Mahyalar, Ramazan ayının en özel sembollerinden biri olarak kabul edilir. Ramazan ayı boyunca camileri süsleyen bu ışıklı yazılar, Osmanlı döneminde yağ kandilleriyle yapılırken günümüzde elektrikle aydınlatılmaktadır. Mahya geleneği, tarih boyunca manevi bir atmosfer oluşturmuş ve toplumda birlik beraberlik duygusunu pekiştirmiştir. Peki, mahya nedir? Bu gelenek nasıl ve ne zaman ortaya çıktı? İşte detaylar...

Mahya Nedir? Mahya Geleneğinin Kökeni ve Başlangıcı!
Ramazan ayının gelişiyle birlikte camilere mahya asma geleneği de canlanıyor. Osmanlıca'da "mâhiyye" olarak kullanılan ve Farsça "mâh" (ay) kelimesinden türeyen bu terim, zamanla günümüz Türkçesi"nde "mahya" olarak yerleşmiştir. Tıpkı recep, şaban ve ramazan aylarının halk arasında sadece “üç aylar” olarak anılması gibi, mahya da doğrudan ramazanla özdeşleşerek “bu aya özgü” bir anlam kazanmıştır.

Mahya Nedir?
Mahya, özellikle Ramazan ayında birden fazla minaresi olan camilerin iki minaresi arasına konulan ışıklı yazıdır. Osmanlılar döneminde yağ kandilleri ile yapılan mahyalar, günümüzde elektrik ampulleri ile yapılmaktadır.

Mahya Geleneğinin Kökeni ve Başlangıcı!
Ramazan aylarında camilerin minareleri arasına gerilen ışıklı yazılara "mahya", bu sanatın ustalarına ise "mahyacı" denir. Geçmişte mahyacılık, büyük ustalık gerektiren özel bir sanat dalıydı. Tecrübeli mahyacılar, işin tüm inceliklerini çıraklarına aktararak bu geleneğin devamını sağlardı.
Mahya kurulabilmesi için caminin en az iki minaresinin olması gerekiyordu. Eski dönemlerde, büyük camilerde minareler arasına ip veya teller gerilir, mahya ustası da zeytinyağıyla doldurulmuş kandiller ya da mumlu fenerler kullanarak yazılar ve hatta resimler oluştururdu.
Ramazan boyunca bu kandiller, rüzgâra rağmen geceleri ışıldamaya devam ederdi. Ancak camilerin elektrikle aydınlatılmaya başlamasıyla birlikte mahyacılık sanatı kolaylaştı ve geleneksel yöntemler yerini renkli ampullerle yapılan mahyalara bıraktı. Günümüzde de bu kültür modern tekniklerle yaşatılmaya devam ediyor.




