• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.98
  • ...
İslami uyanış ve siyonist  rejimin felaketi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şüphesiz İslami uyanış akımının bölgede en fazla zarar göreni Batının temsilcisi konumundaki Kudüs işgalcisi siyonist rejimdir. Bölgede son aylarda gelişen olaylar siyonist rejimin güçlü kalelerinin peş peşe yıkılmasına ve bu rejimin her geçen gün biraz daha uçurumun kenarına yaklaşmasına sebep olmaktadır. siyonist rejimin Kahire’deki elçiliğinin tasarrufu ve Telaviv ile Mısır arasındaki ilişkilerin gün geçtikçe bozulması İslami uyanışın başlamasından sonraki en önemli gelişmelerdir.

Mısır’ı kaybetmesiyle siyonist rejimin güvenliği şiddetli bir tehlike ile karşı kalacak. Mısır ile siyonist rejim arasındaki anlaşmaların bozulması bölgede Telaviv aleyhinde yeni bir güç ortaya çıkaracak ve nihayetinde Hamas ve Hizbullah gibi direniş bloğunun varlığı bu rejim için daha büyük tehdide dönüşecek.

Mısır’daki gelişmelerden sonra Telaviv’in soğukkanlılığını yitirdiğini görüyoruz. Zira Mısır’ı tarafsız bir ülkeye dönüştüren 1979 barış anlaşması, bundan sonraki otuz yıllık zaman sürecinde siyonist rejimin askeri varlığını bölgede yerleşik hale getirmiş ve bölgeyi büyük sıkıntılara sürüklemişti. Anlaşma ile birlikte Arap aleminin en fazla nüfuslu ülkesi olan Mısır, Arapların safından ayrılmış, siyonist rejimi kontrol edecek ve bu işgalci rejimin özgürce iş yapma özelliğini frenleyecek güç ortadan kalkmış oldu. Zamanında siyonist rejimin dışişleri bakanlığını yapan Moshe Dayan, “Arabanın tekerlerinden biri (Arap toplumlar) dışarı fırlarsa hareket etme imkânı kalmayacak” diyordu. Batılı tahlilciler bu anlaşmayı “Bölge istikrarının temeli”, “Ortadoğu diplomasisinin dayanağı” ve “İslam aleminde Amerika diplomasisinin ekseni” şeklinde isimlendiriyorlardı. İsrailliler ve onların Amerikalı müttefikleri de benzer anlamlar yüklüyordu. Oysa bu anlaşma İslam milletleri için faciadan başkası değildi. Arapları, istikrar yerine siyonist rejimin sultasına sürükledi. Barış oluşturma yerine var olanı da yok etti. Anlaşmadan sonra siyonist rejim, Suriye ve Lübnan ile uzlaşmayı gerekli bile görmüyordu. Anlaşmanın siyonist rejimin önünü açmasıyla bu rejimin Lübnan ve Filistin topraklarında işgale bulaşması ve halkı katliamlardan geçirmesinin de yolu açıldı. Irak ve Suriye’nin nükleer enerji sektörlerine saldırması, İran’ı tehdit etmesi, Batı yakasını 44 yıl işgalinde bulundurması, Gazze’yi vahşice kuşatması, bu anlaşma ile sağlanıyordu. Bu anlaşmadan istifade eden yerleşim yerlerindeki mutaassıp Yahudiler büyük İsrail’in kurulması için oldukça fazla çabaladılar.

Mısır’ın anlaşmadan çekilmesi siyonist rejim için vahim bir sonucun başlangıcı olacaktır. Mısırlılar Telaviv’le mücadele ön safa yeniden geçecekler. Başka ibareyle Camp David anlaşmasının bozulmasıyla Telaviv ile Kahire arasındaki ilişkiler anlaşmanın öncesine dönüşecek. Bu da düşmanlık anlamındadır. Kahire’nin siyonist rejimin müttefikliğini bırakmasıyla Filistin’deki İslami direniş hareketleri daha fazla güçlenecek. Telaviv ile Mısır’ın ilişkisinin son bulması siyonist rejimin hayat damarlarından birinin kesilmesi anlamındadır. Bu da siyonist rejimin ölümünün başlangıcı demektir.

Bugün Ortadoğu’daki uyanış, siyonist rejimin varlığı ve bölge Müslümanlarının istikbar güçleri tarafından aşağılanmasından kaynaklanmaktadır. Yani kısaca Müslüman halkların kıyamları siyonist rejimin vahşiyane tutumlarının sonucudur.

Uzun süredir bölgeye yerleşip Müslümanları aşağılayan Amerika ve uzantılarının varlığı Müslüman halkların tahammül sınırlarını zorlamaktadır. Halkın İslami uyanışı ve kıyamıyla karşılaşınca, birden bire kabuk değiştirip halkı destekliyor görüntüsü vermeye başladılar. Bundan sonra bu tür çabalar hiçbir netice vermeyecek. İslami uyanış istikbar güçlerinin bölgedeki varlığına dayandığından attıkları adımlar neticesiz kalacak.

Yaşadıkları bunca sıkıntılardan sonra Müslüman milletler istikbarın oyunlarına ve bozgunculuklarına karşı uyanık davranıp müstekbirlerin tasallutundan kurtulacaklar. Müslüman milletlerin bilmeleri gereken en önemli nokta, bu güne kadar birbirlerine yardımcı olmamalarının, birbirlerini anlamamalarının ve güç birliğine varamamalarının tek sebebi istikbar güçlerinin desise ve oyunlarıydı. Bundan sonrasında ise Müslüman milletler istikbarın her türlü tasallutundan kurtulacaklar. Problemlerinin çözüm yolu bundan geçmektedir.

Bölgedeki mevcut problemlerin çözümü halkların kendilerine gelmesi ve kendilerini kimlikleriyle ifade etmelerindedir. Bölgenin kalbine kanser tümürü gibi yerleşen siyonist rejim Ortadoğu’da büyük sıkıntılara yol açmıştır. Bu kanser tümürünün varlığı, bölgede savaşlara, çekişmelere, problemlere ve yanlış siyasetlere yol açmaktadır.

Bugün bölgedeki İslami uyanış istikbar güçlerinin yıllardır devam eden zulmüne karşı Müslüman milletlerin başkaldırı hareketidir. Uyanan ve bilinçlenen Müslüman milletler bundan sonra vahim hatalardan kaçınacak ve zulme boyun eğmeyecekler. Bu uyanışla büyük bir fırsat yakalayan Müslümanlar, bunun sonrasında bölgenin ve dünyanın şeklini değiştirecek önemli adımlar atacaklar. Her geçen gün meydanları daha fazla dolduran Müslümanların bu büyük uyanışı büyük bir gelecek vaad etmektedir.

Yazan: Resalat News

Çeviren: Hanefi Aydın / doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir