İşte Lale Kemal`in o yazısı:

HDP`nin, haziran seçimlerinde yüzde 10`luk seçim barajını geçemeyip Parlamento dışında kalması halinde Kürt sorununda kriz çıkması ihtimali Ankara`da çok konuşulan bir senaryo.

Ankara kulislerine yansıyan senaryolardan bir diğerine göre, hükümet, başkanlık sisteminin önünü açacak anayasal değişiklik için gerekli oy çokluğunu, haziran seçimlerinde Hüda Par ile yapacağı ittifak sonucu yakalayabilir.

Son yapılan anketler, AKP`nin, yüzde 48 ile yüzde 40 ve biraz üzeri oranında oy alacağına dair arada önemli oran farkının bulunduğu bir durumu yansıtıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün TRTHaber`de gazetecilerin sorularını yanıtlarken, başkanlık sistemini öngörecek anayasa değişikliği için gerekli 367 oyun sağlanması, bu sağlanamazsa 330 oyun yakalanması ve referanduma gidilmesi olan kuralı hatırlatıyordu.

HDP`nin bu kez seçimlere bağımsızlar yerine parti olarak girmekte ısrar etmesi halinde yüzde 10`luk barajı geçip geçmeyeceği, geçemezse bu durumun Meclis aritmetiğini ve zaten kırılgan olan Kürt sorununa çözüm sürecini nasıl etkileyeceği, cevabı aranan kritik sorulardan. Anket şirketlerinin çoğunluğu, bugün seçim olsa HDP`nin yüzde 10 seçim barajını aşamayacağında birleşiyorlar.

HDP`nin baraj altında kalması, Kürt seçmenlerin çoğunlukta olduğu Doğu ve Güneydoğu illerinde birinci parti konumunda olan AKP`nin milletvekili sayısını artırabileceği ve HDP`siz de başkanlık sistemine geçiş için gerekli oy çokluğunu sağlayabileceği anlamına geliyor.

Diğer yandan, Ankara kulislerinde, AKP ve HDP`nin aslında gizli bir ittifak yaptıkları ve bu Kürt partisi, barajı aşsa da aşmasa başkanlık sistemi üzerinden eyalet sistemini dayatacağı senaryoları da çokça konuşuluyor.

Ne var ki, HDP`nin riskli baraj kumarı hesabı varsa eğer Hüda Par, bu oyunu bozacak bir aktör olarak ortaya çıkıyor. HDP`nin baraj altında kalmasında Hüda Par`ın olası etkisi gözardı edilmiyor.

AKP`nin, HDP yerine Hüda Par ile ittifak içine girmekte olduğu ve bu partinin mütedeyyin Kürt kesimleri üzerinden artıracağı oylarla başkanlık sistemi için Anayasa`yı değiştirecek çoğunluğu ele geçirme hesapları yaptığı konuşuluyor. Bu senaryo, Türkiye`yi yakından izleyen Batı başkentlerinde de bir hayli alıcı bulmuş.

Batılı pek çok ülke, iktidarın Kürt sorununa çözüm sürecinde oyalama taktiği izlediğini ve “hükümetin çözüm sürecinin arkasındaki mantığının, Kürtleri böl, yönet olduğunu” düşünüyor.

Batı`daki bu kanaate göre, AKP şöyle bir matematik hesabı yapıyor;

“Başkanlık sistemini garantileyecek oyu almak için neden HDP ile pazarlık yapayım? Zaten geleneksel olarak muhafazakâr Kürtler benim kapsama alanıma girdiğine göre bu dünya görüşünü benimseyen Hüda Par ile ittifak kurar, gerekli oy çokluğunu garanti ederim. HDP`nin Parlamento dışı kalması işime gelir.”

Yukarıda değindiğim senaryonun akla yatkın olduğu kimi gelişmelerden de kendini gösteriyor. Örneğin, Başbakan Yardımcısı Arınç`ın, geçen yıl aralık ayında Diyarbakır`da Hüda Par genel merkezini ziyaretinde sarf ettiği şu sözler sanki iktidarın bu partiyle ittifak arayışının ipuçlarını verir gibiydi:

“Dindar Kürtlerin siyaset yaptığı veya yapmak istediği Hüda Par`ın programı fevkalade önemli. Bu partinin, hem Türkiye`nin sorunları konusunda hem çözüm meselesinde söyleyecek pek çok sözü bulunuyor.”

Çok iddialı bir varsayım ama Arınç, bu sözleriyle çözüm sürecinin Hüda Par ile götürülebileceğini de ima ediyor olabilir.

Nihayetinde, Hüda Par ile AKP ittifakı ve HDP`nin Parlamento dışı kalması senaryoları, seçimler sonrası bir kriz çıkması ya da çatışma senaryolarını güçlendiriyor. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi kimsenin işine gelmemeli.