İhvan'dan çağrı: Kardeşlerinize sahip çıkın!
Darbe yönetiminin 529 kişiye verdiği idam kararı ve yankılarını değerlendiren İhvan Rehberlik Konseyi Üyesi ve Türkiye Temsilcisi Dr. Eşref Abdülgaffar, idam kararlarına karşın İslam âleminde maalesef ciddi bir tepkinin gösterilmediğini dile getirdi. Önemli açıklamalarda bulunan Abdülgaffar, Türkiyeli Müslümanlara Mısırlı kardeşlerine sahip çıkmaları çağrısında bulundu.
İSTANBUL - Mısır’da geçtiğimiz haftalarda Minye Mahkemesi’nin 20 dakikada karara bağladığı 529 İhvan üyesine idam kararının son hükmünün 28 Nisan’da okunacağı belirtiliyor. Dünya Hukuk literatürüne büyük bir skandal olarak giren karara uluslararası kamuoyu ve kuruluşlardan henüz ciddi bir tepki gelmezken, sosyal medya üzerinden yaklaşık 230 milyon kişi #529KardeşineSahipÇık’ etiketiyle tepkilerini dile getirdi. Darbeci cunta yönetiminin verdiği idam kararları ve yankılarını değerlendiren İhvan Rehberlik Konseyi Üyesi ve Türkiye Temsilcisi Dr. Eşref Abdülgaffar, verilen idam kararlarına karşı İslam aleminde maalesef ciddi bir tepki gösterilmediğini dile getirdi.
İngiltere’nin İhvan’ın faaliyetlerini araştırma kararı almasının düşman bir politika sergileyen Suudi ve Körfez ülkelerinin isteğiyle gerçekleştiğine dikkat çeken Dr. Eşref Abdülgaffar, buna karşılık Türkiye’nin İhvan’a sahip çıkarak ilkeli ve onurlu bir duruş sergilediğini ifade etti. Önemli açıklamalarda bulunan Dr. Eşref Abdülgaffar Türkiyeli Müslümanlardan Mısırlı kardeşlerine sahip çıkmaları çağrısında bulundu. İşte İhvan Hareketi Türkiye temsilcisi Dr. Eşref Abdülgaffar’la yaptığımız söyleşi…
İDAM KARARINA İSLAM ALEMİNDE MAALESEF CİDDİ TEPKİ YOK
529 kişiye idam kararı sonrası gerek Mısır içerisinde ve gerek dünya kamuoyundan beklenen tepki tam olarak verilmedi. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Hayır, biz bu konuda beklediğimiz tepkiyi göremedik. Dünya kamuoyunda, İslam aleminde maalesef çok ciddi bir suskunluk var. Hâlbuki biz çok ciddi tepkiler bekliyorduk. Ama şu anda bir tepki yok.
DARBECİLERDEN HER ŞEY BEKLİYORUZ
İdam kararları uygulanır mı?
Vallahi üzülerek belirtmem gerekir ki, açıkçası biz bu darbecilerden her şey bekliyoruz. Biz bu idamların olmasını sürpriz görmeyiz.
DARBECİLER YARGI SİSTEMİNİ DE ÇİĞNEMİŞ OLDULAR
Peki, bu idamlara karar veren mahkeme son merci midir? Bu kararların temyizi yok mudur?
Normalde vardır. Mısır’da üst mahkeme var, temyiz mahkemesinin onayından sonra bu son merhalede idamların infaz edilip edilmeyeceği konusunda müftüye götürülmesi gerekirdi. Müftünün de bu konudaki görüşü bağlayıcı değildir. Müftü reddetse de onaylasa da mahkeme kararını verebilir. O bakımdan müftünün yetkisi yok. Ancak temyiz mahkemesine gitmeden kararların müftüye havale edilmesi tamamıyla psikolojik baskı amacıyladır. Normalde Mısır yargı sisteminde temyiz aşaması vardır. Bu kararla kendi sistemlerini de çiğnemiş oldular.
İNGİLTERE’NİN TAVRI SUUDİ VE KÖRFEZ ÜLKELERİNİN BASKISI SONUCU
İngiltere Başbakanı David Cameron ülkesinde, Müslüman Kardeşler teşkilatının faaliyetlerinin araştırılarak ‘felsefesi ve çalışmaları’ ve İngiltere’ye yönelik ‘potansiyel tehdidi”nin incelenmesi için soruşturma talimatı verdi. İncelemeyi yürütecek heyette İngiltere’nin Suudi Arabistan Büyükelçisi John Jenkins de yer alıyor. Sizce bu karar neden alındı ve ne yapılmaya çalışılıyor?
Bahsettiğiniz gibi İngiltere böyle bir araştırmaya başladı. Sizin de dikkat çektiğiniz gibi bu komisyonda bulunuyor. İngiltere’nin Suudi büyükelçisi de demek ki bu olay tamamen Suudi ve Körfez ülkelerinin baskısıyla söz konusu olmuştur. Fakat şu anda İhvan orada 80 yıl gibi uzun bir zamandır var. Orada vatandaşlık elde edenler, iş kuranlar, evlenip çoluk çocuk sahibi insanlar var. Ve orada yaşayan İhvan üyeleri hiçbir şekilde İngiltere’nin yasalarına aykırı bir iş yapmıyor. Orada kurallar neyse ona uyuyor. Bu, sadece Suudi ve Körfez ülkelerinin baskısı sonucu girişilen bir hamledir. Biz bundan bir sonucun çıkacağına inanmıyoruz. Çünkü bu mantıklı ve gerekçesi olan bir çalışma değildir.
İHVAN KARARI SUUDİ’DE CİDDİ TARTIŞMALARA YOL AÇMIŞ DURUMDA
Suudi rejiminin, siyonist İsrail rejimi ve ABD ile aynı ortak paydaya hizmet ettiğini gösteren durum, Cunta yönetimine verdikleri destektir. Nitekim İngiltere’nin yeni yeni araştırılmasını istediği İhvan için Suudi yönetimi aylar öncesinden terör yaftalaması yapmıştı bile. Burada safların belirginleşmesi ve hakikatlerin açıkça ortaya konması adına konuşmanız gerekirse neler söylemek istersiniz?
Tabi burada alınan kararların, İhvan cemaatine karşı belli bir ittifakın olduğunu ortaya koyuyor. Biz kesinlikle bu Suudilerin tavrının kendileri açısından İslam aleminde çok büyük bir prestij kaybına sebep olduğunu müşahede ediyoruz. Şu anda mukaddes beldeleri içinde bulunduran ve Ortadoğu’da ciddi bir ağırlığı olan bir devletin bu tavrı son derece eleştiriliyor. Hatta bu politikanın Suudi’de yönetimde olan aile içerisinden birileri tarafından bile eleştirildiğini biz biliyoruz. Suudi yönetiminin kendi içinde de çok ciddi tartışmalar var. Yani kısacası İhvan’a karşı bu tavır Suudiler açısından da son derece sıkıntılı bir durum. Önce darbecileri desteklediler ve halen destekliyorlar. Darbecilerin tutunamadıklarını görünce bu kez farklı davranışlar içerisine girdiler. Katar’dan büyükelçilerini çektiler. Başkaca da gizli kartlarını kullanıyorlar. Ama bütün bunlar kendileri açısından son derece başarısız bir tablo ortaya koyuyor. Agresiflikleri de bunun delilidir.
TÜRKİYE’NİN İHVAN POLİTİKASI SON DERECE İLKELİ VE ONURLU
Suudi Arabistan veya Birleşik Arap Emirlikleri denilince hemen darbecilere verdiği destek akla geliyor. Ancak Türkiye denince İhvan’ı savunma ve kollama akla geliyor. Bu durum hem darbecilerin hem de Batı ve işbirlikçilerinin gündeminden düşmediği gibi Türkiye ve Katar gibi ülkelerde bulunan İhvan üyelerinin kendilerini güvende hissetmemeleri için her türlü yola başvuruluyor. Bu durum Türkiye’nin İhvan’a yönelik siyasetinde bir değişikliğe yol açar mı?
Hayır, ben açıkçası beklemiyorum. Türkiye’nin bu açık tavrından dolayı da teşekkür ediyorum. Son derece onurlu bir tavır sergiledi darbeye karşı. Ve Türkiye ilkeleri olan bir ülke. Biz Türkiye’nin kendi ilkelerini çiğneyeceğine inanmıyoruz. Bu baskılara karşı direneceğine inanıyoruz. Türkiye’nin siyaseti günübirlik belirlenmiyor. O bakımdan ben şahsen Türkiye’nin şu an mevcut olumlu ve ilkeli siyasetinin değişeceğine inanmıyorum.
DARBECİLER KABİLELERİ BİRBİRLERİNE KARŞI KIŞKIRTIYOR
Mısır’ın güneyinde Asuvan bölgesinde kabileler arasında cereyan eden bir çatışma var. Bununla ilgili yorumunuz nedir?
Tabi bu darbecilerin artık bittiğini gösteriyor. Çünkü ortada polis yok, savunma gücü yok, yargı yok. Tamamen kabilelerin birbirleriyle savaştıkları bir alana dönüştü Mısır. Hatta aldığımız haberlere göre mevcut darbeciler Benihilal kabilesini azınlık durumundaki Nubyalılara karşı kışkırtıyor. Yani bu konuda çok ciddi endişeler var. Durum da gösteriyor ki artık merkezi otorite kaybolmuş durumda. Darbecilerin hiçbir yerde kontrolü yok. Darbecilerin güvenlikçi politikalarının iflas ettiğini gösteriyor. Eğer bu kadar güvenlikçi bir politika izleyen yönetim, vatandaşları arasında güvenliği sağlayamıyorsa daha neyi sağlayacaktır. O bakımdan bu tamamen darbecilerin iflas ettiğinin bir sonucudur.
DARBECİLER İÇİN MISIR SADECE KAHİRE VE ÇEVRESİNDEN İBARET
Nubyalılar’dan bahsettiniz. Bu kabilenin nüfusu nedir ve durumları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Nubyalılar ülkenin en güneyinde Mısır ile Sudan arasındaki bölgede yaşıyorlar. Arada sınır var. Çoğunluk Mısır’da yaşamakla birlikte nüfusları 3 ila 5 milyon civarındadır. Bunlar hep aynı bölgede yaşıyorlar. Daha az bir azınlık Nubyalı ise Sudan’ın kuzeyinde yer alıyor. Arada sınır var. Burası Nubya bölgesi. Tabi bunlar Müslüman. Buraya Sayın Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, çok özel bir önem atfetmişti. Mübarek rejimi, daha önceki Sedat ve Nasır rejimleri olmak üzere tüm geçmiş dikta rejimler sadece merkezi Mısır’ı, deltayı esas alırken, Mursi en uç bölgeleri, ihmal edilmiş bölgeleri önemsedi; Sina bölgesi, Asuvan, Matruh gibi merkezi yönetimden uzak bölgelere önem atfetti, oralara eğildi. Fakat şu anki darbeciler tabi eski durumlarına döndüler, Mısır onlar için sadece Kahire ve çevresinden ibaret. Onlar bu şekilde aslında Mısır’ı küçültmüş oluyor fiilen.
NUBYALILAR NASIR REJİMİNDEN BU YANA MERKEZİ OTORİTEYE MESAFELİLER
Nubyalıların kimliği hakkında da bizi biraz bilgilendirir misiniz?
Tabi Nubyalılar tamamen Müslüman bir halk ve Mısırlı. Arapça konuşurlar fakat kendi yerel Nubya diye ifade edilen bir dilleri de var. Mısır halkının bir parçasıdırlar ancak her dikta rejimin yaptığı gibi Nubyalılara yönelik bir ayrımcılık politikası izleniyor. Nitekim Nasır rejimi Nubyalıları yerlerinden etmişti ve göç etmişlerdi. Bunlar o zamandan beri merkezi otoriteye karşı mesafeliler ve sıkıntıları var.
BİZİM AMACIMIZ ALLAH’IN DİNİNİN HAKİM KILINMASIDIR
Bazı kişilerin şöyle bir iddiası var; İhvan cemaatinin Türkiye’ye yakınlaşmasının Cemaatin Mısır’da ve Arap İslam aleminde etkisini azaltacağı konusunda düşünceleri var. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
Hayır, ben kesinlikle buna inanmıyorum ve katılmıyorum. Bizim Türkiye’ye yakınlığımız bizim Mısır’daki etkinliğimizi azaltmaz. Çünkü bizim ilkelerimiz var, bizim gücümüz var, bizim sistemimiz var, anlayışımız var. Bizim hiçbir şekilde kendi sistemimizden taviz vermemiz söz konusu değil. Bizim amacımız ilai kelimetullahtır. Allah’ın dininin hakim kılınmasıdır. Bunu herkes biliyor. Dolayısıyla bizim bir ülke tarafından benimsenmemiz ya da dışlanmamız bize hiçbir şekilde zarar vermez ve itibarımıza halel getirmez.
TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ BİZİ OLUMSUZ ETKİLEMEYECEĞİ GİBİ TÜRKİYE’YE DE ZARAR GETİRMEZ
Bizim duruşumuz, her şeyimiz nettir açıktır. O bakımdan biz Türkiye’nin tavrından dolayı teşekkür ediyoruz. Türkiye’yi takdir ediyoruz. Ama Türkiye’nin bize destek vermesinin bize olumsuz bir etkisi olmayacağı gibi Türkiye’ye de bir zarar getirmez.
TÜRKİYELİ KARDEŞLERİM; MISIRLI KARDEŞLERİNİZE SAHİP ÇIKIN…
Bir İhvan sözcüsü olarak Türkiye’ye yönelik ne mesaj vermek istersiniz?
Ben öncelikle bu onurlu duruşundan dolayı Türkiye’nin Müslüman halkına teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiyeli kardeşlerime şunu söylemek istiyorum: Mısırlı kardeşlerinize sahip çıkın. Çünkü Mısır’ın şu anda mücadele eden insanları aziz insanlardır. Onlar sizin kardeşlerinizdir. Onların zaferi sizin zaferinizdir. Onların onuru sizlerin onurudur. Ve şunu biliniz ki onlar ne kadar aziz olursa, üstün olursa siz aziz olursunuz. Şu anda Türkiye ve Mısır ortak bir kadere sahiptir. Mısır’a karşı yapılan Türkiye’ye yapılmak isteniyor. Türkiye’ye yapılmak istenen de Mısır’a yapılmak isteniyor. Çünkü iki ülke birlikte oldukları zaman Siyonistlerin, Avrupalıların, emperyalistlerin tahakkümünden çıkıyor. O bakımdan bu bir projedir ve biz bütün Müslümanların, bütün onurlu insanların bu şer projeye karşı durmasını bekliyoruz. (Mehmet Özcan - İLKHA)