Başbağlar Hala Kan Ağlıyor
Sivas olaylarına misilleme amacıyla 2 Temmuz 1993te Erzincanın Başbağlar Köyüne saldıran hain eller, 33 masum insanı hunharca katletmişti.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamlarından olan Başbağlar katliamı 22. yılına girdi.
2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas’ta 37 kişinin Madımak Oteli’nde ölmesinden sadece 3 gün sonra Erzincan ili Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde, akşam ezanı okunduktan sonra camiye giden 29 kişi köyün meydanına toplanarak kurşuna dizildi. Köydeki 214 ev, cami ve okul, içindeki insanlarla birlikte yakıldı. 1’i kadın 4 kişi yandı, toplam 33 kişi şehit oldu. CHP’lilerin yoğun çabalarıyla “teşhis usûlsüz” denilerek tetikçiler serbest bırakıldı ve bir daha da bulunamadı.
Başbağlar’da yapılan katliamın üzerinden tam 21 yıl geçmesine rağmen faillerin bulunamaması mağdurları üzüyor.
Başbağlar Köyü Kalkındırma Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya, Başbağlar katliamı ve Başbağlar davasında yaşanan hukuksuzlukları gazetemize anlattı. Dikkaya, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun Sivas olayları ve Başbağlar katliamlarına ilişkin incelemesinin devam ettiğini belirterek, “Yargı süreci senaryodan ibaretti. Başbağlar’da insanlık suçu var, soykırım var” dedi.
KARAKOL KOMUTANI 3-4 DEFA ARANMASINA RAĞMEN TELEFONA GELMİYOR!
Mehmet Ali Dikkaya, Başbağlar katliamı öncesi bölgedeki hareketliliğin istihbarat tarafından dikkate alınıp katliamın önlenmesi mümkün olduğunu ancak devlet yetkililerinin gereğini yapmadığını olay sonrası jandarma komutanının 4-5 defa yapılan aramaya cevap vermediğini söyledi.
DEVLET YETKİLİLERİ 14 SAAT SONRA BAŞBAĞLAR’A GELDİ
Mehmet Ali Dikkaya, katliamdan 14 saat sonra kaymakam, savcı ve güvenlik güçlerinin köye geldiğini hatırlatarak, “14 saatlik süreçte zaten her şey bitmişti. Baskın 5 Temmuz 1993 tarihinde akşam saat 20:00’de başladı, devlet yetkililer 6 Temmuz 2014 tarihinde saat: 10:10’da Başbağlar’a geldiler. Savcının tutanağında, Başbağlar Köyü’ne 10:10’da intikal edildiği açıkça görülüyor. Devlet yetkileri; sabah gün ağırdıktan sonra gelebilirdi” dedi.
210 HANENİN 191’İ YAKILDI 4 GÜN YANGINA MÜDAHALE EDİLMEDİ
Dikkaya, katliam sabahı yangına müdahale edilmediğini anlattı ve “5 Temmuz Pazartesi yangın başladı, 9 Temmuz Cuma gününe kadar yangına müdahale edilmedi. 4 gün yangına müdahale edilmedi. 210 hanenin 191’i yakıldı. Evler bitişikti, yanmaya devam etti. Evlerin tamamının yanması mı istendi?” diye sordu.
KATLİAMDA ÖLEN ŞEHİTLERİN OTOPSİSİ YAPILMADI
Başbağlar Köyü Kalkındırma Derneği Başkanı Dikkaya, katliamda ölen şehitlerin otopsisinin yapılmadığına dikkat çekerek, “Şehidlerimiz, 30 kilometre uzağında Başpınar Köyü’ne defnediliyor. Şehidlerimiz Köy Hizmetleri’nin kamyonuna tabiri caizse odun yığını gibi üst üste atılıyor ve taşınıyor. 4 vatandaşımız evlerin içinde yakılarak şehid edildi.Köyün nrasıl ve neyle yakıldığı tespit edilmedi. Evler dozerle yıkılmasa, yangının nasıl çıktığı ortaya çıkacaktı” dedi.
585 BOŞ KOVANIN BALİSTİK İNCELEMESİ YAPILMADI
Dikkaya, “Katliamı gerçektirenler zaiyat dahi vermedi. Bu nasıl organizasyondur ki, profesyonelce katliamı yapıyor. 585 tane boş kovan toplanıyor, balistik incelemesi yapılmıyor. Bu kovanlar hangi silahtan çıktı ve hangi olaylarda kullanıldı? Bu da araştırılmıyor” diye konuştu.
SANIKLAR SERBEST BIRAKILDI
Başbağlar katliamında suçunu itiraf eden 10 kişinin önce tutuklandığını daha sonra serbest bırakıldığına dikkat çeken Mehmet Ali Dikkaya, “Sanıklar, suçunu itiraf etmesine rağmen serbest bırakıldı, bir kısmı yakalandı. İki itirafçı sanık vardı. İtirafçılardan biri Diyarbakır Cezaevi’nde yatıyordu, bir yıl sonra anca mahkemeye getirilebildi. Gerekçe olarak Buca Cezaevi’nde itirafçı koğuşu olmaması gösterildi. Elbistan’da itirafçı sanık vardı, hiç duruşmaya getirilmedi. Diyarbakır Cezaevi’nde itirafçıların verdiği isimler konusunda ciddi inceleme yapılmadı. Katliama karıştığı iddia edilen kişiler, sanık yakınlarıyla yüzleştirilmedi. Mahkeme Erzincan’da devam ederken, İzmir’e alındı, dosya eksik kapatıldı. 1998 yılında dosya kapatıldı. Başbağlar tarihten silindi” şeklinde konuştu.
SİVAS’TA TAHRİK VARDI
Dikkaya, Sivas’ı organize edenlerin, Başbağlar’ı da organize ettiğini belirterek, “Alevi-Sünni çatışması çıkarmak istediklerini biliyoruz. Sivas’ta toplumsal olay vardı, tahrik vardı. Başbağlar’da hiçbir şey yoktu” dedi.
ÖZER, ‘YAZDIRMIYORLAR’ DEDİ
Dikkaya, Başbağlar katliamının ardından gazete yöneticilerini ziyaret ettiklerini belirterek, “O dönem Türkiye gazetesi başyazarı Yalçın Özer’e gittik, Ankara’da kendisini ziyaret ettik. Bize sarıldı, ağladı. Yalçın Özer’e, “Sol basın yazmıyor, malum basın yazmıyor. Siz neden yapmıyorsunuz?’ dediğimizde, ‘İçimiz yanıyor ah içimiz yanıyor ama Yazdırmıyorlar. Ne yapayım’ dedi. Yazdırmayan kimdi? Yalçın Özer’e bize söylemedi. O gün basını susturan bir güç vardı. Ziyaret ettiğimiz Hürriyet gazetesi yöneticisi de, ‘Başbağları yazdırmıyorlar’ demişti. O kalemler, Başbağlar katliamını yazamayanlardan hesap soracak ve davacı olacak. Böyle bir katliamı yazmamanın, yazamamanın gerekçesini anlamam. Başbağlar’da insanlık suçu var, soykırım var” ifadelerini kullandı.