• DOLAR 34.446
  • EURO 36.302
  • ALTIN 2837.002
  • ...
'Hizbullah'ın İsrail'e cevap vermesi uzak bir ihtimal değildir'
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Lübnan Direniş Hareketi Hizbullah Sekreteri Hasan Nasrullah el Meyadin Televizyonuna verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulunarak, direnişin, İsrail’in karadan veya denizden yapacağı ihlallere cevap verme hakkının olduğunu ama uygun zaman ve mekânı ile cevap verilecek uygun yöntemi göz önünde bulundurduklarını vurguladı.

Hizbullah Sekreteri Nasrullah, Lübnan Direnişi'nin, Siyonist İsrail’in bazı ihlallerine sabredebileceğini ama bazı ihlallerini görmezden gelemeyeceğini ve buna uygun bir cevap vermeyi görev kabul ettiklerini belirtti.

"Şeba Çiftlikleri operasyonunu üstlendik"

Şeba Çiftlikleri operasyonunu yaptıklarını, sorumluluğunu da vakit geçirmeden üstlendiklerine dikkat çeken Nasrullah, "Bu, İsrail’e açık bir mesajdı. Onlar, bir çizgi var ve eğer o çizgiyi geçerlerse Direniş bunun cevabını verecektir, bunun sonuçlarını da önemsememekte ve bunun bedelini kabul etmeye de hazırdır şeklindeki bu mesajı aldılar." dedi.

"İsrail'in her türlü ihlaline cevap vermeyi hakkımız sayıyoruz"

İşgal devleti İsrail'in ihlallerine değinen Nasrullah, "Hizbullah’ın bir hava ya da deniz ihlaline karşı cevap vermesi uzak bir ihtimal değildir. Kimse bize siz şu tür ihlallere cevap vermeme konusunda taahhütte bulunmuştunuz diyemez. Biz cevap verip vermeme konusunda kendimizi bir taahhütle sınırlamıyoruz. İsrail’in her türlü ihlaline cevap vermeyi hakkımız sayıyor, bu cevabın zamanını, mekânını ve yöntemini kendimiz belirliyoruz." ifadelerine yer verdi.

" Direnişin tüm dikkati İsrail üzerinedir"

Hizbullah’ın diğer cephelerde yıprandığına dair söylentileri abartılı bulduğunu ifade eden Nasrullah, "Hizbullah’ın başka cephelerde meşgul olması, imkânlarına, güçlerine, komuta kadrosuna ve hazırlıklı oluşuna hiçbir zarar vermedi. Direniş’in tüm dikkati yine İsrail üzerindedir. Çünkü biz İsrail’le çatışmayı her an muhtemel görüyoruz. Hizbullah’ın İsrail karşısındaki hazırlığını kaybetmediğinin en önemli göstergesi, 2014’teki Şeba Çiftlikleri operasyonudur." şeklinde röportajına devam etti.

" İsrail Hizbullah’ın zayıfladığını düşünüyorsa, büyük bir aptallık ediyor"

Hizbullah'ın İsrail’e karşı ne zayıfladığını ne de yıprandığının altını çizen Nasrullah, "Tam tersine İsraillilerin kendileri bile itiraf ediyor ki Hizbullah başka cephelerde savaşlara girerek yeni tecrübeler ve yeni ufuklar kazandı. Örneğin geçmişte Hizbullah’ın en büyük operasyonları İsrail’in Güney Lübnan’daki bir, iki ya da üç askeri karakoluna saldırmaktı. Bizim koordineli olarak bir kente girme ve geniş bir coğrafi alanı kontrol altına alma tecrübelerimiz yoktu. Ama şimdi Direniş’in bu tecrübesi var.

İsrail Hizbullah’ın yorulduğunu, zayıfladığını veya yıprandığını ve savaş hazırlığını kaybettiğini düşünüyorsa sadece yanılmıyor, büyük bir aptallık da ediyor. Aksine Hizbullah, İsrail karşısında bugün her zamankinden çok daha fazla hazırlıklıdır. Biz her ihtimale hazırlıklı olmalıyız ve bir sonraki savaşta zafer için gerekli her şeyi temin etmeye hazırız.

"Yakalanan casus benim korumam olmadığı gibi sorumluda değil"

Casuslar konusuna da değinen Nasrullah Lübnan içinde ve dışında bu konunun çok abartıldığını belirterek, "Düşmanın ajanlarının Hizbullah’a sızması olmaması gereken bir durumdur; ama İsrail’le savaş hali çerçevesinde çok da şaşırtıcı değildir.

Sorumluluğu olan bir kişi belirlendi, önce Amerikalılar, daha sonra da İsrail bunu kullanmış, bu kesin. Lübnan içinde ve dışında bazıları bu konuyu çokça abarttı. Bazıları bu şahsın benim kişisel korumam olduğunu söyledi, hayır benim korumam değildi. Bazıları bu şahsın Hizbullah’ın füze birliğinin sorumlusu olduğu söyledi. Halbuki bu şahıs Hizbullah’ın füze birliklerinden birinin yanına bile yaklaşmamıştı. Kimileri bu şahsın İmad Muğniye ve Hasan Lakkis’in şehit edilmesiyle bağlantılı olduğunu söyledi. Bu şahsın Direniş’in askeri kurumlarıyla bir ilgisi yoktu.

O, ne bir birliğin sorumlusu ne de sorumlu yardımcısıydı. O, hassas güvenlik birimlerinden birinin içindeydi.

"İsrail'in Gazze’de herhangi bir kazanımı olmadı"

İsrail Gazze’de herhangi bir kazanımı olmadı, açık bir yenilgi aldı ve direniş kazandı. İsrail, son savaşta tüm askeri tecrübesini kullandı; ama zafer kazanamadı. Bu, İsrail’in yeni bir Lübnan savaşına hazırlıklı olmadığı anlamına gelir.

İsrail çılgındır, eğer Lübnan’a yönelik bir savaş kararı alırsa bundan dönemeyeceği için savaş ihtimalini reddetmiyorum." dedi.

"Hamas Direniş Eksenindedir"

Hamas'ın Direniş örgütlerinden biri olduğunun altını çizen Nasrullah, "Hamas, merkez biriminde ve liderler düzeyinde Direniş’le yani İran ve Hizbullah’la ilişkilerini eskiye döndürme kararı aldı. Elbette bu ilişkiler büyük ölçüde onarıldı.

Biz söylentilerin aksine ilişkileri onarmak için Hamas’a hiçbir şart koşmadık. Elbette biz Hamas’tan uzaklaşmadık... Hamas’ın İran’la ilişkilerini onarmak istemesi doğal ve mantıklıdır. Şu anlayışın başkalarında da oluşması gerekiyor: Biz tüm direniş gruplarıyla ilişkilerimizi güçlendirmeye çalışıyoruz. Biz, başta Hamas ve İslami Cihat olmak üzere Filistin’deki tüm direniş örgütleriyle stratejik ilişkiler geliştirmek istiyoruz." şeklinde devam etti.

"Şu an Suriye’ye hakim olabilecek bir güç yok"

Suriye konusuna da değinen Nasrullah, Suriye yönetimini devirme ve Suriye'yi kontrol etme meselesi bittiğini ifade ederek, " Sayın Erdoğan Şam'da namaz kalacağız diyordu. Sonra mütevazı davranıp Halep'te kalacağız dedi. Bunlar bitti geride kaldı.

Ben gerçeklikten bahsediyorum. Olumlu veya olumsuz yorum yapmıyorum. Gerçeklerden bahsediyorum. Şu an Suriye’de yönetimi devirebilecek ya da Suriye’ye hakim olabilecek bir güç yok. Şu an Suriye’nin büyük bir kısmı, ve büyük şehirleri Suriye yönetiminin kontrolü altındadır." ifadelerini kullandı.

" Türkiye’nin bilgisi olmadan Suriye’ye silah giremez"

Türkiye'nin, IŞİD ve Nusra ile ilişkilerini sürdürdüğüne de vurgu yapan Nasrullah, "Türkiye sınırlarını tamamen açtı. Türkiye’nin bilgisi olmadan Suriye’ye silah giremez. Türkiye sınırlarını kapatma kararı alırsa ne kimse girebilir ne de çıkabilir. Türkiye-Suriye sınırı Türk ordusunun ve istihbaratının denetimi altında.

Türkiye sınırından Suriye’ye hala silahlı gruplar giriyor. Türkiye topraklarında silahlı grupların hala eğitim kampları var.

Türkiye, Suriye konusunda zorlayıcı bir tutuma sahip, bunun sonuçları olacaktır.  Irak’ta yeni hükümetin kurulması ile Türkiye’nin Bağdat’a karşı tutumu değişebilir." şeklinde röportajını sürdürdü.

Amerika’nın istediği türden bir siyasi çözüm olursa ABD açısından Beşşar Esed’in gitmesi ya da kalmasının önemli olmadığı ifadelerine yer veren Nasrullah, "Amerika’nın geçen iki ay içerisinde oluşan yeni tutumu, bedelsiz değildi.

Muhaliflerin siyasi çözümle ve Beşşar Esed’in ortağı olmakla ilgili sorunu yok. Beşşar Esed’in gitmesinde ısrar edenler Türkiye ve Suudi Arabistan’dır.

Uluslar arası toplum sonunda Beşşar Esed’in olmadığı hiçbir siyasi çözüm olmaz noktasına varacak. Şu an Suriye’de çözüme dair bazı düşünceler oluşmaya başladı...." ifadelerini kullandı.

 İran; Filistin meselesini bir bölgesel mesele olarak kabul etmiyor"

İran'ın şu an en iyi pozisyonda bulunduğunu sözlerine ekleyen Nasrullah son olarak,  "Nükleer meselesi bağımsızlığını baskı altına almaya yönelik. İran’ın kararı bölgesel meseleleri değil, sadece nükleer meselesini müzakereye yönelik. İran; Lübnan, Irak veya Filistin meselesinin bir bölgesel mesele olarak söz konusu edilmesini kabul etmiyor. İran, bağımsızlığını korumak için tüm bu baskılara karşı duruyor. Petrol fiyatları meselesi İran’ı çökertmeden önce başkalarını çökertir. İran güçlü çıkacak, gelecek çok aydınlık. Ben mevcut moralden söz etmiyorum, ben İran’ı çok iyi tanıyorum." ifadelerini kaydetti. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir