• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Çağrışım ve Yansıması Bir Olan İhya ve Tecdid
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İbrahim Dağılma / İnzar Dergisi:
 
Biri diğerini çağrıştıran, akla getiren iki kelime: İhya ve Tecdit...

Biri "Yenilenmek, tekrarlamak ve yenileştirmek..." gibi anlamlara gelen tecdid;

Diğeri "Yeniden canlandırma, diriltme, çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme, yeni bir güç, umut verme..." anlamlarını taşıyan ihya...

"Cedid, Teceddüd, Müceddid, İçtihad" ile "Hayy, hayat, ihya, Muhyi" bize yabancı gelmeyen ve bir şekilde anlamlarını bildiğimiz, günlük hayatta -özellikle İslami mücadele alanında- kullandığımız kelimelerdir.

Hem İslamî literatür hem de beşeri literatür ve yaşamsal uygulamalar açısından sürekli kendi gerekliliğini hissettiren bu iki kelime aslında insanoğlunun ebede olan tutkusunun bir yansımasıdır.

İlk insan Hazret-i Âdem’den bugüne kadar insanoğlu hem maddi alanda hem de manevi sahada yaşamını güzelleştirmek, kolaylaştırmak ve anlamlandırmak adına canlılık veren, taze tutan, hayattar kılan; yenilik sağlayan ve yenileşme yoluna sevk eden her artıya koşmuş, her çağrıya uymuş, her yola koyulmuştur.

İlkel bir yaşamdan şehir hayatına, şehir hayatından metropol bir dünyaya ulaşmada; ilkel ilk icatlar bazı taş malzemelerden ağaç yapımı malzemelere, kaba tarım aletlerinden modern tarım makinelerine, bir köyü görme arzusundan diğer ülkelere oradan uzayın derinliklerine uzanan bir görme merakı ve hakim olma iştahının arka planında hep hayatı daha canlı tutma, sürekli yenileme ve yenileşme istek ve çabasını görürüz.

Aynı istek, ihtiyaç ve çabayı insanın inanç hayatına, manevi algısına bakan dinî boyutta da görürüz. Öyle ki ihya ve tecdid insanın iç dış, soyut somut, maddi manevi, bedeni ruhi dünyasına tamamen nüfuz etmiş ve bu hayatın daha da ferahlanması/müreffeh bir seviye kazanması adına kendi ağırlık ve lüzumunu eksilmeksizin hissettirmiştir.

Vahiy kaynaklı olan dinler de "tevhid, iman, nübüvvet, kader, ölüm..." gibi değişmez/temel/itikadî esasların yanı sıra zamana, zemine göre değişen hukukî/şerî hükümler de getirmiştir.

İslam`ın son din olması ve onun sönmeyen nuruyla dinin kemalini bulmasıyla artık yeni bir din ve yeni peygamber gelmeyecek ve İslâm dinî kıyamete kadar devam edecektir.

O halde, insanın "yemek yeme, giyinme, barınma..." temel ihtiyaçları gibi temel bir ihtiyaç hükmünü almış ihya(canlandırma, çok iyi bir duruma getirme) ve tecdid (yenileme/yenilenme/yenileştirme) ne olacak?

Hayat hem aynı dozda, aynı tonda monoton bir hal mi alacak?

İnsan, hiç değişmeyen/ basmakalıp dün ne idiyse bugün de dünün şartlarına tabii olan klasik telkinlerle mi yaşamını sürdürecek?

Kur`an`dan sonra yeni bir kitap, İslam`dan sonra bir din, Hazret-i Muhammed aleyhisselam`dan sonra bir peygamber olmayacaksa "Orta çağdan Yeni çağa, Yeni çağdan Yakın çağa" ilerleyen zaman ve Arabistan`dan Asya`ya, Türkiye`den Belçika`ya değişen zeminler için mutlaka gereken ve gerekecek olan değişim, yenileşme, canlı tutma, harekete geçirme, dinamizm sağlama, sorunlara çağın lüzumuna göre kim ve ne çare/kılavuz olacak?

İşte burada durmak ve İslam`ın kemale erdiğini ve hayat veren şeylerin çağrısı olan nübüvvetle ilgili ayetleri yeniden okumak lazım ki bu soruların cevabını çok sağlıklı bir şekilde veren "İhya ve Tecdid" hakikati görülsün!

"İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.” (Maide Süresi: 3)

Tecdit, salt manada dini yenilemek ve "Ey din sen artık eskidin, seni değiştirmem lazım!" deyip vahye katkı yapmak değildir!

Çünkü ayette belirtildiği gibi “din tamamlanmıştır.”

Bu algıyla dine sıfırdan bir şeyi ilave etmek veya...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir