Avrupa`da faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, internet ve sosyal medya üzerinden Müslümanları hedef alan nefret suçlarının cezalandırılmasını istiyor.

Sivil toplum örgütleri temsilcileri, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından düzenlenen "İfade özgürlüğüne saygı çerçevesinde siber nefret suçlarıyla nasıl mücadele edilmeli: İnternette Müslüman karşıtı nefreti karşılama sorunsalı" konulu toplantıya katılmak üzere Viyana`da bir araya geldi.

Merkezi Strasburg`da bulunan ve insan hakları alanında araştırmalar yapan Toplumsal Bütünlük için Avrupalı Müslümanlar İnisiyatifi (EMISCO) Genel Sekreteri Bashy Quraishy, Avrupa`da Müslümanlara yönelik nefret suçlarının arttığına dikkati çekerek, nefret suçlarıyla ilgili farkındalık oluşturmak istediklerini söyledi. Quraishy, "Bizler Avrupa`da yaşayan Müslümanlar olarak nefret suçlarının farkında olmalıyız ve mücadele etmek için bir şeyler yapmalıyız" dedi.

"Müslümanlar, Avrupa`nın parçası"

Nefret suçlarının medya ve siyasi tartışmalarda çok fazla ele alındığını kaydeden Quraishy, "Bizler Müslümanlar olarak Avrupa`nın parçasıyız. Başka bir yere gitmeyeceğiz. Tıpkı antisemitizm ve diğer ayrımcılıklarla mücadele ettiğimiz gibi İslamofobi ile de mücadele etmeye başladık" diye konuştu.

Merkezi Belçika`da bulunan Thinkout düşünce kuruluşunun başkanı Bekir Güneş de son dönemde Avrupa`da Türklere ve Müslümanlara yönelik ırkçı saldırıların arttığını ve İslamofobi`ye karşı eyleme geçmek istediklerini söyledi. "Müslümanlara karşı yapılan haksızlıkların, İslami korkusu ve düşmanlığından kaynaklandığını düşünüyoruz" diyen Güneş, "Bu korkunun bir şekilde aşılması gerekiyor. Avrupa, bu tür korku içerikli politikalarla ileriye gidemez. Bu Avrupa`nın güvenliği için de endişe verici bir durum oluşturuyor" dedi.

Nefret suçlarına davet çıkaran yayınlar durdurulmalı

İnsanların medya yoluyla aynı düşmanlara yönlendirip aynı korkularla şekillendirilmeye çalışıldığını ifade eden Güneş, "Medya yoluyla insanlara algı operasyonu yapılıyor ve nefrete yönlendiriliyor. Artık medyanın nefret suçlarına davet çıkaran yayın yapmasının durdurulması gerekiyor. Medyanın, insanları yönlendirmemesi gerekiyor. Avrupa insanı, medyadan çok etkilenen ve dünya görüşünü medya ile şekillendiren bir toplumdur. Bu nedenle medyanın etik kuralları olmalıdır" diye konuştu.

EMISCO Belçika Temsilcisi Çiğdem Can, Müslümanlara yönelik nefret suçlarının özellikle internet ortamında artış gösterdiğini ve hiçbir cezai yaptırıma tabi olmadığını söyledi. İfade özgürlüğünün önemli olduğunu, ancak bu özgürlüğün istismar edilmesine duyarsız kalınmaması gerektiğini kaydeden Can, şunları söyledi: "Müslümanları incinebilir hale getiren, savunmasız bırakan bu gelişmelere karşı bir şeylerin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Sanal ortamın yasal düzenlemelerin dışında bırakılarak hayatımıza bu şekilde tesir etmesi sürdürülebilir bir durum değildir. Antisemitizim olaylarında gösterilen hassasiyet, İslamofobi konusunda da geçerli olmalı."

"Nefret suçları geleceğimizi tehdit ediyor"

Thinkout Başkan Yardımcısı avukat Ayşe Elkılıç da Müslümanlara karşı nefret suçlarının internet ve sosyal medya üzerinde sorunsuzca yayıldığına dikkati çekerek, söz konusu suçların cezai yaptırım görmediğini aktardı. Nefret suçlarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini ifade eden Elkılıç, "Nefret suçu internet üzerinden çok daha hızlı yaygınlaşıyor. Bu konunun hukuki olarak ele alınması gerekiyor" dedi.

Viyana Eyalet Meclisi Milletvekili Ömer Al-Rawi ise İslamofobi ve Müslümanlara yönelik nefret suçlarının son dönemde karşı karşıya kalınan en önemli sorunlar arasında yer aldığını kaydederek, "Nefret suçları kimi hedef alırsa alsın geleceğimizi tehdit ediyor. İnternetin yaygınlaşması ve medyanın küreselleşmesi, bu suçu daha da yaygın hale getiriyor. Hiç kimse bu sorunu görmezden gelemez" ifadelerini kullandı.