DİYARBAKIR – PKK tarafından küçük yaşta kandırılarak dağa kaçırılan çocukların eylemci ailelerini ziyaret eden Kürt Siyasetçi Yazar İbrahim Güçlü,

Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın ve toplumla ilişkisi olmayanların hiç tanımadığı insanlar üzerinde söz sahibi olmasının söz konusu bile olmadığını belirtti.

 “PKK çok rahat bir şekilde gençleri ve çocukları dağa götürmeye başladı”

PKK’nın dağa kaçırdığı çocukların sorunlarının yeni bir sorun olmadığına dikkat çeken Güçlü, “PKK’nın dağa götürdüğü çocuklar sorunu yeni bir sorun değildir. Denilebilir ki 84’ten sonra çok trajik bir olay haline geldi ve özellikle de soru sormayacak, sorgulamayacak olan küçük yaşta kolaylık ile biat edebilecek çocukları dağa götürdüler. Bu sorun denilebilir ki 30 yıldan fazla olan bir sorundur. Başından beli Kürt halkı çocuklarına sahip çıkmadı ve bu nedenle PKK çok rahat bir şekilde ilkokulda dâhil olmak üzere ortaokul lise ve üniversitede kitleler halinde gençleri ve çocukları daha götürmeye başladı.” dedi.

“Apoist olmayan ailelerin de içlerinin acıdığını düşünüyorum”

Ailelerin yaptıkları eylemlerin Apoistler hariç tüm kesime hitap ettiğine değinen Güçlü, “Bu sivil demokratik barışçıl itaatsiz hareket denilebilir ki bütün vicdanlara hitap etmeye başladı. Bu hitap basına, hükümete ve parlamentodaki siyasi partilere etki yaptı. Ama tek etki yapmayan kesim denilebilir ki HDP/BDP’nin Belediye Başkanları ve onların yöneticileri oldu. Aslında ben onların da etkilenmiş olduğunu düşünüyorum. Aslında onların da kendi tabanında ciddi bir kaynamanın olduğunu düşünüyorum. Yani doğrudan yukarıya bağlı olmayan, Apoist olmayan ailelerin de içlerinin acıdığını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

“Bu direniş 110 ailenin direnişi değildir”

Cenevre Konvensyonal anlaşmasını izleyen komitenin PKK ile görüşme yaptığını, yaptığı görüşme ile ilgili açıklama yaptığını söyleyen Güçlü, “ Denilebilir ki çocuk hakları ve özellikle Cenevre Konvensyonal anlaşmasını izleyen komite PKK ile bir görüşme yapmış ve kendisi bu konu ili ilgili bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre 16 yaşından küçüklerin bırakılacağını ve 16 ile 18 yaş arası çocukların da ailelerle görüştürülüp evlerine dönmek istedikleri takdirde evlerine dönebileceklerini açıkladı. Eğer eve dönmek istememeleri halinde ise gerila olarak kalabilecek. 18 yaş üstündekilerle de herhangi bir açıklama da bulunuyor.” şeklinde konuştu.

Güçlü şöyle devam etti:, “Benim düşünceme göre 16 yaş ve küçükleri değil 18 yaş ve küçüklerin tümünün bırakılması gerekmektedir. 18 yaşın üstünde olanların da mutlaka aileleriyle görüştürülmeleri gerekir. Hatta uluslararası hukuka uygun olan da budur. Eylem yapan bu annelerin ve babaların direnişi çok önemli bir direniştir. Bu direniş 110 ailenin direnişi değildir, bu direniş bir bütün olarak Kürt halkının bir direnişidir

“Biz Kürt halkı olarak çocuklarımıza sahip çıkmadık”

Murat Karayılan`ın, Cemil Bayık`ın ve  Duran Kalkan’ın toplumla ilişkisi olmayanların ve toplumda hiç tanımadığı insanların üzerinde söz sahibi olmasının söz konusu bile olmadığını söyleyen Güçlü, “Biz Kürt halkı olarak çocuklarımıza sahip çıkmadık. Şu anda Türkiye`de sivil toplumun en güçlü olduğu yer burasıdır..” İfadelerine yer verdi.

“Öcalan ile ilgili bir durum olduğunda hemen sokaklara dökülüyorlar”

Öcalan ile ilgili bir durum olduğunda sokaklara dökülen kadın örgütlerinin neden eylem yapan aileler için ses çıkarılmamasına vurgu yapan Güçlü, “Çok rahat durumda olan Abdullah Öcalan ile ilgili bir durum olduğunda hemen sokaklara dökülüyorlar. Peki, bu kadınlarımız onlardan bir parça değiller mi? Bu çocuklar onların çocukları değiller mi? Üstelikte 8 Mart`a meydanları dolduruyorlar ve özgür kadın diyorlar. Özgürlük bu mudur? Bir dönem sonra PKK’nin içinde infaz edilen gençlerin ailelerin sorunları gündeme gelecektir. O kadar çok sorunlu bir durum var ki şu anda oraya sıra gelene kadar bu çocuklarımızın geri gelmeleri gerekir.” şeklinde konuştu. (Ali Adiyaman / Yakup Moğulgani - İLKHA)