Son yıllarda, Çözüm Süreci dediğimiz süreçte zaten bunun için. Yani halkların iradesine dayanaraktan siyasi iktidarın geliştirdiği bir süreçtir. Dolaysıyla bu sürecin PKK ile, PKK`nın silah bırakmasıyla, PKK`nin dayatmasıyla ve PKK`nin şu yada bu demesiyle bir alakası yoktur. Aslında sadece ortada silahlı ve her iki taraf içinde problem oluşturacak bir güç vardır. Bu gücün tasfiyesi gerekiyor, bu gücün tasfiyesi çözüm sürecinin genel çerçevesinde zaten uzun vadede olacaktır.

Şunu da ilave etmek lazım PKK Marksist, Leninist  zeminde kurulmuş bir örgüttür. İslami ve insani temel haklardan çok uzak bir noktadadır. Marksist, Leninist olması şu demek; Kürt halkının gelenekleriyle, inançlarıyla, örf ve adetleriyle bağdaşmayan, Kürt halkını dönüştüren ve kendinden uzaklaştıran başka bir halk haline getiren bir felsefe demektir. Dolaysıyla PKK`nin Kürt halkını temsil ettiğini söylemek kendi içinde tutarsız ve çelişkili bir şeydir. Bildiğimiz gibi Kürt halkı dindar, muhafazakar, Müslüman ve geleneklerine bağlı bir halktır. Dolaysıyla Marksist bir örgütün burada bulunması uzun vadede söz konusu değildir. Kısa vadede belki halkın hak arayışından dolayı sempati kazanmış gibi görünebilir ama uzun vadede halkın gönlünde kendine yer bulamayacaktır. PKK`nin dolaysıyla Kürt halkının temsilcisi olarak görülmesi doğru değildir yani yegâne temsilcisi olamaz. Kürt halkının önemli bir kısmı PKK`nın siyasi veya başka türlü olarak yanında değil.”

Kürdistan'daki yapıların görmezlikten gelinerek şu anki çözüm sürecinin sadece PKK üzerinden değerlendirilmesini nasıl okumalıyız?

Haçkalı:”Şimdi kurumsal olarak Meclisteki  siyasal partiler aracılığıyla çözüm aranması doğaldır ve bu kurumsal olarak böyledir. Yani Mecliste kurumsal olarak  AKP içinde de HDP içinde de diğer partiler içinde de Kürt kökenli milletvekilleri bulunmaktadır. Burada bütün milletvekillerinin tamamı Kürt halkının temsilcisidir. Sadece HDP değil yada PKK ile bağlantısı olduğu düşünülen parti değil. Bu olayın siyasal ve hukuki olarak yürütülme zemini budur. Doğal olarak bu da meclistir ama bir de sosyal ve kültürel olarak olayın çözüm zeminini aramak gerekir ve bir de STK`lar açısından olaya bakmak lazım. Olayın önemli bir tarafı da STK`lardır. Tabi ki Kürt halkının pek çok STK`sı bulunmaktadır. STK`ların tamamıyla dirsek temasında bulunulması, çözüm sürecine bunların katılması, katılımının sağlanması, bunlara söz hakkı verilmesi ve olayın toplumsal zeminde gerçeklik kazanması için önemlidir. Sadece siyasal ve hukuki zeminde yürütülen görüşmeler yeterli olmaz. Toplumsal, kültürel, sosyolojik zeminde de önem bulması bu bölgedeki STK`ların da muhatap alınması demektir. Bu STK`lar ile görüşme yoluyla halkın muhatap alınması anlamına gelmektedir. Bu durumda da PKK`nin Kürt halkının yegane temsilcisi olmadığı bir kez daha görülecektir. Zannediyorum STK`ların ve halkın dikkate alınması ayağı, akil insanlar vb. çalışmalar ile sürdürülüyor. Olayın çok da içinde olamamakla beraber dışarıdan gözlemlediğimiz bu yöndedir. Bunların desteklenmesi, artırılması ve PKK`nin, PKK ile bağlantılı unsurların Kürt halkı adına temsiliyetinin azaltılıp gerçek seviyesine çekilmelidir. Var olan şeyin azaltılması değil gerçek duruma indirilmesidir. Bu da yüzdelik olarak çok küçük bir sayıya tekâmül eder.”      (Hakkı Yavuz - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir