• DOLAR 34.547
  • EURO 35.939
  • ALTIN 3003.597
  • ...
İstanbul`a Demirlemeyen Yahudi Gemisi İnfilak Etti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

doğruhaber/haber merkezi

GÜNÜN AYETİ

“Hayır! Doğrusu onların kazandıkları günahlar kalplerini kaplamıştır.”
(Mutaffifîn:14)

GÜNÜN HADİSİ

“Günahın ardından sevab işle ki sevab günahı silip yok etsin!” (Tirmizi)

GÜNÜN SÖZÜ

“Ey oğul! Sakın tevbeyi geciktirme! Zira ölüm ansızın gelir!” (Lokman Hekim)

TARİHTE BUGÜN

1072 –Selçuklulara Anadolu`nun kapılarını açan ünlü Selçuklu hükümdarı Alp Arslan, Malazgirt zaferinden bir yıl sonra öldü. Alp Arslan, Büyük Selçuklu Devleti'nin ikinci hükümdarı. Alp Arslan, Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya gelişlerini ve mücadelesini yöneten askerî komutan ve hükümdardır. Gerçek adı Muhammed olup, daha çok ünvanı olan Alp Arslan adıyla tanınmaktadır. Büyük Selçuklu Devleti'nin kurucularından Horasan Valisi Çağrı Beyin oğlu ve Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey´in yeğeni olan Alp Arslan, bu devletin kuruluş dönemindeki güç koşullarda yetişti. Doğum tarihini çeşitli kaynaklar 1029 ile 1032 yılları arasında gösterir. Tarih yazarlarının çok yiğit bir savaşcı olarak tanımladıkları hükümdar çok küçük yaşta ata binip ok atmayı öğrendi. İlk gençlik yıllarında arkadaşlarından oluşan kendi birliğiyle katıldığı Dandanakan vb. savaşlardaki başarısıyla dikkati çekti ve babasının ölümünden sonra Horasan valiliğini üstlendi.
Tuğrul Bey 1063´de ölünce Selçuklu ülkesinde taht kavgaları başladı. Alp Arslan Rey şehrinde Selçuklu Devleti tahtına çıktı. Daha sonra vezir Amid ül-Mülk'ü azlederek, yerine meşhur Nizam ül-Mülk'ü tayin etti. Hem doğuda hem de batıda topraklarını genişleterek Selçuklular`ın büyük bir imparatorluk olarak tarihteki yerini almasını sağladı.

1256 - İran'da bulunan Hasan Sabbah`ın kurduğu haşhaşîlerin elinde olan Alamut kalesi, Moğol İmparatoru Hülagû Han`ın ordusu tarafından zaptedilip kaledekilerin tümü imha edildi. Böylece Alamut efsanesi sona erse de haşhaşiler, çeşitli yöntemlerle özellikle İran`daki varlıklarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Dahası haşhaşi ve benzeri sapkın tarikatlar çeşitli güç odakları tarafından tarih boyunca kullanılagelmişlerdir.

1890 - Amerikan yerli kabilelerinden Kızılderili Titan Dakotaları'nın şefi Oturan Boğa (Tatanka Iyotake), ABD hükümetinin harekete geçirdiği yerel polis ve askerler tarafından öldürüldü. Oturan Boğa, ABD ordularına karşı savaşan son kızılderili kabile şefi. Siyuların Lakota grubunun Hunkpapa kolunun reisi ve 25 Haziran 1876 tarihinde 7. Amerikan Süvari Birliği'ni yenen 3.500 savaşçının lideri. Soykırım korkusuyla kabilesini Kanada'ya göç ettirdi ve 1881'e kadar orada yaşadı. Montana'daki bir ABD birliğine saldırınca yakalandı, ancak Amerikan hükümeti tarafından affedildi. Hayatının geri kalan kısmını, Vahşi Batı Sirki ile dolaşarak geçirdi. Aslında alakası olmadığı halde Hayalet Dansı hareketinin liderliği ile suçlandı ve kendisini tutuklamaya gelen polislerle çatışarak hayatını kaybetti. İronik bir şekilde, tutuklamaya gelen polisler, zamanında Oturan Boğa'yla birlikte beyazlara karşı savaşan, fakat sonradan beyazların yönetimine girerek yerli polisi olan kızılderililerdir.

1963—Wilhelm Ludwig Thomsen, Danimarka Kraliyet İlimler Akademisinde sunduğu bildiriyle Orhun alfabesini çözdüğünü ve Orhun Kitabeleri'ni okuduğunu bilim dünyasına açıkladı. Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ya da Köktürk Yazıtları, Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını Yolluğ Tigin yazmıştır. Yolluğ Tigin aynı zamanda Bilge Kağan'ın yeğenidir. Yazıtlarda bu abidelerin sonsuzluğa kadar kalması temennisi ile "Bengü Taşlar" denmiştir. Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan`da Orhun Vadisi'nde bulunmuşlardır. Bu yazıtlar II. Göktürk Kağanlığı'na aittir. Yazılış tarihleri MS. 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Yazıtlardan Kül Tigin Yazıtı 732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazılmışlardır. 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm             Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Radlof`un da yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır.

1941 - 769 Rumen Yahudisi yolcusuyla Filistin'e giden Struma gemisi, İstanbul'a geldi. Geminin yolcu indirmesi yasaklandı. 23 Şubat1942'de limandan ayrılmak zorunda kalan gemide 7 gün sonra nedeni açıklanamayan bir patlama oldu. 21 yaşındaki bir yahudi dışında kimse kurtulamadı.

1942 Varlık vergisi listeleri açıklandı. Varlık Vergisi 330 milyon lira olarak kesinleşti. CHP`nin tek parti iktidarında sefalete sürüklenen Türkiye`de, II. Dünya Savaşı`nın etkisiyle tam bir kıtlık yaşanmış ve şu ana kadar ekonomik hiçbir başarı gösterememiş olan CHP, çoğunluğu gayrimüslimlerden oluşan tüccarlardan Varlık vergisi adı altında para toplayarak ülkeyi içine düşürdükleri buhrandan kurtarmaya çalışmışlardı.

1984: 12 Eylül darbesi sonrası yurtdışına kaçan sosyalist örgütler işbirliği yaparak eylemlerini sürdüreceklerini açıkladılar. PKK, TİP, TKEP, TKP, TKSP ve TSİP birlikte çalışacaklarını ilan ettiler.

1987 - Cumhuriyet tarihinde dolar, resmen ilk kez dört haneli rakama ulaştı. Merkez Bankası Amerikan Dolarının satış kurunu 1.300 liraya yükseltti.

1998: İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü görevinden Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü görevine atanan Ferruh Tankuş, İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir hakkında şok iddialarda bulundu. İddiasında; “Amansız mücadelemden korkan bir grup uyuşturucu kaçakçısı, benim tayinimi çıkartabilmek için bazı üst düzey emniyet yetkililerine 4 milyon dolar vermiştir.” dedi. Bu dönemde her türlü suçları işleyen çeteler devleti bütünüyle etkileri altına almış ve Türkiye bir mafya devletine dönüşmüştü. Bu çeteler asker, polis, siyaset ve medya başta olmak üzere her tarafa sızmış ve adeta hakimiyetleri altına almışlardı.

2002 : İktidara gelir gelmez büyük bir projeyle işe başlayan Ak Parti`nin Duble yollar projesi, Şereflikoçhisar-Aksaray-Ereğli arasındaki 79 kilometrelik yolun temelinin atılmasıyla başladı. Şu ana kadar 15 km. Bölünmüş yol yapma başarısı gösteren Ak Parti iktidarı, tüm Türkiye`de gösterdiği performansı Doğu illerinde ortaya koyamaması düşündürücü olmuştur. İktidara geldiğinde doğu ve güneydoğu illerinde yılların ihmalini, bu yerlere uygulayacağı pozitif ayırımcılıkla telafi etme sözü veren Erdoğan hükümeti, bırakın pozitif ayırımcılığı duble yollar ve diğer kalkınma hamlelerinde doğunun üvey evlat muamelesine tabi tutulma politikasını sürdürmekle eleştirilmektedir.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir