Derin Devletten Derin PKKye
Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Haber Yorum
Türkiye’nin “derin devlet”le hesaplaşma süreci savrulmalar ve yeniden başlamalarla devam ediyor.
“Derin devlet” zihniyeti, devletin kodlarına öyle yerleşmiş ki, devlet, derin devletsiz kendini çıplak hissediyor olmalı, biri yerine hemen bir diğerini ikame ediyor.
Farklı renk ve tonlarda “derin devlet”ler birbiri peşi sıra devreye giriyor.
Derin devletin her tonuyla halaya giren PKK de bundan etkilenmiş olacak ki, derinsiz yapamıyor.
Derin hamleleri derinlikle tarif etmek “büyük örgüt” havasına zarar verebileceği için genellikle “yerel birimlerin inisiyatifi” klişe cümlesiyle zevahir kurtarılmaya çalışılıyor.
Ama gün oluyor ki “yerel birimler”in yaptıkları izah edilemeyecek hale geliyor, mızrak çuvala sığmıyor.
Son heykel krizi buna örnek olarak gösterilebilir.
Heykel, Lice, Mahsum Korkmaz, çözüm süreci…
Birbiriyle alakasız dört şey yan yana nasıl geliyor, çok kimse anlamadı.
Heykel denince akla Kemalizm, totalitarizm, üçüncü dünya zihniyeti, tek adamlık gibi şeyler geliyor.
Lice denince maalesef akla tonlarca uyuşturucu, baronlar, iç içe geçmiş mafya-örgüt ilişkileri geliyor.
Mahsum Korkmaz denince akla tasfiye, öldürüp putlaştırma, paranoyak diktatörlük geliyor.
Ve çözüm süreci…
Çözüm süreci denince de herkesin aklına farklı şeyler geliyor. Kimi “kan duracak, terör bitecek” derken, kimi “direndik, kazandık” havasında. Kimileri ise “ülke bölündü, vatan satıldı” çığlıkları atıyor.
Heykel krizinde de bu şekilde farklı görüş ve değerlendirmeler çıktı ortaya.
En ilginç açıklama ise PKK’den geldi.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi olan Duran Kalkan, Selahattin Erdem mahlasıyla yazdığı yazıda ilginç şeyler söyledi.
“Sanki her işi başardık da sadece o kaldı gibi ortalığa büstler dikiliyor” diyen Kalkan, son dönem eylemlerine de ciddi eleştiriler getiriyor.
Kalkan, şunları söylüyor: "Örneğin zaman zaman İstanbul`da belediye otobüsleri yakılıyor. Şehir merkezlerinde esnafın camları indiriliyor. İkide bir kepenkler kapattırılıyor. Benzeri birçok girişim yaşanıyor. Peki, İstanbul`da halkın otobüsünü yakmanın, Kürt şehirlerinde dükkânların camlarını indirmenin, kepenkleri kapattırmanın devrime ve devrimci harekete ne faydası var?”
PKK’nin heykelden ve yol kapatmaların çoğundan habersiz olduğu, kimi kepenk kapatma eylemlerinden de sonradan haberdar olduğu da başka açıklamalarla çıktı ortaya.
Peki, kim yapıyor bu eylemleri…
Hükümete yakın çevrelere göre ortada bir “Derin PKK” var ve amaçları süreci baltalamak.
Ama öyle görünüyor ki, “Derin PKK” bir tane değil.
Derinlerle iş tutarsan içinde o kadar “derin el” olur ki, insanlar hangisini saysın bilemezler.
PKK içinde “Derin Türkiye” kadar “Derin İran”, “Derin Almanya” da vardır. “Derin Amerika”nın ne kadar içerde olduğunu ise “Irak satrancı”na bakarak anlayabiliriz.
Çözüme doğru gidildikçe derinlerdeki çatışmalar daha çok ortaya çıkacak gibi görünüyor.
Her şeye hazırlıklı olmak lazım.
Bazıları ise PKK’nin nasıl bu noktaya geldiğini merak ediyor. Aslında çok da şaşırmamak gerekir. Eskiler ne güzel söylemiş öyle değil mi? “Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan…’’