YASAKLAR KALDIRILSIN
İnanç özgürlüğünün önündeki yasakların kaldırılmasına yönelik ciddi adımlar atılmazken sivil toplum kuruluşları, bugüne kadar sadece yasakların yumuşatıldığını ve bunun da yasal güvence altına alınmadığını söyleyip, yasakların kaldırılmasını istedi.
28 Şubat post modern darbesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen bu darbenin kalıntıları olan yasaklar hala devam ediyor. 28 Şubat sürecinin planlayıcıları ve uygulayıcılarının birçoğu bu gün Ergenekon davası kapsamında cezaevinde bulunurken yasakların onca yıla rağmen uygulanmasına tepki gösteren Önder Genel Başkanı Hüseyin Korkut, Hükümetin 28 Şubat ürünü olan yasakları bir an önce kaldırması gerektiğini ifade etti.
ENGELLER KALDIRILMALI
28 Şubat sürecinin üzerinden on iki yıl gibi bir süre geride kalırken halka rağmen konulan yasakların hala devam ettiğine dikkat çeken Önder (İmam Hatip Liseleri Mezunları Ve Mensupları Derneği) Genel Başkanı Hüseyin Korkut, “Hükümetten talebimiz bu yasakları kaldırarak Türkiye’nin normalleşme sürecine katkı sağlamasıdır. Hükümetin 28 Şubat uygulamalarının kaldırılması ile ilgili bir çalışması yok, sadece bir yumuşatma söz konusu. Özellikle bu yeni anayasa sürecinde eğitim özgürlüğü önündeki engellerin tamamen kaldırılması, Kur’an öğrenimi ve kılık kıyafet ile ilgili yasakların kaldırılması da sağlanmalıdır. Bu hakların anayasal güvence altına alınması gerekir. Halk bu meselelerin çözülmesi için üzerine düşen görevi yerine getirdi. Seçimlerde bu desteği isteyen hükümete gerekli desteği verdi. Bu desteği alan Ak Parti hükümetinin bu sorunu çözmesi lazım. Biz hükümetin bu devam eden yasakların kaldırılması için adım atmasını bekliyoruz” diye konuştu.
ÇÖZÜM ÜRETMEYENLER SİYASET ARENASINDAN SİLİNİR
Kesintisiz eğitim, kat sayı zulmü, Kur’an eğitimi önündeki engeller ve karma eğitimin 28 Şubat dayatmalarından ve kalıntılarından olduğunu dile getiren Önder Başkanı Korkut, “Bu yasakların kaldırılmasına yönelik bizim haklı taleplerimiz devam ediyor. Beklentimiz bu sorunların bir an çözülmesidir. Bu dönemde hükümet bu sorunları çözmelidir. Bu milletin beklentileri boşa çıkarılmamalıdır. Yoksa geçmişte milletin beklentilerine ve taleplerine kulak vermeyenler, çözüm üretmeyenler, siyaset arenasından silinip siyaset çöplüğüne gittiler. Bu konularda milletin tahammülü ve sabrı zorlanmamalı bu talepler ile bu destek iyi değerlendirilmelidir. Kesintisiz eğitimin son bulması için son Milli Eğitim şurasında 1+4+4+4 formülü önerildi. Nasıl bir çözüm üretilirse üretilirsin özelikle İmam Hatiplerin orta kısımları ile ilgili bir çözüm mutlaka üretilmelidir. Biz bu konuların bir an önce çözülmesini istiyoruz. Milletin bu noktada beklentileri devam ediyor. Eğitim sistemine ve gelecek nesillerimize zarar veren bu yanlış uygulamaların bir an önce kaldırılması lazım” şeklinde konuştu.
SÜREÇ HANTAL İŞLİYOR
28 Şubat’ta bir toplantıda alınan ve bir yılda uygulamaya konan kararların on yıldır kaldırılamadığına dikkat çeken Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları Derneği (TİYEMDER) Başkanı Selahattin Yazıcı, “Biz AK Parti’nin on yıllık iktidarı döneminde on bir yıl önceki haklarımıza kavuşabilmiş değiliz. Mekanizma çok ağır ve hantal işliyor. Yeni anayasa çalışmaları ile ilgili bazı endişelerimiz var. Bunlardan bir tanesi din eğitimi ile alakalıdır. Diğeri de giyim kuşam özgürlükleri ile alakalıdır. Bunlarda henüz bir netlik söz konusu değil. Hatta bir geriye adım da söz konusu gibi geliyor. Özellikle din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması söz konusu. Biz bunları dikkatli bir şekilde izliyoruz. Ama sonuçlarının ne olacağı ile ilgili endişelerimiz devam ediyor” ifadelerini kullandı.
KESİNTİSİZ EĞİTİM İFLAS ETMİŞTİR
İmam Hatiplerin orta kısımlarının kapatılması tamamının kapatılmasına yönelik yapılan bir çalışma olduğunu belirten TİYEMDER Başkanı Yazıcı, “Orta kısımların kapatılması İmam Hatiplerdeki kaliteyi olabildiğince asgariye düşürdü. Kesintisiz eğitim İmam Hatipler’e darbe vurduğu gibi eğitimin tamamına darbe vurdu. Kesintisiz eğitimle birlikte 1999 yılından bu yana sıfır çeken öğrencilerin oranı her yıl katlanarak çoğalıyor. Bu, aslında kesintisiz eğitimin iflas ettiğinin göstergesidir. Kesintisiz eğitimde ısrar etmenin ne bilimsel olarak, ne de akademik olarak hiçbir anlamı yok. Tamamen akıldışı, bilimdışı bir mantıkla hala Türkiye’de kesintisiz eğitim sürdürülmeye çalışılıyor. Bu konularda hükümet çok ağır hareket ediyor. Artık sorunları erteleyip çözmemenin bir manası yok. Türkiye’de 15-16 milyon öğrenci var ve öğrencilerin durumu her yıl daha kötüye doğru gidiyor. Her yıl ertelenen bu sorunlar öğrencilerin bilgisizliğine, eğitimsizliğine ve onların eksik bırakılmasına mal oluyor, bu aynı zamanda çok ağır bir vebaldir. Bu tür durumlar çok hızlı bir şekilde çözülmeli. Tabiri yerindeyse ‘akıllı düşünene kadar, deli dereyi geçiyor.’ Bu delilerin aldığı bir karar, delinin kuyuya attığı bir taş bir sürü insan tarafından çıkartılamıyor.” şeklinde konuştu.
AK PARTİ’NİN BAHANESİ KALMADI
Ak Parti bu sorunun çözüm süreciyle ilgili, kurumlar arası çatışmayı ve toplumsal mutabakatı dile getiriyordu. Bugün bu sorunların çözülmesi için hem toplumsal bir mutabakatın sağlandığını, hem de kurumlar arası çatışmaların sona erdiğini ifade eden Yazıcı, şimdi tek yapılması gereken Ak Parti’nin bu sorunları çözmek için adım atması gerekiyor diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık her iki kişiden bir kişinin oy verdiği bir parti iktidarda ve toplumsal mutabakatta herhangi bir sorun ve sıkıntı yok. Kurumsal mutabakat bekleniyordu şu anda hiçbir kurum özgürlüklerin karşısında yer almıyor. Buna Danıştay, HSYK ve Türkiye’deki bütün kurumlar dahil. Bu hükümet bu sorunları çözmek için neyi bekliyor biz bunu anlamış değiliz. Un var, su var, yağ var, şeker var helvayı niye yapmıyorsunuz? Bunu yapmamanızın sebebi nedir? O zaman bunu açıklayın”
28 ŞUBATÇILAR HESAP VERSİN
Ergenekon yapılanması bugün hukuk önünde ise 28 Şubat sürecinin aynı şekilde bir yargı sürecine alınarak 28 Şubat uygulamalarının ve uygulayıcılarının tamamının mahkeme önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Yazıcı, “28 Şubat’a ekonomik boyutuyla baktığınızda ekonomistlerin tabiriyle ortada 300 milyarlık bir kayıp, 22 bankanın bilerek batırılması, yurt dışına kaçırılan trilyonlar var iken, manevi boyutunda ise milyonlarca insanın onuruyla oynamak, onların eğitim hakkını gasp etmek, katsayı uygulamasıyla İmam Hatip ve meslek liselerindeki çocukların hayallerini öldürmek vardır. Bunun için önce Meclis’te 28 Şubat sürecinin soruşturmaya tabi tutulması ve ondan sonra mahkemelerin önüne çıkarılması lazım. Bunda çok büyük bir gecikme var. Burada sadece bir gecikme değil aynı zamanda 28 Şubat darbecilerine karşı bir tolerans söz konusudur” diye konuştu.
Doğruhaber / Şükrü Gündüz