• DOLAR 32.452
  • EURO 34.754
  • ALTIN 2437.68
  • ...
İslam Dünyası Eninde Sonunda Onurunu Kazanacaktır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Gazeteci Ali Bulaç, Batılı ülkeler ve NATO’nun sicilinin bozuk olduğunu belirterek İslam ülkelerinin birleşip İslam Barış Gücü oluşturulabileceğini ifade etti, aksi halde NATO’nun diğer İslam ülkelerini de hedef tahtasına oturtabileceğine dikkat çekti.

Fransa’nın öncülüğünde 19 Mart’ta başlayan ve NATO’ya devredilen Libya operasyonunda gelinen nokta ‘Havadan başlayan saldırılar kara harekatını beraberinde getirebilir’ yönündeki eleştirileri haklı çıkarabilecek gelişmelerle devam ediyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin “sivilleri koruma” kararını tersten okuyan ABD, İngiltere ve Fransa, Kaddafi’yi yaptıkları operasyonlarla devirememeleri halinde yeni bir senaryo için düğmeye basmaya hazırlanıyor.

Üç ülkenin liderleri, Libya’daki muhalifleri silahlandırmayı gözardı etmediklerini açıkladı. Ayrıca ABD Başkanı Barack Obama’nın Libya’da muhaliflere örtülü desteğe izin veren bir gizli kararı imzaladığı bildirildi. İtalya ve Norveç ise, “Silah göndermeyiz” derken, Rusya’dan da sert tepki geldi.

Diğer yandan koalisyon güçlerinin hava desteği ile Ecdebiye, Brega, Ras Lanuf ve Bin Cevat kentlerini ele geçiren Libyalı muhaliflerin ilerleyişi ise şimdilik durdu. Kaddafi’ye bağlı güçler, petrol kenti Ras Lanuf ve Brega’yı tekrar geri aldı. Öyle ki şehirler, Kaddafi güçleri ile muhalifler arasında sürekli el değiştiriyor.

Ellerindeki silahların çok yetersiz olduğunu söyleyen muhalifler, yoğun tank ve top ateşiyle karşı karşıya. Ellerinde daha çok hafif silahlar bulunan muhalifler Kaddafi’ye bağlı birliklerin ağır silahları karşısında çaresiz kalıyor. Roketatarlarla ağır top atışlarını püskürtmeye çalışan savaşçılar, uluslararası koalisyonun hava desteği olmaksızın ilerleyemiyor. En çok korkulan şey ise Kaddafi’nin Moritanya, Çad, Sudan, Kongo ve Somali gibi ülkelerden getirdiği paralı askerler. Bu askerlerin bazı bölgelerde büyük kıyımlar yaptığı ve kadın çocuk demeden pek çok insanı katlettiği belirtiliyor.

Geçtiğimiz günlerde İngiltere’nin başkenti Londra’da 40 ülke temsilcisinin katıldığı konferansta NATO’nun öncülüğünde Libya operasyonunun akıbeti ve Kaddafi sonrası dönem masaya yatırıldı. Konu ile ilgili görüştüğümüz gazeteci yazar Ali Bulaç Batılı ülkeler ve NATO’nun Irak ve Afganistan gibi ülkelerde yaptıkları katliamlarla sicillerinin bozuk olduğunu belirterek İslam ülkelerinin birleşip İslam Barış Gücü oluşturması gerektiğini ifade etti. Aksi halde NATO’nun yakın zamanda diğer İslam ülkelerine de yönelebileceğine dikkat çeken Bulaç, önemli açıklamalarda bulundu. İşte Ali Bulaç’ın sorularımıza verdiği cevaplar;

BATILI ÜLKELERİN  SİCİLİ BOZUK

Birincisi;  NATO’nun Afganistan’daki hezimeti, katliamları devam ederken, Libya’da ne işi var. İkincisi; işgalci Batılı devletlerin böylesine sabıkalı bir örgütün arkasına sığınarak Kaddafi sonrası hesaplar yapmasını ne derece doğru buluyorsunuz?

NATO’nun hiçbir şekilde bu işe müdahil olmaması lazımdı. İslam ülkeleri kendi aralarında bir İslam barış gücü oluşturup belki İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) bünyesinde bir barış gücü oluşturup Libya’ya müdahale etmeliydi. Önce Kaddafi ile konuşup ikna edilebilirdi. Mesela yönetimden çekilmesi, bir sene içerisinde çok farklı bir sisteme geçmesi, yerine oğlu Seyfülislam’ın getirilmesi gibi daha birçok seçenekler ortaya çıkabilirdi. İkincisi de, Batılı ülkelere şu denilebilirdi; Siz birçok açıdan sicili bozuk ülkelersiniz. Birincisi, girdiğiniz ülkeleri işgal ediyorsunuz. İnsanları katlediyorsunuz. Irak’ta, Afganistan’da yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. İkincisi de, o ülkelerin kaynaklarına el koyuyorsunuz. Üçüncüsü de, bu uluslar arası istikrarsızlığa yol açıyor. Yani doğu ile batı, İslam ile batı arasında derin bir husumete yol açıyor. Sizin aleyhinize bir karşıtlık ortaya çıkıyor dünyada. Siz bir kenarda durun, biz kendi sorunumuzu kendimiz halledebilir çözebiliriz. Bence bu etkili olabilirdi fakat bu iradeyi ortaya koyacak bir ülke çıkmadı maalesef.

TÜRKİYE, İSLAM BARIŞ GÜCÜNÜ KURMADA ÖNCÜ OLABİLİR

Yazılarınızda Libya sonrası sıranın Suriye, İran ve hatta Türkiye’ye geleceğini belirtiyorsunuz. Ayrıca Libya’ya İslam barış gücü diyorsunuz. Gayet de güzel ifade etmişsiniz. Kısaca nasıl bir İslam barış gücü oluşturulabilir ve sicili bozuk NATO’ya alternatif oluşturulabilir mi?

Bu Türkiye’den beklenebilirdi. Madem Ortadoğu’da liderlik misyonunu üstlenmiş bir iddia da var. ‘Oyun kurucu bir ülke’, ‘Biz olmadan yaprak kımıldamıyor’ deniyor. O zaman Türkiye, İran ve Mısır’ı bir araya getirmeli. Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün, Endonezya, Malezya, Pakistan’dan asker toplamalı. Bunu yapabilirdi. Diyelim ki olmadı bu, Batı kabul etmedi. Burada çok önemli bir şey olurdu. En azından burada Batı’nın ikiyüzlülüğü ortaya çıkmış olurdu. Niyetinin oradaki sivilleri korumak olmadığı daha net bir şekilde anlaşılırdı. Bir bilinç uyandırılırdı İslam dünyasında. Bunu kabul etmeyen ülkelerin yönetimleri biraz daha gayrimeşru duruma düşerdi. Bir meşruiyet krizi başlardı. Ve bu Türkiye’ye de büyük bir artı getirirdi. Fakat maalesef olmadı ve şu anda NATO, dünya devletleri ordusu pozisyonunda Libya’ya giriyor. Bundan sonra diğer ülkeleri de işgal edebilir. Eğer buna mani olunmazsa ki olunmuyor ve Libya’yı bombalıyor. Tabi burada Kaddafi’yi haklı çıkarmak veya onu savunmak anlamına da gelmemeli. Yani mutlaka Kaddafi’nin durdurulması, oradaki halka dönük katliamların bir an önce sona erdirilmesi gerekir.

BUGÜN DURDURULMAYAN NATO YARIN TÜM İSLAM DÜNYASINI HEDEFE KOYACAKTIR

Sicili bir hayli bozuk olan NATO’nun varlığının devam edip etmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

NATO yoluna devam edecek. Çünkü dünya ordusu olarak pozisyonunu belirledi. Alan dışı görev diye yeni bir tanım yaptı. Kurulurken görevi Sovyet yayılmacılığına ve komünizme karşı Batı’nın güvenliğini koruyan bir askeri güç olarak ortaya çıktı. Ancak Sovyetlerin çökmesinden sonra alan dışı bir görev üstlendi. Yani alan dışı görev, Batı’yı tehdit eden veyahut da uluslar arası barışı bozan her türlü kriz NATO’nun müdahale etmesine açıktır. Öyle bir tanım yaptı 2004’ten itibaren. Şimdi Libya’da bir kriz var. Ürdün’de olabilir, Bahreyn’de olabilir, İran’da olabilir, yarın öbür gün Türkiye’de de olabilir güneydoğu denilip müdahale edilebilir. Şu anda Türkiye ve İslam ülkeleri NATO’yu durduramıyor. Eğer bugün durduramıyorsa, savunma paktı oluşturamıyorsa yarın kendileri de NATO’nun hedefi haline gelecek kendilerine de müdahale edilebilecek. Dolayısıyla bugün Libya yarın diğer İslam ülkeleri olarak hepsi sırada.

TÜRKİYE, KOMŞULARI HARİÇ DIŞ POLİTİKADA BAŞARISIZ

Türkiye’nin can kaybını önlemek ve Libya’nın toprak bütünlüğü ve zenginliklerini korumak gibi bir takım haklı kaygılar nedeniyle Libya operasyonuna müdahil olduğu belirtiliyor. Sizce Türkiye doğru olanı mı yaptı yoksa böyle bir girişimde bulunmamalı mıydı, nasıl yorumluyorsunuz?

Bence Türkiye halkla ilişkiler bölümü olarak başarılı bir dış politika takip ediyor. Fakat işin özüne mahiyetine, maddi boyutuna indiğiniz zaman Türkiye’nin başarısından söz etmek mümkün görünmüyor. Mesela Türkiye, Fransa’yı niçin NATO’ya kabul etti. Teklif verdi NATO’nun askeri kanadına aldı. Karşılığında ne aldı, hiçbir şey almadı. Türkiye Rasmussen’e karşı çıktı. NATO genel sekreterliğine seçilmesinde Rasmussen’in Peygamberimize hakaret eden karikatürcüye açık seçik destek verdiği ortaya çıktığı halde niçin Türkiye kabul etti. Karşılığında ne aldı; belli değil, hiçbir şey almadı ve boyun eğdi Amerika ve Batı’ya. israil’i Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) kabul etti. Füze savunma sistemini kabul etti. Ki bu sistem Türkiye’de konuşlandırıldı ve İran’a karşı. Yani Türkiye sözde retorikte söylüyor işte; ben oyun kuran ülkeyim, güçlü ülkeyim. Fakat çekirdek ülkelere bakıyor, Amerika, İngiltere’ye Almanya’ya, Fransa’ya bakıyor, onlar hangi yönde hareket ediyorlarsa o da onların arkasından hareket ediyor. Bence Türkiye’nin dış politikada komşularıyla kurduğu ilişki düzeyleri hariç bunların dışında kayda değer herhangi bir başarı gözükmüyor.

İSLAM DÜNYASI ENİNDE SONUNDA ONURUNU KAZANACAKTIR

Bölgemizde gelişen halk ayaklanmaları ve sonrası gelecek için öngörünüz nedir?

Ben hayırlı buluyorum. Fıkıh usulünde bir kaide vardır, ‘Defi mefsedet cemi menafiden evladır” diye. Yani önce bu zararın, bu despot rejimlerin gitmesi lazım. İnşaallah Müslüman halklar şuurlanır. İslam etrafında birleşir, Batı’ya karşı onurlarını muhafaza ederler. Adil yönetimler edinirler ve bir araya gelirler. Eninde sonunda İslam dünyası böyle bir yöne doğru gidecektir. Ben umut ediyorum ve bekliyorum.

Mehmet Özcan / Doğruhaber 

Bu haberler de ilginizi çekebilir