Başörtüsü Eylemleri`nde Bu Hafta
AMERİKA, PİYONLARIYLA SOMA FACİASI ÜZERİNDEN SİVİL DARBE PEŞİNDE. 474.HAFTA
Soma faciasının ardından “istifa” naralarıyla halk isyanı çıkartmaya yönelik bir takım gayretler, dünya üzerinde razı olmadıkları iktidarları devirmek için her türlü oyunu sergileyen Amerikanın Somada bir sabotaj gerçekleştirirmiş olma ihtimalini akıllara getirdi. Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu basın açıklamasında bu facia üzerinden rant elde etmeye çalışanlara tepki vardı. Vatandaşlar ellerinde, “Somada kaybettiklerimize Allah`tan rahmet diliyoruz, ölüm rantçılarına lanet ediyoruz” pankartı taşıdılar. Basın açıklamasını İnsan Hakları Savunucuları Derneği üyesi Zahid Mollarecep yaptı.
BASIN AÇIKLAMASI:
TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI AKTİVİSTLERİ 16 MAYIS 2014 KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 10.YIL 474. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ RESMİ BASIN AÇIKLAMASI
Değerli halkımız ve basın mensupları 474.hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz. Manisa`nın Soma ilçesinde meydana gelen kömür madeni faciası, 300’e yakın madencinin hayatını kaybetmesi tüm Türkiyeyi ve bizleri derin bir üzüntüye boğmuştur. Geride gözü yaşlı, bağrı yaralı, analar, babalar kalmıştır, eşler çocuklar kalmıştır. Bu tarifi imkansız acıyı bizde paylaşıyor, ölenlere Allah`tan rahmet, yakınlarına Allah`tan sabır diliyor, olayın acısını kalbimizin derinliklerinde hissediyoruz. Facianın neden kaynaklandığı tam olarak aydınlatılamamıştır. Önümüzdeki günlerde umarız bu facianın sebebi tam olarak ortaya çıkar. Bu faciada eğer ihmal varsa !, bu ihmali gösterenlerin cezalandırılmasını istiyoruz ve bunun takipçisi olacağız.
Madende işçi kardeşlerimiz bir faciaya maruz kalmışken, yakınları madenin önünde gözyaşları ile korku ve endişe ile yakınlarından bir haber almayı beklerken, Amerikan ve İsrail piyonları, halkın sandığa gömdüğü minik azınlık, %1 altı marjinal gruplar ve ideolojileri son kullanma tarihini çoktan doldurmuş, bitmiş Atatürkçüler bu acıları istismar edip alçakça, haince, siyasi hesaplarla, "istifa" naralarıyla tekrar sahneye çıkmışlardır. İlk koştukları yer, facianın olduğu Soma değil, adeta kabe haline getirdikleri Taksim olmuştur!, eylem yapmak için meydanlar olmuştur !.
Siyasette birçok konular istismar vasıtası yapılabilir. Şartların kötülüğünden, ücretlerin düşüklüğünden, ekonominin kötülüğünden bahsedilebilir. Fakat ölüm üzerinde siyasi rantçılık kadar adice !, alçakça !, bir siyasi istismar görülmemiştir. Halktan tokadı yeyip 60 seneden beri sandığa gömülen Atatürkçüler, hiçbir seçilme şansı olmayan marjinaller, bu toplumun % 1 dahi oluşturmayan provokatörler, milyonlarca insanın seçimine karşı saygısızlık yapıp, faşistçe, " istifa" çığlıkları ile, gulu gulu dansına başlamış, meydanları savaş alanına çevirmiş, güvenlik güçleri ile çatışmış, vatandaşın malını tahrip etmişlerdir.
Herkes iyi bilsin ki bu ortalığı yakıp dökenler vatan hainleridir, halk düşmanlarıdır. Emekçi haklarıdiye slogan atanların bir tanesi dahi alnının teri ile para kazanmamış, ana baba parası yiyen zengin çocuklarıdır, emeklilikle hiçbir alakaları yoktur. Gerçek emekçi, bu vatanın insanı ise, getirildiği hastanede, kamu malına zarar vermemek için “çizmelerim sedyeyi kirletmesin” diyen işçi kardeşimizdir.. Somalı gerçek emekçi kardeşimiz, bu sözleriyle, ambulansları, polis araçlarını, kamu malını, vatandaşların malını tahrip eden bu vatan haini alçaklara en güzel dersi vermiştir.
Amerika ve İsrail dünya üzerinde kendine ters düşen tüm iktidarları bir şekilde ortadan kaldırmaktadır. Gazze kapısını açan Mursi’yi iktidardan indirmiş, “van munit” deyip, Mavi Marma gemisini Gazzeye gönderen iktidarı devirmeyi kafasına koymuştur. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, Gezi olayları, 17 Aralık Fethullah darbe girişimi hep Amerika`nın tezgahıdır. Bu maden faciasından sonra Amerikan ve İsrail piyonlarının “istifa” naralarıyla sokaklara dökülmesi, bu maden faciasının, halkın özgür iradesi ile seçtiği insanları devirmek için tasarlanmış bir sabotaj olabileceği ihtimalini akıllara getirmektedir. Gezi olaylarından sonra Ulusal Kanalın spikeri, farkında olmadan açık kalan mikrofonundan, yanındakine “ah birkaç tane ölüm olsa ne güzel olurdu” diyordu. Amaçlarına ulaşmak için bunların gözünde insan hayatının zerre kadar kıymeti yoktur. Bu facia üzerinden halkı sokaklara dökme çabaları, halkın seçtiklerine sivil darbe yapma gayretleri, bir sabotaj ihtimalini artırmakta ve akla Amerika`nın iktidarı devirmek için değişik kirli bir senaryosu olabilme ihtimalini getirmektedir.
Artık her şey ap açık ortaya çıkmıştır. Amerika, İsrail güdümlü şer güçler, kapitalist sermayeçevreleri, halkın sandıktaki seçimini tanımayıp, bu tür tezgahlarla akla hayale gelemeyecek her türlü senaryoyu bundan sonra devreye sokacaklardır. Herkes hazırlıklı olsun, Gezi, 17 Aralık, Soma son olmayacak ve bu kirli senaryolar devam edecektir. Halkın seçimini hiçe sayıp, “ istifa “diye sokaklara dökülenleri uyarıyoruz, bunların ağ babası Amerika ve İsrail’i uyarıyoruz. Halkınözgür iradesi ile sandıkta kazandığı iktidarı bu tür kirli senaryolarla, darbelerle al aşağıedeceklerini sananlar, akıllarını başına toplasınlar. Halkın sessizliği onları yanıltmasın.
Halk bu gün susuyorsa, güvenlik güçleri görevini yapıyor diye susuyor, onların yetmediği noktada bu emperyalist uşaklarına bu halk susmayacak ve sandıkta kazandığını, sokakta kaptırmayacaktır !. Emperyalistlerin güdümünde bu tür senaryoları sahneye koymaya devam ederlerse bu ülke ve halk çok zarar görecektir. Fakat unutmasınlar ki, en bu halk en büyük bedeli, bu emperyalist maşalarına ödetecektir !. Bunlar bir faciadan kaynaklanan, doğal bir tepki olayla mıdır?. Eğer öyleyse sorarız, 50 bin insanın hayatını kaybettiği, insanların enkazlar altında, devletin ihmallerinden dolayı can verdiği Atatürkçü Ecevit hükümeti zamanında, “hükmet istifa” diye sokakları dolduran bu yamyamlar nerdeydi. Yoksa hükumet Atatürkçü olduğu için Kocaeli`de, Sakarya`da devletin zamanında müdahale etmemesinden dolayı ölenlerin canı can değil miydi?.
Bunları hep beraber yaşadık gördük. Bunlar halkın doğal tepkisi olmayıp “istifa” narları Amerikan piyonu Atatürkçülerin haince bir provokasyonudur. Türkiye’de, Amerika`nın, bu alçaklarıkullanarak Somayı ve önümüzdeki günlerde benzer olayları bahane edip, Mısır benzeri bir darbe yapmasına asla ve asla göz yummayacağız, oyumuza sahip çıkacağız. Sandıkta kazanmadıklarıiktidarı sokakta kazanmaya çalışanlar, bunun acı ve ağır bedelini de ödemeye hazır olsunlar. Basın açıklamamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
İNSAN HAKLARI SAVUNCULARI DERNEĞİ
Sakarya’da her cumartesi gerçekleştirilen adalet ve özgürlükler eyleminin 453. Hafta basın açıklamasını platform adına Diriliş Saati Dergisi yaptı.
Serdar Duman’ın okuduğu basın açıklamasında ana gündem Soma’da yaşanan faciaydı.
Açıklamaya “Soma’daki facia içimizi yakmaya devam ediyor. Allah(c.c)’tan ölenlere rahmet, yaralılara acil şifa ve geride kalanlara sabır diliyoruz” sözleriyle başlayan Duman, yaşananları salt bir kaza olarak görmenin, İslam’ın kaza ve kader anlayışını sulandırarak sorumluların suçlarını örtbas eden bir anlayışa teslim olmak anlamına geleceğini belirtti.
Facianın gözle görülür nedenlerinin yanı sıra bir de gözden kaçan esas nedeninin olduğunu vurgulayan Duman, bu nedenin “özelleştirmelerle ayyuka çıkan kapitalist politikalar” olduğunu ifade etti.
“Tüm yaşamı ve insanı sadece üretim/tüketim ilişkileri üzerinden tanımlayan kapitalizmin başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığı nasıl ifsad ettiği artık görülmelidir” ifadelerine yer verilen açıklamada, neoliberal politikaların kendi döneminde tavan yaptığı AKP Hükümeti’ne de seslenildi: “Uyguladığınız neo-liberal politikalar; malın/servetin emanet olduğunu unutan, sadece ve ne pahasına olursa olsun çok zengin olmayı hedefleyen, paylaşma/dayanışma gibi kavramlara tamamen yabancılaşmış bir sermaye sınıfını, cumhuriyetin ürettiği imtiyazlı zenginlere eklemlemeyi becermiştir. Şimdi bu müstekbir sınıfın nasıl bir canavara dönüşebileceğinin işaretleri ortaya çıkmaya başladı.”
Hükümetin yaşananları bir komplo olarak nitelendirmesinin, üzerinde konuşulması gereken birtakım gerçeklerin çarpıtılmasından başka bir şey olmadığı dile getirilen açıklamada, “Başbakanın kibri bırakıp bir Müslüman gibi olup biteni doğru anlama zamanı geldiği” hatırlatıldı.
Açıklamada ayrıca, işverenin de özrünün kabahatinden büyük olduğu vurgulandı: “Madende kaza anında sığınılabilecek güvenilir yaşam alanlarının oluşturulmadığı ortaya çıktı. Şayet yaşam alanları olsa idi, işçilerin bu alanlarda toplanarak günlerce hayatta kalmaları mümkün olabilirdi.”
Çalışma Bakanlığı’nın konuyla ilgili yapacağı açıklamanın da takipçisi olacaklarını belirten Duman,sendikaya da bazı sorular yöneltti: “İş güvenliği açısından bu denli sorunlu bir iş yerinde niçin hiçbir tepki ortaya konulmamışt