Tüm Yönleriyle Mevsimlik Tarım İşçiliği
Sosyo-ekonomik sebeplerle giderek parçalanan tarım arazileri, toplumun kanayan yarası haline gelen mevsimlik işçi göçünde temel faktör olarak öne çıkıyor. İşte aslında sosyolojik bir olay olan mevsimlik tarım işçiliğinin farklı boyutları...
ŞANLIURFA - 1950’li yıllarda Türkiye`de başlayan tarımda makineleşme ile beraber daha fazla arazinin tarıma açılması, eşitsiz tarımsal kredi dağıtımı ve doğu illerinde 80 sonrası meydana gelen sosyo-ekonomik sebeplerle giderek parçalanan tarım arazileri, toplumun kanayan yarası haline gelen mevsimlik işçi göçünde temel faktör olarak dikkat çekiyor.
Mevsimlik iş göçü ülkenin gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Yollarda meydana gelen kazalarda en yakın akrabalarını kaybeden aileler, hiçbir sağlık güvencesi olmadan çalıştırılan binlerce insan, çok sevdikleri okullarını geride bırakmak zorunda kalıp tarlalarda sağlıksız bir ortamda çalıştırılan küçük çocuklar... İşte aslında sosyolojik bir olay olan mevsimlik tarım işçiliğinin farklı boyutları...
Bilinmeyen bir umuda yolculuk: Mevsimlik Tarım Göçü
Mevsimlik tarım işçiliği çok değişik yönleri ve sebepleri olan sosyal bir olgudur. Mevsimlik işçi göçünü sadece bir sebebe bağlamak meseleye tek taraflı bakmaktır. 1950’li yıllarda Türkiye`de başlayan tarımda makineleşme ile beraber daha fazla arazinin tarıma açılması, eşitsiz tarımsal kredi dağıtımı ve doğu illerinde 80 sonrası meydana gelen sosyo-ekonomik sebepler, aslında mevsimlik tarım işçiliğinin temelini teşkil ettiğini söylemek yanlış olmaz.
En fazla mevsimlik işçi göçü Şanlıurfa`da
Bununla beraber kırsal alanda topraksız çiftçilerin yanı sıra tarım arazilerinin başta miras hukuku olmak üzere çeşitli nedenlerle giderek küçülmesi ve parçalanması, birçok aileyi kendine yeterli olmaktan uzaklaştırmıştır. Bunun sonucu olarak, tarımsal faaliyet ile uğraşan birçok aile, geçimini sağlayabilmek amacıyla daha fazla tarımsal iş olanağı bulunan yörelere gezici (yerleşik olmayan) ve mevsimlik (geçici) işçi olarak gitmek durumunda kalmaktadır. Örneğin Şanlıurfa`nın Ceylanpınar ilçesinde bulunan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) 1 milyon 761 bin dekar alana sahip iken TİGEM`in bulunduğu aynı il 600 bin mevsimlik tarım işçisiyle Türkiye`nin dışarıya en fazla tarım işçisi göçü veren ili olarak karşımıza çıkmaktadır. Sayıları yaklaşık 1,5- 2 milyon mevsimlik gezici tarım işçileri ağırlıklı olarak Güneydoğu, İç ve Doğu Anadolu’dan ülkenin birçok iline dağılmaktadır.
Tarım işçileri eğitim, sağlık, ulaşım, güvenlik, barınma, sosyal güvenlik gibi sorunlarla başbaşa
Tarım işlerinin özelliği gereği mevsimsel iklim koşulları, teknoloji kullanım düzeyi gibi unsurların yanı sıra ülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjonktür hareketleri de mevsimlik gezici tarım işçilerinin sayılarında değişikliğe yol açabilmektedir. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin zor koşullarda çalıştıkları bilinen bir gerçektir. İşçiler, içinde bulundukları çalışma ve sosyal hayat koşulları ile eğitim düzeyleri gibi alanlarda asgari standartları elde edebilecek durumda değildirler. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunları; eğitim, sağlık, ulaşım, güvenlik, barınma, sosyal çevreyle ilişkiler, iş ve sosyal güvenlik vb. gibi çok boyutlu niteliktedir.
Dere kenarlarına kurulan çadırlarda yaşayan insanlar her türlü tehlikeyle karşı karşıya
İşçiler çoğunlukla yerleşim yerlerinden uzak dere yataklarına yakın yerlere çadırlarını kurmak zorunda kalırlar. İşçilerin memleketlerinden gelirken yanlarında getirdikleri ya da çevreden buldukları naylon, karton ve kumaş kullanarak kendi yaptıkları çadırlardan oluşan yerleşim yerlerinde kalırlar. Bazı çadırların zeminini kaplayan hiçbir şey yoktur. Kampta barındıkları çadırlara yakın şekilde kurulmuş üstü açık, dört yanı kapalı banyo, tuvalet için kullandıkları küçük odacıklar ile tandır fırınları ve açık mutfaklar dikkat çekmektedir. Bu çadırlarda yaşayan insanlar her türlü tehlikeyle karşı karşıyadırlar.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu`daki illerde sanayi teşvikleri yapılmalı
Aynı zamanda köyden kente başlayan göçün sonucunda yerleşilen birçok kentin sanayi bakımından geri kalması, insanlar için iş istihdamının oluşturulmaması, birçok aileyi istemedikleri halde değişik illere mevsimlik göçü meydana getirmiştir. Mevsimlik işçi göçünün yoğun yaşandığı illere baktığımızda sanayi bakımında çok geri kaldığı görülürken sanayisi gelişmiş illerde ise bu sayının çok az olduğu raslantı olmazsa gerek. Belki de bu sorunun en temel çözümlerinden birisi de devletin az gelişmiş-özellikle Doğu ve Güneydoğu illerine- illerin sanayisinin gelişmesi için teşvik paketleri hazırlaması ve bunu acilen pratiğe aktarmasıdır. Örneğin Şanlıurfa`da ikinci organize sanayi kurulurken Gaziantep ilinde 5. organize sanayinin olması belki de konunun anlaşılması açısından yeterli olur.
2010 yılında yayınlanan genelge sadece belge üzerinde kaldı
Mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının giderilmesi için 2010 yılında; içerisinde ulaşım, konaklama, barınma, elektrik, su, kanalizasyon, yol, sağlık, eğitim, sosyal güvence, çocuk işçiliğinin önüne geçme gibi daha birçok hizmeti barındıran 2010/6 sayılı başbakanlık genelgesi yürürlüğe konulmuş bu hem medyada çok yer tutmuş halk da ise heyecan uyandırmıştı. Tüm bu faaliyetler için ihtiyaç duyulan kaynak ise işsizlik sigortası fonundan aktarılması kararı alınmış ve bu uygulamaların takibi için de Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca, Bakanlık bünyesinde "Mevsimlik Gezici Tarım İşçileri İzleme Kurulu” oluşturulmuştu. Maalesef sadece belge üzerinde kalan bu eylem planı, bazı bölgelerde uygulanmış olsa da içeriğiyle de birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Örneğin genelgede bulunan ‘Yerleşim yerlerindeki içme ve kullanım suyu ile elektrik ihtiyacı, şebeke tesisi, mahallinde sondaj, su tankı/tankeri, elektrik hattı tesisi veya jeneratör temini suretiyle il özel idarelerince sağlanacak ve kullanım bedelleri kullananlardan alınacak’ maddesine bakıldığında bu belgenin sorunları nasıl çözeceği şüpheli duruma düşüyor.
Tarlalarda çalışan binlerce işçinin yasal hiçbir hukuki güvencesi yok
Mevsimlik tarım işçilerinin diğer bir sorunu da çalışma ilişkileri. Tarlalarda çalışan binlerce işçi yasal hiçbir hukuki güvence altında olmadan ‘elçi’ veya ‘dayıbaşı’ olarak adlandırılan aracılara bağlı olarak çalışmak zorunda kalıyor. İşçilerin işverenlerinden yasal olarak herhangi bir hak talep edememesi, çalışma dönemlerinde karşılaştığı zorluklar ve işveren karşısındaki güçsüz konumlarından dolayı elçilere duyduğu ihtiyacı arttırmaktadır. Elçiler, işçilerin çalışma yaşamları ile ilgili her türlü kararı, işverenle ücret pazarlığı gibi çok önemli bir konuda bile, onlar adına verir. İşçilerin yolculuğu, çalıştığı yerlerde yapacağı alışverişleri, gerektiğinde sağlık kurumlarına ulaştırılması ve daha pek çok konuda onlar adına düzenlemeler yaparlar.
2011 yılında yürürlüğe konulan ‘Tarım İşinde Aracı Yönetmeliği’ uygulanmıyor
Mevsimlik tarım işçilerinin adına işverenlerle muhatap olan aracıların faaliyetleri, hâla denetimden uzak olarak gerçekleşmektedir. 2011 yılında yürürlüğe konulan ‘Tarım İşinde Aracı Yönetmeliği’ tarım aracılarının faaliyetleri denetim altına alınmaya çalışılmışsa da çok az sayıda aracı kayıt altına alınabilmiştir. Kayıt altına alınanların bile faaliyetleri denetlenememiştir. Ve bunun sonucunda gurbet ellerinde çekilen onca sıkıntıyla beraber hakkettiği parasını bile alamayan yüzlerce insan ve bunun sonucunda meydana gelen acı olaylar ve parçalanan hayatlar, kaybolan umutlar...
2010 yılında başbakanlık tarafından yayınlanan genelge hayata geçirilemedi
Mevsimlik gezici işçilerin çoğu sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değillerdir. Mevsimlik tarım işçilerinin özgün durumları için çözüm üretmek amacıyla Başbakanlık, mevsimlik gezici tarım işçileriyle ilgili olarak 2010 yılında 6 sayılı genelgeyi yayımlamıştır. Genelge, mevsimlik tarım işçilerinin özgün sorunlarını tanımlaması ve çözmeyi amaçlaması açısından önemli bir adım olarak görülse de bu sorunların yaşanmasının önüne geçememiş, hayatta yerini bulmamıştır. Bu şekilde toplumsal bir gerçeklik olan mevsimlik işçilikte kayıt dışı istihdam meydana gelmiştir. Özellikle tarla işlerinde küçük çocukların çalıştırılması çocuk istismarını da beraberinde getirmiş belki de oyun oynama ve okula gitme çağındaki çocukların hayatlarında ağır travmalar oluşturmuştur.
Şanlıurfa`da 10 bin- 20 bin arası mevsimlik çocuk işçi var
İşçilerin çocukları ya okula gitmemekte ya da işe bağlı olarak devamsızlık yapmaktadır. Aktarmalı eğitim kısmen yapılmaktadır. Konuyla ilgili konuşan Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü Metin İlci yapmış oldukları tespitlere göre 10 bin ile 20 bin çocuk arasında mevsimlik tarım işçiliğine giden öğrencilerinin olduğunu belirterek şöyle dedi: "Şanlıurfa’da 600 bin öğrencimiz var. 10 bin- 20 bin sayısı bizim için çok önemlidir. Biz isteriz ki hiçbir öğrencimiz eğitim ortamından, okulundan, öğretmeninden ve sınıfındaki arkadaşlarından ayrılmasın. Bu durumun olmaması için velilerimizle, ailelerimizle çok ciddi manada çalışmalar yaptık. Bire bir diyalog içerisinde olduğumuz ailelerle bu çocuklarımızın geçici olarak barınabilmesi için pansiyonlarımızı özellikle lise öğrencilerine açtık. İsteyen aileler, talep eden velilerimiz olursa çocuklarını ücretsiz pansiyonlarımıza gönderebilirler." diye konuştu.
Sağlıksız ortam hastalıklara sebep oluyor
Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere mevsimlik işçilerin çalışma ve barınma şartlarına bağlı nedenlerden dolayı rahatsızlıkları bulunmaktadır. Kamplar her türlü bulaşıcı hastalığa açık ve hijyenden yoksundur. Kamp yakınına köylüler tarafından atılan hayvan gübreleri, açıktaki çöp çukurları tehlike saçıyor. Kötü koşullarda yapılmış, yeterince suyu olmayan ve ortak kullandıkları tuvalet ve banyolar sağlık için risk içermektedir. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin kamplarında yeterli su, tuvalet ve atık sistemleri yoktur. İşçiler temel insani ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bir kampta yetersiz su basıncı nedeniyle 3 tonluk seyyar bir depo kiralanarak suyun depolanması yolu seçilmiştir. Ağzı açık duran, herhangi bir dezenfeksiyon uygulanmayan ve düzenli olarak temizlenmeyen depo suyu, doğrudan işçilerin sağlığını tehdit etmekte, bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
İŞ-KUR aracılığıyla kayıt altına alınarak çalışma koşulları güvence altına alınmalı
Mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının sadece nisan ayında değilde başka zamanlarda da gündeme getirip bu sorunların çözümü için çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Birliği Şanlıurfa Şubesi (TMZOB) Başkanı Ali Rıza Öztürkmen, 2010 yılında başbakan tarafından bir genelgenin yayınlandığı halde hayata geçirilemediğini belirterek şöyle konuştu: “Bu genelgede çok güzel şeyler vardı. Prefabrik evler olacaktı. Ama bu genelge yer yer uygulanmaya çalışılsa da fazla uygulanamadı. Mevsimlik tarım işçilerini İŞ-KUR aracılığıyla kayıt altına alınarak onların çalışma koşulları güvence altına alınabilir. Şu anda Şanlıurfa`da yapılan ikinci organize sanayi gibi yerler yapılarak ilimizdeki 600 bin işçinin başka illere gitmesi engellenebilir." şeklinde konuştu. (Osman Gülebak-Sedat Kuşulay-İLKHA)