• DOLAR 32.461
  • EURO 34.816
  • ALTIN 2442.774
  • ...
İslam Ülkelerine Tarihi Uyarı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, bir dizi temasta bulunmak için gittiği İran`da Uluslar arası İslami Uyanış Konferansı`na katılarak bir konuşma yaptı. Dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce davetlinin katıldığı konferansta Kamalak, İslam ülkeleri temsilcilerine önemli mesajlar verdi.

Ana gündem maddesi olan Arap Baharı ve İslam Ülkeleri`ndeki son gelişmeler olarak belirlenen konferansta Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak`ta Türkiye adına konuştu. Kamalak, İran halkının 1979 yılında yaptığı devrim ile sözlerine başlayarak, “İran halkı geçen asrın son çeyreğinde gerçekleştirdiği devrimle büyük bir başarı elde etmiş, dış müdahalelerden kurtulmuş ve yeni bir çığır açmıştır” dedi.

BM GÖREVİNİ YERİNE GETİREMİYOR

Kamalak konuşmasında ikinci dünya savaşı sonrası kurulan Birleşmiş Milletler`in fonksiyonunu yeterince icra edemediğini de kaydederek, “Dünya problemleri gündeme geldiğinde adını sık sık duyduğumuz Birleşmiş Milletler Teşkilatı dünyada adaleti sağlamak, insan haklarını teminat altına almak, tahakkümü önlemek, ayrımcılığa ve haksızlığa son vermek için kurulmuştur. Ancak bu sorumluluğu yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir. Zira bu galip devletler kendi menfaatlerine bir zarar gelmesini önlemek için de, gerekli tedbirleri almışlardır. Bu kapsamda, BM`in on beş Kişilik Güvenlik Konseyi`nde sadece beş devlete (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin) hem daimi üyelik, hem de, bütün kararlarda, veto hakkı tanınması bir örnek olarak verilebilir. BM`nin ilk kararlarından birisi “Filistin toprakları üzerinde bir İsrail Devleti`nin kurdurulması” olmuştur” diye eleştirdi.

Milli Görüş`ün esas derdinin dünyadaki zulümleri sonlandırmak olduğunu kaydeden Kamalak, “Bizim esas derdimiz, içinde yaşadığımız dünyanın huzura ve barışa nasıl kavuşacağı; ezilen ve sömürülen ülkelerin esaretten nasıl kurtulacağıdır. İnanıyoruz ki bu kurtuluş hamlesinin öncülüğünü Müslümanlar yapacaktır. Zira biz, Hak`ka inanır ve Hakkı üstün tutarız. Zulme rıza gösteremeyiz ve zalimlere destek veremeyiz. Cenab-ı Hak son Peygamber olarak Hz. Muhammedi (sav) ve Din olarak da İslam`ı göndermiştir. İslam, kelime manası olarak zaten “Barış” demektir. Hakkı değil, kaba kuvveti üstün tutan Irkçı Emperyalistlerin korkusu da burada yatmaktadır. Onların dillerinden düşürmedikleri demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi ifadeler sadece bir aldatmacadır. Zira onlar bu güne kadar sadece baskıcı ve müstebit yönetimleri desteklemişler, sömürülerinin devamını sağlayanlara arka çıkmışlardır” dedi.

“İşte, İslam ülkelerinde şahit olduğumuz halk hareketleri bu sebepten çok önemlidir. Bu hareketlerin başladığı bütün ülkeler halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan ülkelerdir. Bu ülkelerin yönetici kadroları, zaman zaman ihtilaflar olsa da, Batı ile genelde uyum içinde olmuşlardır” diyen Kamalak, sömürü dönemi sonrası iktidara gelen yeni gelen yönetimlerin de Batılı ülkeler ile işbirliği içinde olduklarını ifade etti. Kamalak, “Bu sebepledir ki, yöneticilerinden memnun olmayan halk zaman zaman tepki göstermiş ve bu yöneticiler değişmiştir. Fakat halkın yaşantısında ciddi bir değişiklik olmamıştır Elbette bu durumun istisnaları yok değildir. 1979 İran devrimi bu istisnaların başını çekmiştir. Bu sebeple İran devriminin yeri ayrı ve önemi büyüktür. Bununla beraber Cezayir`de 1991 de yapılan genel seçimleri FİS`ın büyük bir çoğunlukla kazanacağı anlaşılınca, Fransa`nın kışkırtması ile ordu seçimlere müdahale etmiştir. Özellikle bu müdahale ve Batı`dan aldığı destek, Demokrasi konusunda Batı`nın çifte standardına en ciddi delildir” dedi.

BATI HER ZAMAN İKİYÜZLÜDÜR

Son aylarda Arap ülkelerinde başlayan halk hareketlerinde Batı`nın yine taraf olduğunu sözlerine ekleyen Kamalak, “İçinde bulunduğumuz 2011 yılında ise Tunus`ta başlayan ve hızla diğer ülkelere yayılan halk hareketleri, etkili olmuştur. Tunus ve Mısır`da yönetimler değişmiştir. Libya`da ise Batı doğrudan taraf olmuş ve silahlı çatışmalarda baş kaldıranlara açık destek vermiştir. İşin garip tarafı Fransa`nın bu müdahalesini “Haçlı Seferi” olarak tanımlamış olmasıdır. Müslümanlar olarak bizim hedefimiz ve maksadımız bellidir. Biz, zulüm ve baskı olmasın, sömürü ortadan kalksın, insan haklarına saygı gösterilsin, Hukuk üstün tutulsun, çifte standartlara son verilsin istiyoruz. Bizler aynı zamanda, bu hedeflere ulaşmak için çaba sarf edilirken, kimseye haksızlık da yapılmasın, zulüm de edilmesin, istiyoruz. Irkçı-Emperyalizmin ise maksadı ve hedefi bunun tam tersidir. Onlar gücü bir hak sebebi görürler. Haklı oldukları için değil, fiziki güce sahip oldukları için, menfaatleri gerektirdiğinde, o gücü kullanmaktan çekinmezler. Rahmetli Erbakan Hocamız, bu gerçekleri gördüğü için, bütün hayatını bu zulmü durduracak İslam Birliği`nin kurulmasına adamıştı. İslam Birliği`nin gerçekleşmesi için yapılması gerekenleri şöylece sıralamak mümkündür. Öncelikle İslam Ülkelerinin her birinin yaşanabilir bir ülke haline gelmesi gerekmektedir. O halde İslam Birliği`nin, bütün müessesleri ile birlikte kurulması bir zarurettir. Bu birliktelik, aynı zamanda inancımızın da bize dikte ettiği bir vazifedir. Zira biz, komşusu aç iken tok yatamayan, kardeşinin ayağına bir diken battığında onu kalbinde hisseden bir anlayışa sahibiz” dedi.

YAPILMASI GEREKEN

Kamalak İslam ülkelerinin vakit kaybetmeden birlikte hareket etmeleri gerektiği uyarısında da bulunarak, neler yapılması gerektiğini de bir bir sıraladı. Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, “Müslümanların kendi meselelerini birlikte görüştükleri bir “İslam Ülkeleri Birleşmiş Milletler Teşkilatı” kurulmalıdır. Ekonomik konularda dayanışmamızı sağlayacak bir “İslam Ülkeleri Ortak Pazarı”na ihtiyaç vardır. Bizi, ekonomik yönden Batı`ya adeta esir eden dolar yerine, kendi “Müşterek para birimimize” yani , “İslam Dinarına” geçmeliyiz. Aramızdaki kültürel bağlarımızı ihya etmek için, “İslam Ülkeleri Kültürel İşbirliği”ni geliştirmeliyiz. İslam Ülkelerine yapılacak herhangi bir saldırı durumda kendimizi savunabilmek için “İslam Ülkeleri Savunma Teşkilatı”nı kurmalıyız. Teknolojide rakiplerimizin önüne geçebilmek için de “İslam Ülkeleri Teknolojik İşbirliği” teşkilatını kurmalıyız. Elbette gelişen şartlara ve ihtiyaca göre bu teşkilatların artırılması da sağlanacaktır. Bunun ilk adımı olarak 1970`lerde “İslam Konferansı Örgütü” (İKÖ) kurulmuşsa da, maalesef bu gün bu kurum işlevsiz ve etkisiz durumdadır. Bu teşkilatın hayatiyet kazanması zaman alabileceğinden, Rahmetli Hocamız, D-8`lerin kurulmasına öncülük etmiş ve bir yıldan kısa bir sürede bu önemli kuruluş hayata geçirilmiştir” diye konuştu.

HALK HAREKETİ LİDERLERİ IRKÇI EMPERYALİZME KARŞI UYANIK OLMALI

Kamalak konuşmasının sonunda ise İslam ülkelerinde yaşanan halk hareketlerinin Irkçı Emperyalizm`in kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığını da altını çizerek, halk hareketlerinin liderlerinin buna karşı uyanık olması gerektiği çağrısında da bulundu. Kamalak, “İslam ülkelerindeki hareketlerin saflığının, maksadının ve hedefinin gözetilmesi bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. Hiç şüphemiz olmasın ki Irkçı Emperyalizm bu hareketlerin hedeften saptırılması ve kendi kontrollerine girmesi için çoktan seferber olmuşlardır. Onların tek hedefi vardır, kendi menfaatlerini teminat altına almak. Halkın huzur ve rahatı onları hiç mi hiç ilgilendirmemektedir. Libya`da daha huzur sağlanmadan petrol paylaşımında ABD ve Fransa arasındaki yarış çirkin bir şekilde, ortaya çıkmıştır. Bu durum göstermektedir ki bu hareketlere öncülük edenler dış müdahalelere ve etkilere karşı uyanık olmak mecburiyetindedirler. Bunun için de dayanışmaya ihtiyaç vardır. Bu dayanışma her ülkenin içinde, başta ulema olmak üzere, siyasilere, iş adamlarına, işçi ve memurlara, bürokrasiye düşmektedir. Elbette emniyet güçleri, asker ve polis`in rolü de çok büyüktür. Bu silahlı güçlerin ellerindeki silahları kesinlikle kendi vatandaşlarına karşı kullanmamaları da bir gerekliliktir” dedi.

Habervaktim.com

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir