Sözde İslam Kongresi Sonuç Bildirgesi: Öcalana Özgürlük!
Münir Aydın / doğruhaber / haber-yorum
Abdullah Öcalan’ın talimatıyla gerçekleştirilen Demokratik İslam Kongresinin sonuç bildirgesi açıklandı. Medine sözleşmesinin baz alınarak gerçekleştirildiği iddia edilen kongreden beklenen sonuçlar ortaya çıktı.
Demokrasi kavramı ile sentez edilmeye çalışılan sözde İslam kongresinin sonuç bildirgesi kongreyi gerçekleştirenler ile çelişen maddelerle doludur. Batıda Türklük ile İslam’ı sentez etmeye çalışanların Doğudaki Kürtlük ile İslam’ın sentez edilmesinden öteye gitmeyen kongrede neredeyse Kürtlerin dışında zulme maruz kalan diğer milletlerden bahsedilmemektedir.
Demokratik İslam Kongresinin maddelerini tek tek inceleyecek olursak;
1) Toplumları birbirine düşman eden, telafisi zor hasarlara yol açan cahiliye dönemine ait uygulama, düşünce ve iktidar anlayışları, farklı toplumsal kesimlerin barış içinde ve özgür iradeleriyle bir arada yaşaması önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Bugün coğrafyamız, taşıyamayacağı ağır bir krizle karşı karşıyadır. Bu durum Medine Sözleşmesi referansı çerçevesinde Ümmetin yeniden inşasını zorunlu kılmaktadır.
Kongreyi gerçekleştirenlerin birbiri ile çelişmesi ilk maddeden ortaya çıkmaktadır. Özellikle bölgemizde farklı toplumsal kesimlerin hayatiyetine kasteden uygulamaları ile tanınan BDP ve uzantılarının seçim süreci boyunca parti farkı gözetmeksizin kendilerinin dışındaki bütün partilerin seçim çalışmalarını sabote edecek saldırıları gerçekleştirmesi aslında bu bölgede kimin farklı renklere tahammül edemediğini açıkça göstermektedir.
2) … Temel hak ve hürriyetlerin kullanımında, toplumların ve bireylerin kendilerini ifade etmelerinde adaletli, eşitlikçi ve özgür bir anlayışı kurumsallaştırmaları ve hukuki güvenceye kavuşturmaları İslami bir zorunluluktur.
İkinci maddede geçen “toplumların ve bireylerin kendilerini ifade etmelerinde adaletli, eşitlikçi ve özgür bir anlayış” cümlesini iki kere okumak lazımdır. Düzenlenen kongrede kendi düşüncelerine muhalif konumunda olan diğer oluşumların kongreye çağırılmaması hangi ifade özgürlüğünde adaletli olmayı gerektiriyor acaba? Yoksa onların özgürlük anlayışında bir farklılık mı var?
3) “Dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu, Allah’ın ayetlerindendir” (Rum/22) ifadesi, farklı toplulukların başta anadilin kullanılması olmak üzere, temel hak ve hürriyetlerini garanti altına almıştır. Halkların dillerini, kültürlerini, farklılıklarını özgürce yaşaması Yüce Allah’ın vermiş olduğu bir haktır; hiçbir siyasi otorite ve dini yorumun toplumları bundan mahrum bırakması kabul edilemez.
Bölgemizde kongreyi gerçekleştirenlerin uzantılarının elleriyle gerçekleştirilen uygulamalar ile burada zikredilen maddeler birbirine çok tezat durumdadır. Bölgedeki uygulamaları ile Cumhuriyet Dönemini aratmayacak kadar baskı ve dayatma uygulayan bu yapıları öne sürdükleri çözüm önerilerini öncelikle kendilerinin yapmalarını tavsiye ederiz.
4) Kürtler, yaşadığı topraklarda tarih boyunca din ve Ümmet adına üzerine düşen her türlü sorumluluğu ve fedakârlığı yerine getiren kadim halklardan biridir. Şimdi ise Kürtlerin karşı karşıya kaldığı otoriter laikçi, ulus devletçi, mezhepçi ve ırkçı saldırılar karşısında Ümmet’in de sorumluluk ve fedakârlık göstermesi gerekmektedir.
Uygulamada her türlü otoriter Kürtçü, ulus devletçi ve ırkçı saldırıları gerçekleştirenlerin böyle bir sorumluluktan bahsetmeleri hiç gerçeği yansıtmıyor. Zira Batıda kendilerine gerçekleştirilen ırkçı saldırıları gösterip, Doğuda kendilerinin dışındaki oluşumlara gerçekleştirilen saldırılar Kürt halkı tarafından bilinmektedir.
5) Toplumun yarısını oluşturan ve diğer yarısını da doğuran kadınlar sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik alanlardan uzaklaştırılmışlardır. Genel yaşamın içerisinde ve özellikle savaşlarda kadınlar ve çocuklar üzerinden yürütülen çirkin bir saldırının olduğu aşikârdır. Kongremiz, özelde eril zihniyetler ve iktidarlar tarafından kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, cinayet, çocuk evlilikleri ve her türlü egemen yaklaşımı reddetmektedir.
Savaşlarda kadınlar ve çocuklar üzerinden çirkin bir saldırının gerçekleştiği ifade edilmektedir. Bu ifadeyi kullananlar acaba PKK’nin gerilla saflarında bulunanların %40’ının kadın ve %20 ‘sinin çocuk olduğundan haberi yok mu? Daha geçtiğimiz günlerde onlarca çocuk yaştaki erkek ve kız dağa kaçırılmadı mı? Yoksa bunlardan haberleri mi yok?
6) Kur’an’da idareci vasıfları övülürken, hem de bir kadın yönetici üzerinden adil olma ve istişare önerilmektedir. Dolayısı ile kadının topluma eşit katılımı tüm toplumsal sorunların çözümü için vaz geçilmezdir. Kongremiz bu bilinç ve anlayışla kadınların tüm alan ve konumlarda özgün, özerk ve eşit temsili yetini kabul etmekte ve tanımaktadır.
İslam dininin kadına verdiği önemden bê haber olan kongredeki sözde âlimlerin herhalde İslam fıkhından haberleri yok. Kadınları toplumsal yaşantının içerisine katıp, onları en ağır işlerde köleler gibi çalıştıran Batı zihniyetinden öte hiçbir fikre sahip olmayanların İslam’ın kadına verdiği önemden fazla önem veriyor görünümüne bürünmesi hiç gerçekçi değildir. Kadınları fıtrati özelliklerinin dışına çıkaracak her türlü sosyal çalışmayı destekleyip, kadınlar üzerinden siyaset yapmaya hakları yoktur.
…
7) Kongremizin toplanmasına öncülük eden Sayın Abdullah Öcalan tarafından gönderilen mesaj önemli ve değerli bulunmuştur. Barış sürecine daha etkin katılımı için özgürlüğünü dualarımızla destekliyor ve istiyoruz.
Allah’ın varlığı ve birliğine inanmayan, -haşa- Allah’ı bir ütopya olarak gören, her fırsatta Allah’ın Alemlere rahmet olarak gönderdiği Efendimiz (sav) hakkında ileri-geri konuşan birinin talimatıyla bir araya gelen bir kongreden de zaten ancak böyle birine dua etme ve onun özgürlüğünü isteme bedbahtlığından başka bir şey çıkması da beklenmezdi.
İslam ile alakalı gerçekleştirdikleri etkinliklerin tamamını sadece pazarda görülsün hesabına yapanların samimiyetsizlikleri Kürt halkı tarafından açıkça görülmektedir. Bu girişimlerin sonu da sivil Cumalar gibi hezimetle sonlanacaktır.
Yakın zamanda barış sürecinin olumlu sonuçlanması için Papa’dan dua talep etmeye giden BDP’li eski Sur Belediye Başkanı herhalde Öcalan’ın özgürlüğü için de Papa’dan dua istemeyi unutmaz.
Son olarak Rabbimizden duamız herkesi sevdikleriyle beraber haşretmesi olsun.