Felsefi Bakımdan Dönek!
Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Yorum
Ne garip şeyler vardır bu dünyada!
Değişimler, dönüşümler, başkalaşımlar…
İddiaların aksine büyük oranda düşünsel serüvenlere değil stratejik ve maddi sebeplere dayanır bu değişimler.
Az da olsa düşünsel sebeplere dayalı değişimlerin de olduğunu zikretmezsek bazılarının hakkını yemiş oluruz.
Günümüz liberallerine baktığınızda içlerinde çok sayıda eski Maocu görürsünüz. Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk bunlardandır.
Bunlar arasında bir de Zaman Gazetesi yazarı Şahin Alpay vardır.
Alpay, 4 yıl Aydınlık Hareketi içinde bulunur. Filistin’de gerilla eğitimi alır. İdeolojik dönüşümünü şöyle anlatır Alpay:
“Türkiye’de ‘devrimci’ gençler, ülkeye özgürlük, adalet gelsin diye yola çıkmıştık. Fakat yaptığımız işler ülkeyi zalim, faşist bir diktatörlük altına sokmaya hizmet edebilirdi. Zamanla Türkiye ve dünyanın ihtiyacı olanın sosyalizm değil, siyasi özgürlük ve demokrasi olduğuna karar kıldım.”
Şahin Alpay ‘dönek’ olduğunu kabul ediyor: “Dönekliğin bir ahlaki, bir de felsefi anlamı var. Ahlaki bakımdan her zaman sözüme sadık olmaya çalıştım; ama felsefi bakımdan bir döneğim ve iftihar ediyorum. Çünkü yanlışlardan dönmek, bir erdemdir.”
Materyalist zihin dünyasında yanlışların değişken olduğu göz önüne alınırsa dönekliğin de süreklilik arz edeceği ortaya çıkar.
Sosyalizmden ayrılmasının sebebini ise Bernard Shaw’ın şu sözünde bulabiliriz sanırım:
“Yirmisinde komünist olmayanın kalbi, kırkında hala komünist olanın ise aklı yoktur.”
Şahin Alpay, şimdilerde keskin bir Erdoğan muhalifidir.
Tabii Erdoğan’ı eleştirirken İslami hareketlere iftira atmaktan, onları karalamaktan da geri durmuyor. Şu cümlelerine bir bakın:
“Erdoğan, 2008’den beri çeşitli vesilelerle devletin katili affetme yetkisi olmadığını, bu yetkinin (İslam hukukunun öngördüğü ve yakınlarda İran’da görüldüğü üzere) maktulün ailesine ait olduğu görüşünü dile getiriyor. Aynı Erdoğan, Aralık 2013’te Bangladeş Başbakanı’nı arayarak Cemaat-i İslami liderlerinden Abdülkadir Molla’nın idam cezasının durdurulmasını istedi. Oysa Molla’nın öldürülmelerinde rolü olduğu iddia edilen kimselerin aileleri kendisini affetmediler ve ne yazık ki Molla idam edildi. Erdoğan, Mısır’daki idam kararlarının durdurulması için de (askerî yönetime değil ortaya) çağrı yapıyor, ama idama mahkûm olanlarca öldürüldüğü iddia edilen polislerin aileleri af istiyor mu, bilmiyoruz... Erdoğan’a sormaya hakkımız var: Siz idam cezasına değil de sadece İslamcıların idamına mı karşısınız?”
Abdülkadir Molla’ya ve İhvan’a atılan iftiralara sahip çıkıyor Şahin Alpay.
Rabia ve Nahda meydanlarında katledilen binlerce kişi onun için bir şey ifade etmiyor. Solcu Hasina’nın ve selefi-vahhabi Suudi’nin adamı olan Sisi’nin iddialarını esas alıyor.
İslami hareketlere olan kininin nedenini bilemiyoruz.
Bir yerlere yaranmaya çalışıyor.
Liberal kimliğiyle tanıtıyor kendini.
Ama sadece o kadar değil.
Geçmişini, yaşadıklarını ve hakkındaki iddiaları bilmediğimizi sanıyor.
Mesela elitist bir zihniyete sahip olduğu için Perinçek’in zorlamalarına rağmen köylülerle konuşmadığı iddiası. Ne de yakışıyor halk kahramanına öyle değil mi?
Bir de Filistin macerası var tabii.
Kendisi de Cengiz Çandar da Filistin kamplarında kaldılar bir süre.
O dönemden pek söz etmez Şahin Alpay; ama o dönemi bilenler sorguluyor.
Bakın odatv’nin yazdıklarına. Alpay bu iddialara cevap vermiyor.
“Biz de deriz ki; hadi Şahin Alpay yazsana şu Filistin günlerini... Yazsana ölen Bora Gözen, Kerim Öztürk, Cafer Topçu,
Ahmet Özdemir, Yücel Özbek, Gürol İlban, Şükrü Öktü, Ali Kiraz gibi devrimcilerin başına gelenleri...
Hadi yazsana... İdeolojik dönüşümü nerede yaptınız; Avrupa’da mı, Filistin’de mi?
Arkadaşlarınızı İsraillilere gammazladınız mı?
Sola düşmanlığınızın altında hangi acı olaylar yatıyor?
Sola kininizin sebebi kurtulamadığınız vebaliniz mi?
Şahin Alpay biz sizi tanıyoruz.
Ve inanın tarih sizin için hiç iyi şeyler yazmayacak...
Evet, vebaliniz büyük.
Ve bu sizin peşinizi hiç bırakmayacak...”
Öyle görünüyor ki, Şahin Alpay’ın o “vebal”i pek düşündüğü yok.
Üstelik bunun üzerine Şehid Abdülkadir Molla’nın ve İhvan’ın mazlum şehidlerinin vebalini de ekliyor.
Sırtını Pensilvanya’da bir “hoca”ya dayamış eski bir Marksist ve halkın oyuna itibar etmeyen nevzuhur bir liberal.
Aynı zamanda felsefi bakımdan bir dönek!
Garip şeyler vardır bu dünyada öyle değil mi?