`Kahraman` Vali Polisini Korumayı Başardı
Diyarbakır Valisi Suçunu İtiraf Etti!
Valiler için genelde `Mülkî Amir` ifadesi kullanılır. Yani yaşadığı mülkün, toprağın ya da ilin en yetkili amiri odur. Vatandaşın canı, malı ondan sorulur, desem de siz sakın inanmayın. Bu dediklerim kâğıtta yazılanlardır.
Peki, gerçeği mi ne? Onu da bize dün D.Bakır valisi öğretti.
Valinin görevi, sadece Polisin canını korumakmış. Bitti bu kadar. Bir de Protokolde yer işgal etmek. Bu önemli vazifeyi de atlamayalım lütfen(!)
Vali Bey 6-8 Ekim olayları ile ilgili olarak şunu söylemiş:
"Olaylarda şehit verilmesi istendi ve beklendi. Şehit verdiğinizde, yanındaki arkadaşı şehit olan bir polis memurunun hedefi ne kadar gözeterek karşılık vereceğini sizler de takdir edersiniz. Ama tüm bu olaylarda güvenlik birimlerimiz çok sağduyulu davranmıştır.
Olayların daha farklı noktalara taşınmaması adına gayret gösterilmiştir, çok provoke ve tahrik edilmiştir, ama bu anlamda arkadaşlarımız sağduyulu hareket etmiştir. Biz, çevik kuvvet polisimizi o olayların içinde sokağa bıraktığımızda bilemiyoruz sayısını, ama çok farklı bir sonuçla karşı karşıya kalabilirdik. Olaylara TOMA ve zırhlı araçlarla müdahale edilmiştir. Polisimiz olan gücüyle, sonrasında jandarmamız, sonradan da kolordudan destek almak suretiyle olayların önlenmesi konusunda sağduyulu, soğukkanlı bir gayret gösterilmiştir."
Yani Vali Bey açık açık diyor ki; biz polise bir şey olmasın diye sivillere yapılan saldırılara engel olmadık.
İyi de kardeşim, polis vatandaşı korumak için yok mu?
Bir de Polisin sağduyusundan bahsediyor Vali Bey. Hangi sağduyu, kendisini arayıp adres vererek bir evin içerisinde sıkıştırıldık, bizi öldürecekler, yardım edin, diyen vatandaşa adeta, ölürsen öl bana ne dercesine, iyi günler, yani iyi ölümler, dileyip telefonu vatandaşın yüzüne kapatan polis mi sağduyulu.
Buna sağduyu değil, ölüme davetiye ve suç ortaklığı duyusu, denir.
Evet, polisin olağan üstü sağduyusu sayesinde Kurban eti dağıtanlar vahşice katledildi.
Ben bu sağduyunun…!!!
Evet, polisin sağduyusu sayesinde yaralıları hastaneye kaldıran Cumali Güneş hastane bahçesinde kurşunladı.
Evet, Vali beyin de ifade ettiği gibi Diyarbakır polisinin sağduyusu sayesinde Turan Yavaş, hayır derneğinde kurşunlandı…
6-8 Ekim olaylarını ekranlarda anlatan Yusuf Er ve Mehmet Gökgöz amcaya ya da Hüda Par yetkililerine, neden polisten yardım istemediniz, diye soranlar Diyarbakır Valisi`nin açıklamalarından sonra cevaplarını almışlardır sanırım.
Olaylardan Yaralı olarak kan revan içinde kurtulan Yusuf Er, Babasının karakola gidip yardım istediğini Polislerin 10 dakikalık mesafedeki yer için, Orası bizim mıntıkamız değil, dediklerini anlattığında dinleyenlerden bazıları buna inanmak istememişlerdi.
Vali Bey`in, Polisimiz ölmesin diye olaylara müdahale etmedik beyanatıyla, Yusuf Er`in dedikleri apaçık bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Ya da Yine Yusuf Er`in belirttiği gibi; eve sığındıklarında yardım için defalarca polisi arıyorlar ama polis, adeta dalga geçercesine, iyi günler dileyip telefonu yüzlerine kapatıyor.
Böylece polis ölmüyor. Ama Polisin korumakla görevli olduğu gencecik fidanlar vahşice katlediliyor ve Diyarbakır Valisi, çıkıp işte tam da buna, Polisimiz sağduyulu davrandı, diyebiliyor…
Aslında Vali, açık açık silahlanma çağrısı yapıyor. Vali diyor ki;
Eğer silahlı güçler Diyarbakır sokaklarına çıkarlarsa polis kayıp vermemek için asla onların karşısına çıkmaz. O silahlı güçler de her türlü hakka sahip olurlar.
Bu ve benzer zevatın böylesi bir mantığı olduktan sonra PKK asla silah bırakmaz. Adamlar bu tür valiler olduktan sonra aptallar mı ki silah bıraksınlar?
Nasıl olsa Vali açık açık, biz polis ölmesin diye silahlı şahıslara müdahale etmedik, diyor. Yani, siz silahla sokağa çıkarsanız hiç merak etmeyin polis sokağa çıkmayacak.
Ne Yani Ey Diyarbakır Valisi; herkes silahlanmalı mı?
Ortalığı yakıp yıkan, Kurban eti dağıtan gençleri linç eden, Mütedeyyin insanları sorgusuzca katleden, kısacası kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan eli silahlılar sokağa çıktığında Polis karakola çekilecekse eğer, o zaman bu insanları kim koruyacak? Vali bunu da cevabını verebilecek mi?
Polis karakola çekildiğine, İhbarlara sağduyu adına cevap vermediğine göre, vatandaş ve STK`lar silahlanmalı mı?
Polis tarafından korunmayan vatandaş kendi canını, malını, ırzını korumak adına silahlanıp saldırganlara karşı kendini korumalı mı Sayın Vali?
Şimdi biri çıkıp; Ey ahali duydunuz mu; Eğer siz Diyarbakır`da elinize silah alıp sokağa çıkarsanız polisler canlarını korumak için hemen karakollarına çekiliyorlar haberiniz olsun derse, suç mu işlemiş, yalan mı söylemiş olacak?
Evet, 6-8 Ekim tarihlerinde Polis kendi canını korumayı başarmıştır. Ama vatandaşı korumamıştır. Bakın koruyamamıştır demiyorum Vali`nin de itiraf ettiği gibi korumamıştır.
Bu açıkça katliama davetiye çıkarmak, suça zemin hazırlamak ve suç ortağı olmaktır.
Benim Şehidlerin ailelerine ve Hüda Par yöneticilerine tavsiyem, Vali`nin açıklamaları itiraf kabul ederek hemen suç duyurusunda bulunmaları olacaktır. Çünkü adını bu yazıda zikretmediğim Diyarbakır Valisi, 18 Kasım 2014 günü, açık açık polisin 6-8 Ekim`de yaşanan olaylara bilinçli olarak müdahale etmediğini itiraf etmiştir.
Polis, Valinin emriyle görevini yerine getirmemiş, vatandaşı korumamıştır.
Polis, sokağa çıkan eli silahlılara, sokakları terk ederek cinayetlere zemin hazırlamıştır.
Her fırsatta vatandaşın üzerine salınan Çevik Kuvvet ya da diğer ismiyle toplum polisi, Karakol ve lojmanların dışına çıkmayarak, asıl görevi olan toplumsal olaylara müdahale işlevini yerine getirmemiş katliama zemin hazırlamıştır…
Vali`nin de dediği gibi; Polis korkak davranarak kendi canını korumuş ama vatandaşı eli silahlıların önüne atmıştır.
Oysa Polis Vazife ve Salahiyeti Kanunu`nun daha ilk maddesinde şöyle denilmektedir:
`Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar`
Vali`ye soralım, Polis 6-8 Ekim tarihlerinde D.Bakır`da yaşanan olaylarda;
--Şahıs tasarruf ve emniyetini korumuş mudur?
--Polis yukarıdaki maddeye uygun olarak halkın ırz, can ve malını korumuş mudur?
--Yardım isteyenlere muavenet emiş midir?
--Yardıma muhtaç olan 16 yaşındaki bir çocuğun yardımına koşmuş mudur?
--Kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapmış mıdır?
--Yoksa polis sadece kendi canını korumanın derdine mi düşmüştür?
Bunların tamamını, Diyarbakır valisi basın toplantısında cevapladı aslında…
Bilmem ki ne desem acaba? Polisinki can da vatandaşın ki Patlıcan mı diye mi sorsam ya da Merd-i Kıpti`den mi dem vursam ya da sebep olan fail gibidir ilkesine mi müracaat etsem…
Hasıl-ı kelam, şunu anladık ki; Diyarbakır Polisi kendi ellerinde de silah olmasına rağmen, başka silahlıları görünce hemen sağduyu moduna geçiyormuş?
Hani şu kuyruklu yalana pardon yıldıza gönderilen araç var ya, pili bittiği için kendini hemen uyuma moduna sokmuş ya, neden acaba şu an birden bire onu hatırladım sayın Vali..
Valla benden söylemesi; Allah İnsanı Taş Yapar Haberiniz Olsun
Selam ve Dua İle…
(Metin Gökmen - Hürseda Haber)