• DOLAR 32.446
  • EURO 34.737
  • ALTIN 2440.848
  • ...
Yetimim
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Saatler her zamanki gibi kimsesizliğini kabullendirerek geçiyor. Kimi çocuklar yumuşak seslerle davet edilirken sıcak ortamlarına yetimim eve gidiş zamanının geldiğini güneşin batışı ile farkına varıyor. Yalnızlığına bir günün yalnızlığını daha ekleyerek tutar evinin yolunu, geride bıraktığı günlerin onda bıraktığı bıkkınlık ve yorgunlukla… Kapıya yaklaşır korkarak ama alışkındır. Daha kapının eşiğindeyken sadece temizliği dert edinen katı kurallı kadının ‘elini yüzünü yıka da öyle gir! Bütün gün canım çıktı zaten` diyen tok sesi ile karşılanır her zamanki gibi. O anda aklına arkadaşını eve bıraktığı an gelir. Annesi başını öperek ‘gel evladım oyuna daldın aç olduğunu unuttun` deyişini hatırlar! İmrenmiştir yetimim fakat bunun farkında değildir! O anı gereksiz bulur. ‘evladım` demişti anne çocuğuna! Gerek yoktu ki bu tür sözlere azarlanmadığı sürece… Her kelime yeterli gelmeliydi! Yetimim böyle düşünüyordu çünkü o durumun tadına hiç varmamıştı. Bunları düşünerek temizlenir ve oturur mahzenden soğuk ve sessiz sofraya, suratlar asıktır çünkü evin babasının canı sıkkındır ve çocukları için yüzünü düzeltmeye değmezdi ona göre! Çünkü evlatları emanetleri değil, sadece bir yüktü. Baba kalkar anne ise başlar günün acısını çıkarmaya çünkü bütün gün kendi evinde ‘hizmetçi`!hissetmiştir kendini. Böylece başlar sitem etmeye başkalarını yetimime karşı överek kıyaslamaya… Yetimim hep nefret duymuştur kıyaslandığı kişilere çünkü kendisine yapılmayan beğeni hep başkalarına yapılmıştı. Kalkar yarı tok halde, yemek boğazına dizilmiştir yine. Kendi evinde bile rahat hareket edememesi hep ağır gelmişti çünkü yaptığı her hareket evin hanımına bir zahmet olarak dokunuyordu… Evin hanımı sorumlu olduğu ve kendisini belki tüm mahlûkattan üstün hale getirecek sorumluluğu yerine getirmeyi bir eziyet ve ömründen verdiği bir ödün olarak görüyordu, bu da yetimimi fazlasıyla fazlalık hissine itiyordu. Toplum içinde her hareketi farklıydı çünkü ebeveynleri yanlarında dolaştırmayı bile yakıştırmıyorlardı kendilerine çünkü yetimime ayırdıkları! Zamanı, sabrı, sebatı kendilerinden verdikleri ödün olarak görüyorlardı onlar zaten yeterince yorgundu! Yanlışlarının belki bilincinde bile değillerdi ama bu masum oldukları anlamına da gelmezdi. Rabbimin emanet olarak gönderdiği kendi evlatları kendi kanatları altında! Yetimdi… Evet! Benim yetimim annesi babası hayatta olan bir yetimdi… Babasını kaybetmenin acısını yaşayan yetimlere karşın ebeveyni bir nefes ötesinde fakat kendisinden çok uzak olan bir yetimdi. Tıpkı öksüz ve yetimler gibi sahiplenmeye muhtaçtı, sevgi belirtilerini geride bırakalım kendisine ait olan yer bile kendisinden gasp edebiliyordu bunu kendi kanından olanlar yapıyordu hem de bilinçli olarak bildiğimiz… İşte bu yaşantı halinde yetimim bugün toplum içinde kendisini ifade edemeyen, kendisini her şeyden geri planda tutan asosyal bir genç! Yetimim bugün özgüvenden mahrum, yetimim bugün yalnız, kimsesiz! Kendisinden mahrum edilen sevgiyi başkasına vermekten aciz! Bunu Müslüman`a yakışmayacak şekilde davamızı unutmuş olan bizler yapıyoruz… Neslimizi kendi ellerimizle başarısızlığa itiyoruz! Neslimiz bu aşağılanmışlık hissi ile karşısındakine aynı şekilde muamele etmekte! Kimi yaşayamadıklarının acısını çıkarıyor, kimisi de başarı merdiveninin en alt kademesinde başarısızlığını yaşıyor. Bizler şeytana karşı en güçlü silahımızı en alt kademelerde çürümeye mahkûm ettik… Şeytanın şimdilik bizimle bir işi yok çünkü yapmamızı istediği şeyleri bizler çok güzel yapıyoruz. O da emekliliğe ayrılmış gibi bizi izlemekte. Kendimizi tebrik edelim. Hiçbir konuda şeytana hiç zahmet vermiyoruz! Neslimizi onu mutlu edecek şekilde hakka ve halka sunuyoruz. Ne mutlu bizlere ebeveyn olamadık… Ne mutlu bizlere evlat olamadık… Ne mutlu bizlere davamızı unutup kendimize kaldık dua edelim Allah bizi başıboş bırakanlardan eylemesin. Çünkü bu çağda bile ebeveyni ile aynı sofraya oturmaktan aciz çocuklarımız var.

Mustafa Demir / Adıyaman
 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.

Bu haberler de ilginizi çekebilir