Şeker hastalığının riskini azaltmak mümkün
Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabette genetik faktörler de rol oynuyor. Dengeli beslenme ve sporla diyabeti kontrol altına almak mümkün.
BURSA- Yetişkinlerde görülen Tip 2 Diyabet, insülin direnciyle kendini belli ediyor ve insülin salgılanmasında bozukluklar yaşanmasına neden oluyor. Bu faktörlerin oluşmasında en önemli iki neden, sağlıksız beslenme ve obezite. Bu iki temel neden ortadan kaldırıldığında, genetik geçirgenlik söz konusu olsa bile kişi diyabetten korunabiliyor.
Acıbadem Bursa Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Oğuz Kaan Ünal, diyabetten korunmak için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Diyabeti tetikleyen faktörler neler?
Diyabetin, toplumun önemli bir kısmını tehdit eden bir hastalık ve kontrol edilmediğinde çok ciddi sonuçlara neden olabildiğine dikkat çeken Dr.Ünal, “Hastalık, dokulara insülin yanıtının bozulmasıyla başlıyor ve sonrasında insülin salgılanmasındaki bozuklukla devam ediyor. Yani insülin seviyesini dengede tutmak, hastalığın seyri açısından çok önemli. Genetik geçirgenliği olması sebebiyle, ailesinde diyabet geçmişi olanlar kendilerinin de bu hastalığa yakalanma riskinin yüksek olduğunu düşünüyor. Ancak gerekli önlemler alındığında diyabetten korunmak mümkün. Hastalığın en önemli tetikleyicisi, sağlıksız beslenme ve obezite. Diyabet, çevresel faktörler tarafından da tetiklenen bir hastalık. Hareketsiz yaşam şekli de hastalığın gelişmesinde önemli rol oynuyor. Yapılan araştırmalar, yüzde 5’lik bir kilo kaybı ve günde 30 dakikalık düzenli bir yürüyüş programıyla diyabete yakalanma riskinin yüzde 50 oranında azaltılabildiğini gösteriyor.”şeklinde konuştu.
Diyabetle mücadelede nelere dikkat edilmeli?
Dr.Ünal, diyabetle mücadelede nelere dikkat edilmesi konusunda da bilgileri şöyle sıraladı:
“Sık ama az yenmeli, öğünler düzenli alınmalı ve porsiyonlar küçültülmeli. Beslenme alışkanlıklarını düzenlemek, sağlıklı yaşamın ve diyabetle mücadelenin birinci koşulu.
Glisemik indeksi ve yağ oranı yüksek gıdaları, kan şekerini değiştirmeleri nedeniyle tüketmekten kaçınmalı.
Alışveriş listesinde besin değeri yüksek ve çeşitli gıdalar bulundurmalı. Tahıllar, yulaf ezmesi, yağsız yoğurt, balık ve nişastasız sebzelerin günlük beslenmede yer almasına özen gösterilmeli.
Kondisyonu ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için mutlaka haftada 3 gün egzersiz ya da 45 dakika kesintisiz yürüyüş yapılmalı. Bu aktiviteler diyabetin zeminini oluşturan insülin direncinin oluşmasına engel olması açısından önemli.”
Kimler daha yüksek risk altında?
Diyabet hastalığına yakalanma riski yüksek olanlar hakkında da bilgiler aktaran Ünal, “Ailesinde diyabet geçmişi bulunanlar. Vücut kitle indeksi (boy-kilo oranı) normalin üzerinde olanlar.Bel çevresi geniş olanlar.Gebelik sırasında diyabete yakalananlar.Steroid gibi insülin direnci oluşturan ilaçları kullananlar.”şeklinde konuştu.
Diyabet riskine sahip potansiyel hastaların belli aralıklarla kan şekerini ölçtürmesi ve şeker yükleme testi yaptırması gerektiğine de vurgu yapan Ünal, “Hastalığın erken tanısı için bu testler önemli. Erken tanı, tedaviyi önemli ölçüde kolaylaştırarak hastanın yaşam kalitesinin daha kısa sürede yükseltilmesine yardımcı oluyor.”diye konuştu.
Tedavide takip ne kadar önemli?
Diyabetin, kronik bir hastalık olması sebebiyle birçok organ ve dokuda zaman içerisinde hasar oluşturma riskine sahip olduğunu belirten Ünal, “Bu nedenle diyabet teşhisi konulan hastaların takiplerinin ayrıntılı ve düzenli olarak yapılması önem taşıyor. Takip aşamasında ise, 3 ayda bir HbA1c ve idrar tahlilinin de içinde olduğu biyokimyasal analiz yaptırılmalı, 6 ayda bir lipid (kandaki yağ oranı) profiline baktırılmalı. Yılda 1 kez idrarda protein kaçağı kontrol ettirilmeli. Her yıl düzenli grip aşısı yaptırılmalı. Doktor önerisine göre 6 ayda veya yılda bir kardiyoloji, göz, nöroloji ve ağız-diş kontrolleri yaptırılmalı” önerilerinde bulundu.
(Veysi Siyah-İLKHA)