"Bölge halkı, artık huzur ve kardeşlik istiyor"
Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından yapılan açıklamada, HDP'nin çağrısıyla bölgede sokakların savaş alanına döndüğü Kobani olayları nedeniyle, bölge ekonomisinin büyük darbe aldığını vurgulanarak, halkın artık huzur ve kardeşlik istediğini belirtildi.
BİTLİS- Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı Davut Tezcan yaptığı açıklamada, HDP’nin çağrısıyla bölgede sokakların savaş alanına döndüğü Kobani olayları nedeniyle, bölge ekonomisinin büyük darbe aldığını vurgulayarak, halkın artık huzur ve kardeşlik istediğini söyledi.
Kobani, olayları üzerinde bölgeyi savaş alanına çevirmek hiç kimseye fayda sağlamayacağını, verilecek tepkilerin demokratik olması gerektiğini belirten Tezcan, bu olayların hem ekonomiyi, hem de bölgeyi yeniden 90’lı yıllara götürme çabası olduğunu söyledi.
“Şiddet kullanmak sorunların çözümü olamaz”
Kobani’de yaşayan insanlar ile bu bölgede yaşayan insanların çoğunun kardeş ve akraba olduğunu hatırlatan Tezcan, şöyle konuştu: “Kobani konusuna herkesin bir tepki göstermesi gerekiyor. Evet, sınırın öte tarafında bulunan ve haksızlığa uğrayan Kürt halkına insani yardımda bulunmak, gerekli olan bir durumdur. Fakat verilecek olan tepkinin demokratik bir tepki olması gerekiyor.
Binaları yıkmak, işyerlerini yakmak ve insanları katletmek bir çözüm değildir. Bunu kimsenin makul gömesi mümkün değildir. İnsanların sokağa çıkıp açıklama yapmaları ve demokratik tepkilerini ortaya koymaları kadar doğal bir şey olamaz. Fakat bunu şiddete dökmek kabul edilecek bir durum değildir.”
“Bölge ekonomisi yeniden yara almıştır”
30 yıldır şiddetin arasında kalan bölgedeki Kürt vatandaşlarının batıya göç ettiğini ifade eden Tezcan, “Artık yatırımcı ve turizmci burada kalmaktan endişe duymaktadır. İnanç turizmi, dağ turizmi, kayak turizmi, artık bu bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır. Son iki yıl içinde çözüm süreciyle birlikte yavaş yavaş yatırımcılar ve turizm bölgemize gelmeye başlamıştı ki, bu son olaylar insanları yeniden endişe etmeye sevk etmiştir. Hatta bu bölgede yatırım yapacak insanlar, yapacağı bu yatırımdan vazgeçti. Bölge ekonomisi bu olaylarla birlikte büyük bir darbe almıştır. Bunun en ağır faturası gariban vatandaşa yansıyacaktır.” ifadesini kullandı.
“Artık halk huzur ve kardeşlik istiyor”
Mutlak surette siyasilerin bu sorunu çözüme kavuşturmaları gerektiğini belirten Tezcan, “Yıllardır bu bölgede yaşanan olaylar, can kayıpları ve bunların kanları üzerinden para kazanan kesimlerin var olduğunu biliyoruz. Tekrardan bu karanlık güçlerin kazanımları adına, bölgede huzuru istemeyen ve şiddetin devam etmesini arzulayan bir gurup var. Öte yandan yaşanan olaylarda mutlak surette provokatörler vardır. Bu provokatörler yeniden bölgeyi eski sisli ve karanlık günlerine götürmek istiyorlar. Oysa bölge halkı kesinlikle o karanlık günlere dönmek istemiyor. Halk huzur ve kardeşlik ortamını arzuluyor.” dedi.
“Hükümetin de HDP’in de açıklamasını doğru bulmuyoruz”
Yaşanan olaylar karşısında Hükümetin tavrını da eleştiren Tezcan, “Hükümet elbette adımlar atmıştır. Fakat atılacak adımlar, anayasal güvence altına alınmalıdır. Verilen veya verilecek demokratik ana haklar, anayasal bir hakka dönüştürülmeli ve hiçbir şekilde pazarlık konusu yapılmamalıdır. İnsanlara fıtri ve evrensel hakları verilerek anayasal güvence altına alındığı zaman bu halk, birinin silahının varlığına veya yokluğuna prim vermeyecektir. Bölge halkı eğer tedirgin ve konuşamıyorsa her iki tarafın şiddetinden korktuğu içindir.
Bir kitleyi idare eden veya bir kitle adına çıkıp basına konuşan herkesin mutlak surette kullandığı dile ve söylediği söyleme dikkat etmeli, tahrik edici üsluptan vazgeçmelidir. Hem hükümetin hem de HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklamayı doğru bulmuyorum. Çıkıp ‘Her yer Kobani her yer direniş’ şeklindeki açıklamasının savunulacak bir tarafı yoktur.” diye konuştu.
“Olası PKK-HİZBULLAH çatışması bölgenin felaketi olur”
Bölgede olası PKK-HİZBULLAH çatışmasının bölgeyi felakete götüreceği uyarısında bulunan Tezcan, olayların büyümeden önlenmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: “ 30 yıldır bölgenin çektiği sıkıntıyı bilenler bilir ki, en tehlikeli şey, bölgede gücü olan iki örgütün karşı karşıya gelmesidir. Bu da bölgenin felaketi anlamına gelmektedir. Demin dediğim gibi insanları ve kitleleri birbirine düşürecek söylemlerin hiçbirini tasvip etmiyoruz. Hedef gösterilerek kitlelere yapılacak saldırılar, hiç kimseye fayda sağlamayacaktır. Bu davranış bölgeyi tekrar 90’lı yıllara sürüklemektedir.
Yapılan bu olaylardan sonra bölge tekrardan büyük yara almıştır. Bu yaraların sarılması için, bölgenin yeniden madden ve manen kalkınması için tarafların bu tür hadiselerin tekrardan yaşanmaması için gayret göstermesi gerekir. Hükümet cenahı da bu çözüm sürecini biran evvel karara bağlaması gerekiyor. Ülkede yaşayan tüm kesimlerin ve halkların haklarını iade etmelidir. Yeniden tüm kesimleri ve insanları kucaklayacak kapsamlı bir anayasa hazırlanmalıdır.” şeklinde konuştu. (Şükrü Tontaş-İLKHA)