• DOLAR 32.205
  • EURO 35.116
  • ALTIN 2500.695
  • ...
SON DAKİKA
Zahar: Gazze’de insanlık dramı yaşanıyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Özcan / Doğruhaber
Siyonist israil rejiminin işgali altındaki Gazze’de ekonomik ve siyasi anlamda süren abluka, halkı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Son günlerde saldırılarını artıran işgalci, Gazze’yi havadan ve karadan taciz ederek psikolojik bir harekâtla ablukayı uluslararası kamuoyunun dikkatlerini de çekmeden yürütüyor.

İsrail’in işgal ve ablukası yetmezmiş gibi bir de Mısır cuntasının saldırı ve ablukası bulunuyor. Cunta, Refah sınırını kapalı tutmakla birlikte Gazze’nin can damarı olan tünellerden son kalanları da bombalıyor.

Hamas yönetimini teröre destek vermekle suçlayan cunta, bununla bir taraftan israil’in söylemini güçlendirirken bir taraftan da Amerika ve Avrupa’nın halen tanımadığı kanlı meşruiyetine resmiyet kazandırma peşinde.

Gazetemize konuşan Hamas liderlerinden Dr. Mahmud Zahar, Gazze’ye yönelik süren ablukada son durum, Mısır cuntasının Hamas’a karşı düşman tutumu, Obama-Abbas görüşmesinin sonuçları gibi konular hakkında değerlendirmelerde bulundu. Siyonist israille süren müzakerelerin bir oyalama taktiği olduğunu ve Filistinlilerden çok şeyler götürdüğüne dikkat çeken Dr. Zahar, israil’in direniş dilinden anladığını ve direnişin de zafer getirdiğini dile getirdi. İşgalcinin Kudüs’te Yahudileştirme çalışmalarına da değinen Zahar, Kudüs’ün kimliğinin İslam olduğunu ve hiç kimsenin bunu değiştirmeye gücünün yetmeyeceğini ifade etti. İşte Hamas liderlerinden Dr. Mahmud Zahar’ın sorularımıza verdiği cevaplar…

İSRAİLLE ÇALIŞAN CUNTA, MEŞRUİYETİNİN TANINMASINI İSTİYOR

Sayın Mahmud Zahar, Mısır cuntası, zaman zaman yaptığı açıklamalarla Hamas’ı Mısır topraklarında terör estirmekle suçluyor. Cuntanın siyonist israil’in hesabına gelen bu tavrı ve Gazze yönetimine karşı düşmanca tutumunu nasıl yorumluyorsunuz?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Mısır yönetimi şu anda Hamas’a karşı ciddi bir tavır almış durumda ve bunun hiçbir delili, gerekçesi yok. Sadece Hamas ile İhvan arasında bir bağlantı kurmaya çalışıyorlar. Bu şekilde Hamas ile İhvan’ı birlikte hedef alarak birilerini memnun etmeye çalışıyorlar. Ama şu ana kadar somut hiçbir delilleri yok. Mısır yönetimine yakın bir kişi, Hamas’tan 50-100 kişinin gözaltına alındığını söylüyor. Biz onlara ‘bunların isimlerin verin, kim bunlar’ diye sorduğumuzda bize isim bile vermiyorlar. Demek ki bu tamamen yapay bir durum.

Mevcut Mısır yönetiminin bir yerlere mesaj vermelerinden başka bir şey değil. Uluslararası alanda işte sözde terörle mücadele ettiğini göstererek hem içeride hem dışarıda özellikle de Avrupa ve Amerika’ya şirin görünmek ve yaranmak istiyor. İkincisi; Mısır rejimi Hamas’ın üzerine baskı kurarak Refah Sınır Kapısı’nı kapatarak israil’e şirin görünmek, yaranmak istiyor.

Bu şekilde israil’in Amerika’ya baskı kurarak Mısır’ın meşruiyetini tanımasını istiyor. Çünkü şu ana kadar Amerika mevcut Mısır rejimini kabul etmiş ya da meşruiyetini tanımış değil. Cunta bu şekilde Hamas’ın yasaklanması ve Refah Sınır Kapısı’nın kapatılması suretiyle darbeciler israil’e yaranarak israil lobilerinin Amerika’ya baskı yapmasını hedefliyorlar.

İHVAN’I TERÖR LİSTESİNE ALAN SUUDİ’NİN HAMAS İÇİN KARARI NE?

Suudi rejimi, Mısır cuntasına desteği sonrası İhvan hareketine düşmanlığını açıkça ortaya koydu ve Katar’dan da aynı tavrı bekledi ancak Katar, Suudi’nin safında durmadı. Suudi’nin İhvan’a düşman tavrı Hamas’a karşı da oldu mu?

İhvan hakkında alınan bu kararın çerçevesi, vaziyeti, mahiyeti belli değil. Mesela Hamas’ın şu ana kadar İhvan’ın bir kolu olarak kabul edilip “terör” örgütü ilan edilip edilmediğini bilmiyoruz. Tamamen belirsiz bir durum.

Yani Hamas’ı İhvan’ın bir kolu olarak görüp “terör” olarak ilan etmiş olabilirler de olmayabilir de. Ayrıca Suudi’nin verdiği bu karar çerçevesinde, sadece Arabistan içerisindeki İhvan mı, yoksa genel manada bütün İhvan cemaati mi söz konusu, o da tam net belli değil. Kısacası bu karar son derece belirsiz ve hatları belli olmayan uygulamaları zor bir karar.

Örneğin Mısır’dan ya da Gazze’den Hamas üyelerinin hacca, umreye gidecek olanlar bu karardan nasıl etkilenecek? Bunları “terörist” diye orada tutuklayacaklar mı bu da belli değil. Suudilerin şu ana kadar ne yaptığını kimse bilmiyor, kararları da belirsiz. Biz bu bakımdan bekliyoruz. Açıkçası Hamas’ın İhvan’a bağlı olarak görülüp “terör örgütü” ilan edilip edilmemesinin netleşmesini bekliyoruz.

HAMAS BULUNDUĞU ÜLKELERE YÜK OLMAMA İLKESİNİ KORUYOR

Sayın Mahmud Zahar, Suudi’nin Katar’dan elçilerini çekmesinin Hamas üzerindeki etkisi ne olabilir? Çünkü Sayın Halid Meşal’in Katarlı yetkililere gerektiğinde ülkeyi terk etmeye hazır olduğunu söylediği şeklinde haberler var medyada. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bu haberler Hamas tarafından doğrulanmadı hatta yalanlandı. Bu haber doğru olsun veya olmasın biz şunu söylemek istiyoruz: Hamas’ın bazı ilkeler ve prensipleri vardır. Hamas bir yerde bir ülkede bulunduğu zaman öncelikle o ülkeye gerek ekonomik ve gerek siyasi anlamda bir yük olmamak için gayret gösterir. Ayrıca diğer bir ilkesi de bulunduğu ülkede taraf tutmaması.

Yani ne muhalefet ve ne de hükümet açısından tamamen tarafsız kalması ve o ülkenin içişlerine karışmamasıdır. Son olarak bulunduğu ülkede direniş pozisyonunun zayıflamaması. İlkelerimiz bunlardır, bunlar hedefleniyor. Biz şu ana kadar Katar’da bu duruşumuzda ve pozisyonumuzda bir değişiklik olduğunu görmüyoruz. Baskı da yok diyebilirim.

GAZZE’DE TAM BİR İNSANLIK DRAMI YAŞANIYOR

Gazze’nin mevcut durumu nedir? Sağlık, elektrik, su sorunu gıda anlamında ne gibi sıkıntılar yaşanıyor?

Ben bu sorunuzu sadece elektrik sorunu üzerinden cevaplamak istiyorum ki bu sorun, Gazze’nin tüm sorunlarının ana kaynağını oluşturuyor. Elektrik denildiği zaman sadece bir nokta akla gelmemeli. Elektrik her yerde olduğu gibi bizim için de tam anlamıyla bir hayat meselesi. Çünkü elektrik demek okulların açılıp açılmaması demek. Hastanelerin açık veya kapalı olması demek. Üretimin durması demek.

Ve bu şekilde elektriksizliğin verdiği sorunlar uzatılabilir. O bakımdan şu anda Gazze’de tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Çünkü elektriklerin kesilmesi sadece bir yönü etkilemiyor, tamamen hayatı durduruyor Gazze’de. Elektrik kesintisi hastaneleri, okulları, ulaşımı, üretimi etkiliyor.

Elektrik kesilmesi çok ciddi bir sorun. O bakımdan biz buna siyasi bir yönle de bakmıyoruz, insani olarak tamamen Gazze halkı katlediliyor.

Filistin halkı üzerinde büyük baskı var. Bir nevi siyasi argümanlar kullanılarak Filistin halkı insani olarak büyük bir cezalandırmaya tabi tutuluyor.

İSRAİLLE DİYALOG KAYIP; DİRENİŞ BAŞARI GETİRMİŞTİR

Obama-Abbas görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz, bir sonuç bekliyor musunuz?

Hayır, biz beklemiyoruz. 1993’ten beri bizim tavrımız nettir bu konuda. Biz kesinlikle görüşmelerin, diyalogun bir sonuç getireceğini beklemiyoruz. Kaldı ki Filistin halkının önünde biz iki seçeneğin olduğuna inanıyoruz. Biri diyalog müzakere yolu, biri de direniş yolu.

Biz müzakerelerin sürekli Filistinlilerden bir şeyler alıp götürdüğünü müşahede ediyoruz. Buna karşılık Filistinlilerin direnişle çok şey elde ettiğini görüyoruz. Uluslararası ambargoya ve Ortadoğu’daki Arap rejimlerinin baskılarına rağmen sadece Hamas’la da değil, Gazze’deki direniş hattı büyük başarılar elde etmiştir.

Gazze’yi işgalden kurtarmıştır. İsrail’in güvende olma algısını yıkmıştır. Bütün ambargolara rağmen yoluna devam etmektedir. Buna rağmen müzakerelerin hiçbir sonuç elde etmediğini aksine Filistinlilerden bir şeyler alıp götürdüğünü görüyoruz. Dolayısıyla biz şunu söylüyoruz: Filistin halkı artık tercihini yapmak zorunda ve biz Filistin halkının tercihinin hangi yönde olacağını çok iyi biliyoruz.

Kudüs’ün İslami kimliğini kimsenin değiştirmeye gücü yetmez

Kudüs’te Yahudileştirme faaliyetleri son hız sürdürülüyor. Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılar arttı. Hemen hemen her gün çatışmalar yaşanıyor. Bu durumla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Kudüs ilk defa işgal edilmiyor, ilk defa tehlikelere maruz kalmıyor. Tarih boyunca birden fazla sıkıntıyla karşı karşıya kalmış. Yüzyıl kadar Haçlı işgalinde kalmış, her tarafında kiliseler yapılmış. Ancak ne olursa olsun Kudüs’ün kimliği, hüvviyeti İslam’dır.

Bu bakımdan kimsenin bunu değiştirmeye gücü yetmemiştir ve yetmeyecektir. İsrail boşuna uğraşıyor. Bu konjonktürel bir durumdur. Eninde sonunda Kudüs gerçek kimliğine kavuşacaktır. Kimsenin başka hesabı olmasın!
Sayın Mahmud Zahar, verdiğiniz bu çok değerli bilgiler için teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ediyorum.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir