• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Beş `Şalit` daha bekliyoruz!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Öncelikle bu anlaşmanın sağlanmasında rol almış iki önemli tarafa teşekkürlerimizi sunmamız gerekiyor. Bunlardan ilki; direnişin silahlı güçleri, ikincisi de Mısır Halk Devrimidir. Bugün, bin Filistinli esirin esaret zincirlerinden kurtulması gibi büyük bir bayram yaşamamız, bu her iki taraf sayesinde gerçekleşmiş bulunmaktadır. Bu esirlerin tümü şehadet okulunun üyeleri idiler. Topraklarını, onurlarını, milletinin gasp edilmiş haklarını geri almak için kendilerini adamış yiğitlerdi.

Neden bunu söylüyoruz? Çünkü bu anlaşma İsrail’in tüm kırmızı  çizgilerini hükümsüz kılmıştır.  “Teröristler” le görüşme yapmama ve İsrailli yetkililerin övünüp durduğu şartlar vs kırılmıştır. Yahudilerin kanlarına elini bulamışların salıverilmemesi kararı da  güme gitmiştir. İşte Netanyahu hükümeti on kez müebbet hapse mahkum edilmiş direnişçileri bu anlaşma gereği istemeyerek de olsa  serbest bırakıyor.

Eğer Mısırda meydana gelen ve halen de bölgeyi sallayan tarihi değişim olmasaydı, İsrail bu tavizleri vermezdi. Bölgedeki değişim sürüyor; gençlerin öncülüğünde kokuşmuş diktatör rejimlere karşı mücadele genişleyerek yayılıyor.

İsrailli yetkililere; askerinden siviline, küçüğünden büyüğüne korku salıyor. Şimdiye kadar asker öldürme ve hava sahasını ihlal etmeden dolayı İsrail başbakanlarından   birinin  bir  Arap devletinden özür dilediği görülmüş müydü?

Netanyahu istemeyerek de olsa taviz veriyor ve kendisinden önce İhut Olmert’in kabul etmediği esir değişimi anlaşmasını imzalıyor. Çünkü Netanyahu, Mısır devriminin sebep olduğu “Tusunami”nin bölgedeki güçler dengesini değiştirdiğini iyi anlamış bulunuyor.  Netanyahu, artık Şerm el- Şeyh’te ayaklarının altına kırmızı halılar serip kendilerine el pençe divan duran rejimin devrildiğini biliyor.

Mısırlı gençler Kahire’deki İsrail büyük elçiliğine girip İsrail bayrağını yakıp içerdeki eşyaları dağıttığı anda, Netanyahu Mısır yetkililerinden üst katta kuşatılmış altı güvenlik görevlisinin kurtarılması için yardım talep etti, ancak kendisine cevap veren olmayınca, alelacele Amerika başkanı Obama’yı arayıp yardım talep etmek durumunda kaldı. Bu, artık İsrail’e teslimiyetin sona erdiği ve aydınlık yeni bir tarihi dönemin başladığı anlamına geliyordu.

Biz bu esir değişimi anlaşmasını sayısal anlamıyla değerlendirmiyor ve Arap insanının İsrail insanı karşısındaki değerini “Bir Şalit = bin Arap ” tarzındaki değerlendirmelere de katılmıyoruz. Biz olaya siyasi ve reel değişmeler açısından bakıp değerlendiriyoruz.  Ve tabii ki Arap esirlerin hiç biri herhangi bir İsrail askerinden düşük seviyede değildir. Çünkü bu esirler korku duvarını yıkmış kahramanlardır. Bunlar, güçler dengesindeki korkunç farkı bilmekle, Batının İsrail zulmünü desteklemesi ile Arap aleminin acizliğini görmekle beraber, kelle koltukta mücadele verip şehit olmaya karar veren efsane insanlardır. Cesarette tarihe kayıt düşenlerin kıymeti hiçbir maddi değerle ölçülemez.

Görmezden gelinmeyecek bazı can sıkıcı şeylerin olduğunu elbette biliyoruz. Gene gerçekleşmemiş bazı temennilerin olduğunu da görüyoruz. İtiraf edelim ki, biz ve bu ümmetin her üyesi,  Mervan, Abdullah Berğusi ve Ahmet Sadat gibi direniş önderlerinin özgür kalmasını umuyorduk. Bu açıdan bakınca anlaşmanın elbette bazı eksikler içerdiğini kabul etmek gerekir.  Demir parmaklıklar arkasında esirlerimizin olduğunu da kabul ediyoruz. Ancak, görüşmeler yoluyla her istenenin elde edilemeyeceğini de anlıyoruz. Özellikle arabulucuların değişik mülahazalarla yaptıkları baskılar sonucunda, ortaya ancak böyle bir tablo çıkabilir. Bu şartlarda müzmin hal almış bu dosyayı kapatmak ancak bu kadarla olabilir, demek durumundayız.

Kahinlik yapmıyoruz ve gaybı da bilmiyoruz; ancak şunu diyebiliriz ki,  Amerikanın İran’a savurduğu bu son tehditler, İran’a bir saldırının başladığı haberini veriyor. İran’a bir Amerikan, İsrail ve Suudi saldırısı söz konusudur. Böylesi bir durumda Netanyahu, Şalit’i kurtararak İran’a bir saldırı durumunda daha rahat manevra yapmayı amaçlıyor.

….

Demir parmaklıkların arkasında, münferit tecritlerde, bu günlerde yaşadıkları zor şartları protesto için açlık grevinde olduğu beş bin esirimizi de unutmadık. Bütün duygularımızla onların ızdıraplarını paylaşıyoruz.

Umudumuz o ki, bu kardeşlerimizin de esaret zincirinden kurtarılması için  yeni “beş Şalit” bulunacak, onlar da gün ışığını görüp ailelerine kavuşacaklardır. Bütün esirlerimizin özgür kalacağı bir barışın yakın olmasını diliyoruz.

Bu acele ve heyecan anında  şu hususları da unutmamamız gerekir.  Birincisi; direniş güçlerinin esir askeri uzun süre saklayabilme başarısı. Bu gerçekten büyük ve takdire değer bir iştir. Düşmanın iç güvenlik birimi “Şin- Bet”in başkanı dahi Şalit’in askeri yollarla kurtarılmasının imkansızlığını itiraf etmiş olması direniş güçlerinin başarısının açık bir belgesidir.

Şalit’i esir alma operasyonu planını çizip gerçekleştiren kahramanları da unutmamak gerekir. Nasıl da yer atından tünel kazıp adeta “cin” misali onu esir aldılar. Bu kahramanların başında iki şehit; Cemal Ebu Semhedane ve arkadaşı Neyrep ve diğerleri bulunuyordu.

Esir değişimi anlaşması tarihin yazıldığı bir andır ve kutlamaya değerdir. Gazanız mübarek olsun ey özgür insanlar!

Kaynak: Al Quds Al- Arabi

Yazar: Abdulbari Atvan

Doğruhaber için çeviren Selahaddin Yıldırım

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir