• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Zindan Hayatına Dair
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hamd âlemlerin Rabbi eşi ve benzeri bulunmayan her şeye kâdir yüce Allah (cc)’a mahsustur. Sâlat ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed Mustafa (sav)’ya, Onun pak âline, ehli beytine, ashabına ve de onlara tabi olan tüm Müslümanların üzerine olsun. Hayat herkese göre farklıdır. Kimi dert ve kederle kimi de daha değişik şekilde hayatı yaşar. Ama biz mahkûmların hayatı dışarıdaki hayattan daha farklı bir hayat olduğu kesin. Zindanda hayat, nasıl desem; sıkıcı ve zor olsa da aslında bizler ilahi rahmetin altındayız. Belki buna göre bilmek için biraz olsun tefekkür edebilsek aslında görebiliriz. Zindanda hayat monotondur. Her gün sanki bir diğer günün aynısıdır. Hani bu tür durumlar için söylenen bir söz var dejavu… İşte bizim durumumuz bundan ibaret. Her günü aynı olan ve yıllarca dört duvar arasında geçen bir ömür. Biz mahkûmlar aslında sabırsız ve de aceleciyiz. Bir de yıllar geçtikçe istemeden de olsa üzerimizde gelişen aşırı duygusallıktır. Bazen öyle duygusal olabiliyoruz ki belki bir çocuk belki de yaşı geçkin bir ihtiyara benziyoruz. Ama tüm bunlara rağmen hâlâ bizim kahrımızı ve dertlerimizi çekmeye devam eden ailelerimizin hakkını inkâr edemeyiz. Bizleri ayakta tutan ve hâlâ bizler için güzel umutlar besleyen ailemizin hakkını asla ödeyemeyiz. Bu konuda ailemiz için Rabbimize duacıyız. Zindanda çok farklı bir hayat olsa da insan bu hayata alışıyor. Daha doğrusu alıştığımıza, kendimizi inandırmaya çalışıyoruz. Yoksa zindan hayatının alışılacak ve yaşanılacak bir hayat olmadığını zindan tecrübesi olanlar çok iyi bilirler. Zindan hayatını zorlaştıran o kadar çok şey var ki. Bazen küçük bir sorun öylesine büyük bir musibet oluyor ki böylesi durumlarda zindanın gerçek bir musibet olduğuna şahit oluyoruz. Zindanın bu yüzünü genelde konuşmasak da bilenen bir şey olduğundan olsa gerek bunu konuşmaya bile dayanamıyoruz.

Zindanda hayat birçoğuna göre rahat ve kolay gibi görünse de biz mahkûmlar bunun zorluğunu iyi biliriz. Zindanda çalışmadığımız doğrudur. Ama zindanda çalışmıyor olmak kadar zor bir şey de yok. Çalışmayıp birilerinin sizin ihtiyaçlarınızı karşılaması kadar zor olan başka bir şey var mıdır? Özellikle biz erkekler için fıtri bir özellik olan ailemize sahip çıkmanın, görevimizi yerine getirememenin bizlere ne kadar ağır geldiği, nasıl bir şey olduğu keşke anlaşılabilseydi. Zindanda hayat bir şekilde geçse de bizde bazı hastalıkların oluşmasına vesile oluyor. Hastalık bu. Tedavi edilmesi bu zindanlarda kaldığımız süre zarfında zor oluyor. Bazen hastalıklarımızın tedavisi için hastaneye giderken orada bulunanların bir anda gözleri bizlere çevrilir. Bize bakan tüm gözlerde bir rahmet ve acıma hissi olduğunu hissedersiniz. Bu şefkatli bakışlar sadece bizlere has bir özellik olmasa da bizde var olan bir şey var. Nasıl desem, belki adli mahkûm arkadaşlar buna alınabilirler ama bize söylenilen ve şahit olduğumuz birçok deneyimden; bizleri ayırdıklarını, bizlerde farklı bir şeyin olduğunu söyleyenlerden anlıyoruz. Bunun sebebi hiç şüphesiz İslami bir dava sahibi olmamız ve İslami mücadele sonucu bu zindanları mesken edinmemizden kaynaklanıyor. Müslümanın kıldığı namazdan olsa gerek namazın nuru Müslüman kişinin şahsiyetinde kendisini belli ediyor. Her nerede olursak olalım Rabbimizin bizi yalnız bırakmadığını görüyoruz. Kalplerin sahibi olan ve kalpleri dilediği tarafa çeviren Rabbimiz, biz aciz kullarına bu zor şartlar altında bile lütufta bulunuyor.

Zindanda hayat, insan onurunu rencide edecek bir yaşamdır. Ve her mahkûm bu zindanda muhtaç durumundadır. Her şeyden önce Rabbimizin rahmetine muhtacız. Sonra ailemizin şefkatine muhtacız. Ardından varsa eşimizin muhabbet ve sevgisine, çocuklarımızın ilgisine, kardeşlerimizin alâkasına ve her şeyden önemlisi de Müslüman kardeşlerimizin dualarına muhtacız. Hep boynu bükük, yardıma muhtaç, aciz ve zayıfız.

Oysa özgürken meydanlarda aslan misali, cesaret timsali olanlar şimdi bu zindan ortamında başkalarının yardımı ile ayakta kalmaya çalışan, bakanlığın keyfine göre bizleri diledikleri yerlere süren cesaretleri ellerinden alınan birer hiç olmuşuz.

Bu hiçliğe benim tahammülüm var ama asıl tahammül edemediğim ise yakınlarımın beni tanıyanların bana böyleymişim gibi davranmasıdır. Bu zindanlarda yalnızlığa mahkûm edildiğimi, yalnızlık ile imtihan olduğumu ve her şeyden önemlisi böyleymişim hissi…

Zindanda hayat bizim istediğimiz gibi olmasa da bunu bir imtihan olarak gördüğümüzdün Rabbimize sığınıyor ve O’nun engin rahmetinden rahmetini ve yardımını diliyoruz. Bizler kendi ihtiyaçlarımızı bile karşılamaktan aciz ve zayıf kullar olarak

Rabbimize iltica edip Yakub (as)’ın dediği gibi (Rabbim ben derdimi ve kederimi sana şikayet ediyorum.) deyip âlemlerin Rabbine dert ve kederimizi arz ediyorum.

Zindanda hayat özlem ve hasret ile bir zamanlar İslami çalışmalarda bulunmanın verdiği o eşsiz lezzetin yokluğunun verdiği acı ile geçiyor.

Kısacası zindanda hayat hiç de kolay değil. Tüm bunlara rağmen Rabbimizin inayeti ve kardeşlerin duaları ile zindanda hayat devam ediyor.

Başta tüm şehit aileleri olmak üzere zindan ehlini ve de ailelerini yüce Rabbime emanet eder tüm kardeşlerimden hayır dualarını beklerim.

Selam ve dua ile…

Hasan Gündüz M Tipi Kapalı Cezaevi - Bayburt
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir