Kardeşim Sen Hürsün
Şer güçlerin desteklediği gayrimeşru cunta yönetiminin 529 kişiden sonra 683 kişiye daha idam kararı vermesi, Mısır ve Türkiyede Müslümanları ayağa kaldırdı. Uluslararası kamuoyu ve İslam dünyasının kabul edilemez sessizliği karşısında Müslüman kardeşlerimize sahip çıkmayı insani ve İslami bir sorumluluk olarak görüyor; Kardeşim, sen hürsün, Zalimler için yaşasın cehennem diyoruz
MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER
Mısır’da meşru olan Mursi yönetimini savunan binlerce insanı vahşice katleden cunta yönetimi, insanlık dışı ikinci bir utanç karara imza atarak 683 kişiye daha idam kararı verdi. Geçtiğimiz haftalarda 529 kişiye verilen idam kararından 37’sinin idam kararı da onaylandı. İdamı istenen 683 kişi arasında İhvan Rehberi Muhammed Bedii de bulunuyor. İzzetli bir duruş sergileyen İhvan lideri Bedii, avukatı vasıtasıyla karar sonrası yaptığı açıklamada “Beni bir değil, bin kere de asacak olsalar, asla yolumdan dönmem” diyerek vahşileşen darbecilere meydan okudu. Cuntanın idam kararı sonrasında uluslararası kamuoyu ve İslam dünyasından ciddi bir tepki gelmezken Türkiye’de Cumhurbaşkanı, Başbakan ve üniversite rektörlerinin yanı sıra birçok ilde İslami ve insani sivil toplum kuruluşları, cuntayı ve verilen idam kararlarını lanetledi. Başta İstanbul olmak üzere Diyarbakır, Batman, Van, Ankara, Bursa, İzmir gibi birçok ilde bir araya gelen Müslümanlar İhvan’ın yanında durdu, zalimleri tel’in etti. Diğer yandan cunta yönetimini açıktan destekleyen Suudi ve Körfez ülkeleri ile darbeye ‘darbe’ diyemeyen ABD ve AB’nin yanında Rusya ve Çin gibi ülkeler de darbeyi ve idamları örtülü bir şekilde desteklemeye devam ediyor.
Dünyanın gözü önünde cereyan eden, insan hak ve hukukunu ayaklar altına alan cuntanın idam karlarına karşı Müslüman kardeşlerimize sahip çıkmanın insani ve İslami bir sorumluluk olduğunun bilinciyle ‘Zalimler için yaşasın cehennem” diyoruz. Ve yine bir ihvan lideri olarak 1966’da asılarak şehid edilen Seyyid Kutub’un, ‘Kardeşim sen parmaklıklar arkasında da olsan özgürsün…(exi ente hürrün) Sen prangalara vurulsan da özgürsün… Allah’tan başkasına boyun eğme!’ manidar sözünün İhvan lideri Bedii’nin mahkemeye meydan okuyan sözüyle günümüze de ışık tuttuğuna bir kez daha şahitlik ediyoruz.
Cunta yönetiminin idam kararlarını gazetemize değerlendiren gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak ve Ahmet Taşgetiren ile İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdal Aral, Özgür Kudüs Platformu Başkanı Mehmet Eşin, Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Mazlum Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, önemli açıklamalarda bulundu. İdam kararlarının, insanlık onuruna yapılmış bir saldırı, vahşi bir cinayet olduğunu ifade eden akademisyen, gazeteci yazar ve STK başkanları, insanlık tarihinin yüzkarası bu duruma bir son verilmesi gerektiğini belirterek Müslümanların ümmetçe bir duruş sergilemesi gerektiğine dikkat çekti. İşte idam kararıyla ilgili gazetemize yapılan açıklamalar…
BU SUİKAST İHVAN’IN ŞAHSINDA İNSANLIK ONURUNA YAPILMIŞ BİR SALDIRI
R4bia Platformu sözcüsü gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak: Karar insan aklı ve vicdanına karşı alay eden bir anlayışın ürünü… Bu suikast İhvan’ın şahsında insanlık onurun
a yapılmış bir saldırı gibi duruyor. Hukuk ve adaletle alay ediliyor adeta... Kimlik tespiti bile yapılamayacak olan bir sürede idam cezaları veriliyor… Bütün bunlar ABD, AB ve israil şeytan üçgeninde yaşanan şeyler… Bu cinayetin arkasında darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemeyen, kendi geleceğinden korktuğu için Sisi’ye destek veren Mısır cuntasının zihniyet ikizi Arap rejimlerinin ortak eseridir. Batılıların çıkarları söz konusu olduğunda ilkelerini unutuyorlar. Demokrasi ve insan hakları onlar için öyle anlaşılıyor ki, helvadan bir put, acıkınca da yiyorlar.
İDAM KARARI AÇIK BİR CİNAYET
Gazeteci yazar Ahmet Taşgetiren: İdam kararı açık bir cinayet. Bu çağda veya hiçbir çağda olmaması gereken açık bir cinayet. Ama maalesef Mısır gibi bir İslam ülkesinde darbe ile böyle bir sonuca gelindi. Darbeye en azından göz yuman, zımnen destekleyen dünya güçleri oldu. Amerika başta olmak üzere darbeyi demokrasiyi korumak için yapılma gerekçesine bağlayan dünya güçleri oldu ve halen de ya suskunlukla ya cılız tepkilerle karşılıyorlar bu idamları. Bu idamların asla gerçekleşmemesi gereken bir karar olduğunu düşünüyorum. Bu tarz yöntemler tarihe hep cinayet olarak geçmiştir. Türkiye’nin verdiği ve bizzat sayın Başbakanın yükselttiği, ortaya koyduğu tepkiyi de çok haklı buluyorum. Türkiye’nin bu konuda uluslararası tepkileri geliştirmek üzere inisiyatif kullanması gerektiğini düşünüyorum. Halkımızın Mısır’daki Müslümanların yanında olmak üzere her platformda sesini yükseltmesi gerektiğini düşünüyorum.
BU KARARLAR YARGI, HUKUK VE İNSANLIK TARİHİNİN YÜZKARASIDIR
İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Berdal Aral: İdam kararı tam bir rezalet. Mısır’da hukuk devletinin ya da yargı bağımsızlığının olmadığının yeni bir göstergesi. Mahkemeler rejimin linç ekibi gibi çalışıyor. İnsanlığın yargı ve hukuk tarihinin yüz karası bu kararlar.
İDAM KARARLARINA ÜMMETÇE KARŞI DURMALIYIZ
Özgür Kudüs Platformu Başkanı Mehmet Eşin: Mısır’da 529 idamın ardından bir oldubittiyle 683 idamın daha verilmesi kabullenemez. Birey, cemaat, ümmetçe bunu kabul etmediğimizi ve karşı olduğumuzu haykırmalıyız. Çevremizde olan protestolara ve diğer etkinliklere kendimiz, ailemiz, götürebildiğimiz kadar şahsı götürüp güçlü bir ses çıkarmalıyız. Âliminden avamına, çocuğundan yaşlısına, memurundan başbakanına kadar herkes elinden geleni yapmalıdır. Salt idamların durdurulması için değil, Batı uşağı Sisi ve avanesinin alaşağı edilip meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin görevine başlayıncaya kadar bu tepkiler devam etmelidir.
Müslümanlar Kardeşlerine Sahip Çıkmak Durumunda
Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya: Cuntanın almış olduğu idam kararları çarpıcıdır, çok vahşi bir durumu ortaya koyuyor fakat çok şaşırtıcı değil. 3 Temmuz’dan beri darbeyle beraber Mısır bir hukuksuzluk ülkesi haline geldi her şeyiyle beraber zirve yaptı. Sokaklarda katliamlar yaptılar, caminin içerisinde insanları öldürdüler, hapishanede insanları öldürdüler. Şimdi bu zulüm zinciriyle yapılmak istenen bir hedefleri vardı; halkı susturmak, İhvan’a geri adım attırmak ve bir anlamda teslim alma istiyorlardı. Bunu beceremeyince bu idam tehdidini bir gözdağı mantığıyla devreye soktuğunu düşünüyorum. Önce 529, sonra 683 idam kararının muhalefeti susturmaya, bastırmaya, sindirmeye yönelik bir tatbikidir. Darbeyle beraber Batı dünyası ve İslam dünyasının etkili bir şekilde bu darbeye karşı çıkmadıkları için hatta cuntaya örtülü destek veren güçlerin de yoğunluğunu gördüğümüz zaman bu zulmün aşama aşama geliştiğini görüyoruz. Bu noktada Müslümanlar kendi kardeşlerine sahip çıkmak durumunda. İnsanlar bu zulme tepkisiz kalmaması gerekir. Cunta, yaptığının yanına kar kalmadığını, en azından dünyanın ve insanlığın vicdanında bunun mahkum edildiğini haykırmamız gerektiğini düşünüyorum.
BU MESELE SADECE MISIR DEĞİL TÜM İSLAM DÜNYASINI İLGİLENDİRİYOR
Mazlum Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal: Çok büyük bir vahşet. Mısır’daki bu cunta işbaşına geldiğinden bu yana insanlığın ortak birikimi olan vicdan, merhamet, hukuk ne varsa ayaklar altına almakta bir beis görmedi. İnsanları ramazanda namazda, binlerce insanı kadın çocuk demeden katletti. Dolayısıyla çok kritik ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Katliamların sonucunun ne olduğunu dikkate almaya hiçbir niyetlerinin olmadığını görüyoruz. O bakımdan çok zor bir durumla karşı karşıya İslam ümmeti. İhvan-ı Müslimin sadece Mısır’da örgütlü bir yapı değil.
Dolayısıyla İhvan’a dönük bir infaz hareketinin, İslam dünyasının birçok yerinde tepkileri olacaktır. O yüzden bu meseleyi sadece Mısır’ı ilgilendiren bir durum olduğunu görme eğiliminde değiliz. Bu durum bütün İslam dünyasını karıştıracak ciddi bir mesele. Tabi idama kategorik olarak karşı duran batılı ülkeler var. Ama bunlardan ciddi anlamda destek gelmiyor. İşteidamları durdurun diye çok genel baskı bile sayılmayacak türden açıklamalar yapıyorlar. Oysa yapılan darbe, zaten Amerika’nın, Batı’nın ve Suudi’nin bilgisi ve desteği altında yapıldı.