Vahdet Çağrısı
Müslümanlar artık uyanıp kendine gelmelidirler. Düşmanlarının, farklı görüşlere sahip Müslüman kardeşlerinin olmadığını; asıl düşmanlarının Müslüman kanıyla beslenen batılı güçler olduğunun bilincine varmalıdırlar.
Kâfirlerin en korktuğu şey Müslümanların birliğidir. Bu yüzden Müslümanların arasında yine fitne ateşini tutuşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu ateşi yakarken kullandıkları en etkili yakıt ise, Müslümanlar arasında var olan mezhebi ve meşrebi ayrılıklardır. Emperyalist batılı güçler, bu ayrılıklar üzerinden şeytanî oyunlar kurarak Müslümanları devamlı bir çatışma içine sürüklemeye çalışıyorlar. Amaçları mezhep eksenli çatışma fitnesini tüm İslam âlemine yaymak, onları vahdetten uzaklaştırmak ve tüm Müslümanları bu yangında boğmaktır.
Müslümanların arasında vahdetin ve İslam kardeşliğinin hâkim olmaması sadece kâfirlerin işine yaramaktadır. Ki zaten onlar bunun çok iyi farkındadırlar. Bu açığı fırsat bilip her defasında kara bir bulut gibi Müslümanların üzerine çökmektedirler. Ümmeti zehirli bir sarmaşık gibi saran tefrika illeti yüzünden Müslümanlar her geçen gün güç kaybederken, kâfirler daha da güçlenmektedirler. Bu nedenledir ki, birçok İslâm ülkesi kâfirlerin işgali altındadır. Artık anlamamız gerekir ki, kâfirler bu gücü ve cesareti teknoloji harikası silahlarından değil, aramızda var olan ihtilaflardan almaktadırlar.
Tablo vahim gibi görünse de hiç bir şey için geç değildir. Eğer Müslümanlar vahdeti sağlama konusunda üstüne düşen görevi yerine getirme çabası içine girerlerse kâfirlerin oyunlarını bozabilirler. İçine düştükleri tefrika çukurundan ancak aralarında İslam kardeşliğini pekiştirerek çıkabilirler. Çünkü İslam dininin temelleri vahdet, kardeşlik üzerine inşa edilmiştir. Nitekim birçok ayet ve hadislerle de vahdet ve kardeşliğin önemine vurgu yapılmıştır. Durum böyleyken Müslümanların mezhep ve meşrep ayrılığı adı altında kâfirlere duymaları gereken kini, birbirlerine duymaları son derece acı vericidir. Kâfirleri bırakıp birbirlerini düşman bellemeleri akla ziyan bir harekettir. Ne gariptir ki, böyle yaparak kâfirlere hizmet edip onların işlerini kolaylaştırdıklarının farkında bile değiller.
Müslümanlar artık uyanıp kendine gelmelidirler. Düşmanlarının, farklı görüşlere sahip Müslüman kardeşlerinin olmadığını; asıl düşmanlarının Müslüman kanıyla beslenen batılı güçler olduğunun bilincine varmalıdırlar. Aralarında yaşanan çatışmaların temelinde kâfirlerin parmağının olduğunu ve bu kâfirlerin yegâne amacının Müslümanları birbirine kırdırtmak olduğunu anlamalıdırlar. Bu durumda bütün Müslümanlar aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp birbirlerine kenetlenmelidirler. Kâfirlerin yakmaya çalıştığı fitne ateşini, kardeşlik çeşmesinden akacak suyla söndürmeye çalışmalıdırlar. Artık anlamamız gerekir ki ümmetin yeniden hayat bulup dirilmesi ancak aramızda vahdetin ve İslam kardeşliğinin tesis edilmesi ile mümkün olacaktır. Ümmetin bir an önce bu vahdet ve kardeşliğe kavuşması dileğiyle…
Arzu Aşkın / Siverek - Yaş: 25