İki Yüzlü Medya
Aslında yazılarımda birilerine sataşmayı, birilerine laf yetiştirmeyi konu almak istemem.
Ancak bazen kalemler kendilerine verilen rolleri oynamanın ötesinde azimle çalışmalarını görünce, susmayı “dilsiz şeytan”lık olarak görürüm. Vicdanım beni rahat bırakmaz…
Bazı insanlar yalan söylemeyi huy haline getirmişlerdir. Öyle çok yalan söyler ki, kendileri de bu söylediklerine inanır olurlar. İşinin ehlidirler gerçekten öyle uydururlar ki, dinleyenlerini söylediği şeyin gerçekliliğine inandırır, kimse yalan olduğunun farkına varmaz. Anlatırlar ki;
Bir köyde iki kardeş varmış. Gittikleri her cemaatte küçük kardeş konuşur yalanlar uydurur, bütün cemaat onu bu yüzden sayar sever değer verirmiş. Büyük kardeş bundan çok rahatsız olur, sözünün dinlenmemesi zoruna gittiği bir günde bir karar vermiş; “bende yalan söylesem halk beni de sayar, sözümü dinler.” Demiş ve bir köy sohbetinde, sohbetin en koyu yerinde başlamış konuşmaya:
--- Bu gün gök yüzünden köpek seslerinin geldiğini duydum deyince herkeste bir şaşkınlık hasıl olmuş. Ya olur mu öyle şey bu yalana kim inanır sesleri yükselince cemaatten. Ben ne yaptım dercesine bir hale bürünür büyük kardeş. Abisinin alay konusu olduğunu görünce atılmış küçük kardeş söze.
--- Elbette olur! Abim doğru söylüyor ben de duydum. Deyince tüm bakışlar küçük kardeşe çevrilir.
--- Köpek yavruları küçüktür. Kartallar yere inmiş onları pençelerine almış havalanmıştır o yüzden sesleri havadan geliyordur demiş. Bunu duyan halk buna inanmış. Abisi rahat bir nefes almış…
Bugünlerde doğruları anlatmayı bırakın bir tarafa, varolan doğrulara bin bir türlü yalan katmayı marifet bilen, kendisine yazar diyen yalakalar türedi. Her yazısında “iki yüzlü” olduğunu vurgulayanlara kısa da olsa bir cevap mahiyetindedir.
Ergenekon sanıklarının iddianemelerini kabullenemeyip, bu konuda ahkam kesenler konu İslami camia olunca statükoyla aynı dili kullanmaktan geri durmuyorlar. Ağabeylerinin söylediklerine gülenlere büyük bir maharetle ve en iyi bildikleri şeyi yalan söyleyerek öyle bir anlatırlar ki millete, sonra dönüp baktıklarında kendilerini de uydurduklarına inanmış halde görürler. Hz Yusuf’un hayatının konu aldığı bir filmde kahinlerin yargılanması sahnesi ve kahinin söylediği; “bir yalanın tekrarı, onu dillendiren kişinin de bu yalanı gerçek sanmasına yol açar… Dünyanın tatlı yüzü, halkın ahmaklığı ve cahilliği bizi azdırdıkça azdırdı, halk böyle istiyordu, bizde kendi yararımıza halkı kullanıyorduk.” sözleri bana hep Türkiye’deki kalemşörleri/iki yüzlü medyanın halkı nasıl uyuttuğunu hatırlatır.
Konu Ergenekon sanıkları olunca onları sütten çıkmış ak kaşık gibi lanse eden malum medya! Acaba siz İHYA-DER iddianamesini açıp baktınız mı hiç? Savcıların bu derneğe 150 yıl ceza yağdırmasının altındaki sebepleri araştırın demiyorum. İddianameye baktınız mı hiç? Diyorum.
Adıyaman MUSTAZAF-DER sekreterine ve diğer STK üyelerine verilen 50 yıllık cezada çok uzak değil. Henüz bir hafta oldu yada olmadı. Onun iddianamesine baktınız mı? Bakmamışsınızdır çünkü onlar zaten dünden suçlu sizin ve sizin gibi düşünenlerin gözünde.
Peki telefonda yaptığı konuşmaları şifreli konuşma/örgütsel döküman olarak gören; “Hz. İbrahim nerden tanıyorsun?.. Hazreti İbrahim’in örgütle ilişkisi ne?” gibi saçma sapan sorular soran savcılar, hakimler, yargıçların bu tavrı sizi rahatsız etmedi mi?
İki yüzlülüğünüzün yalancılığınızın haddi hesabı yok. Bir kitap, bir yazı için cezaevine gönderilen bir Müslüman ise mevzu bahis olan, terörist demekten geriye kalmıyorsunuz ancak, bu sizin mahallenizden ise “Hiç kimse kusura bakmasın ama ben bu saatten sonra... Kitaba, yazıya, habere, dokümana... “Terör örgütü etkinlik araçları” muamelesi çekmem / çekemem. İstesem de yapamam.Çünkü tıynetim müsait değil.”* Yalanlarını sıralamaktan geri durmuyorsunuz...
Tekrarlayıp durduğunuz yalanlar/ikiyüzlülüğünüz, halkın önüne doğrular bir bir döküldüğü zaman, elbette ortaya çıkacaktır. O zaman halkın ve Hak’kın öfkesinden nasıl korunacaksınız, hangi kılıflara bürüneceksiniz?...
* Ahmet Hakan Çoşkun, 13.09.2011 Tarihli “Otur, Sıfır” başlıklı yazısından.
Abdulhak Saruhan / Cizre – Yaş: 24
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.