28 ŞUBAT DEVAM EDİYOR
28 Şubat 1997`nin üzerinden tam 18 yıl geçti.
Tarihe post-modern darbe olarak geçen ve yüzbinlerce kişinin mağduriyetine neden olan bir süreç yaşandı.
Memur ve işçi sendikaları, esnaf odaları, patronlar kulübü ve medyayı yedeklerine alan askerler, siyaseti dizayn edip iş yaptırabilecekleri yeni bir hükümeti getirdi.
Dindar insanlar devlet kurumlarından tasfiye edildi.
Üniversiteler, ideolojik kadrolaşmalarla bilim üretmekten tümüyle uzaklaştı.
Yargı, önce bombalarla hizaya getirildi, ardından da askerler tarafından verilen brifinglere göre kararlar vermeye başladı.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden diyanete kadar her şeye el atan bir askeri bürokrasi vardı memlekette. Gazete manşetleri bile Genelkurmay karargâhında belirleniyordu.
Genelkurmay başkanı irtica ile mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini söylüyor ve 28 Şubat`ın gerekirse 1000 yıl süreceğini haykırıyordu.
Hiçbir değere bağlı olmayan hortumculara, Atatürkçülük maskesi altında talan için gün doğmuştu. Deniz gibi gördükleri ve hiç bitmeyeceğini sandıkları devlet malına dadandılar.
Ama kısa sürede deniz bitmiş, büyük bir ekonomik kriz baş göstermişti.
Devlet memur maaşlarını bile ödeyemiyordu.
Dışardan ithal edilen bir ekonomiste kurtarıcı gözüyle bakılmış, neredeyse her şey ona emanet edilmişti.
İşte 2002 seçimlerine bu havada girildi ve iktidar ortağı üç parti de barajın altında kaldı.
Ak Parti hükümeti ile 13 yıl geçti.
Darbelerle hesaplaşmadan, demokratikleşmeden, askeri vesayetin bitirilmesinden söz edildi/ediliyor. Mağduriyetlerin ortadan kaldırılmasına yönelik kimi düzenlemeler de yapıldı, ama…
Ama 28 Şubat devam ediyor.
Askeri vesayetin gölgesinde verilmiş olan yargı kararlarının sebep olduğu mağduriyetler devam ediyor.
O dönemde verilmiş kararlar tümüyle yok hükmünde sayılmadığı ve mağduriyetler giderilmediği sürece 28 Şubat devam edecektir.