Kara yollarında kara tehlike
Karayollarında sıkça rastlanan ancak üzerinde pek çoğumuzun durmadığı lastik parçaları göründüğü kadar masum değil. Çoğunlukla kaplama araç lastiklerinden kopan bu parçalar hem kullanan aracı, hem de trafikte seyreden diğer araçları hiç beklemedikleri bir anda büyük tehlike altına sokuyor.
Geçtiğimiz Ocak ayının 22’sinde Muş’a gitmek üzere İstanbul’dan yola çıkan bir yolcu otobüsü gece yarısı Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi yakınlarına geldiğinde, şoförün, direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kaza yaptı. Şarampole yuvarlanarak takla atan otobüsteki 21 kişi öldü, 29 kişi de yaralandı.
Kazadan yaralı kurtulan otobüsün şoförü Ertuğrul Karasu hastanede, yolda buzlanma olduğu ve direksiyon hakimiyetini aniden kaybettiğini söyledi.
Kaplama lastik mi?
Olayın ardından Kayseri Valiliği’nce başlatılan incelemeye göre otobüsün kazanın olduğu sırada saatte 90 kilometre hızla seyir halinde olduğu takograf kayıtlarından tespit edildi. Yolda fren izi bulunmadı. Emniyet kemeri takmayan yolcuların çarpmanın şiddetiyle kırılan camlardan fırladıkları ve yan yatmış otobüsün altında kalarak ezildikleri belirtildi. Teknik incelemede, 2013 model olan otobüste 2011 model kaplama kar lastiği bulunduğu anlaşıldı. Bu nedenle, kazadan 30-40 dakika önce karayollarının tuzlamasının yanı sıra sis ve tipi nedeniyle yolun ıslak hale geldiği ve kaplama kar lastiklerinin yetersiz kaldığı saptandı.
İncelemeye ve şoförün anlattıklarına göre hız limitini aşmadan seyir halindeki araç aniden kontrolden çıkmış ve kaza meydana gelmişti.
Türkiye’de özellikle ağır vasıta araçların yer aldıkları kazalardan sonra sıklıkla gündeme gelmeye başlayan kaplama lastikler, kazalara sebiyet vermekle suçlanıyor. Aracın riskli yol ve hava koşullarında yola tutunma performansını önemli oranda etkileyen kaplama lastikler bunun dışında gizli bir tehlikeye de yol açıyor. Zaman içerisinde parçalanarak yollara savrulan lastik parçaları pek çok aracın da kaza yapmasına neden oluyor.
Kopup arabama çarptı
Diyarbakır’lı işadamı Okan Müftüoğlu onlardan biri. Özel aracıyla otobanda seyir halindeyken bir kamyonun lastiğinden kopan parça önce tamponuna ardından camına çarpıyor. Müftüoğlu, lastikten kopan parçanın tampona çarpmasıyla hızının kesildiğini, cama gelmesi durumunda ise çok ciddi bir kazaya sebebiyet verebileceğini söylüyor.
Kamyon ve otobüs trafiğinin yoğun olduğu güzergahlarda sıklıkla rastlanan ve yola gelişi güzel saçılmış lastik parçaları araçların seyir güvenliklerini önemli ölçüde tehlikeye sokuyor.
Otoban polisinden şikayet
Otobanda görev yapan bir trafik polisi özellikle yüksek süratlerdeki araçların bu gibi bir lastik parçasıyla karşılaştıklarında felaketin yaşandığına dikkat çekiyor. Karayollarında kaplama lastik kaynaklı kazalara sık sık rastladıklarını belirten polis memuru hazırladıkları raporlarda özellikle kaplama lastik konusuna dikkat çektiklerini ve raporları merkezleri aracılığıyla Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdiklerini anlattı. Emniyet Genel Müdürlüğü`ne kaza nedenleri arasında kaplama lastiklerin hangi oranda yer aldığı sorusunu sorduk, ancak bir yanıt alamadık.
Ceza kesilemiyor
Trafik polisleri hangi lastiğin orijinal, hangilerinin de kaplama olduğunu anlayabiliyorlar. Ancak kaplama lastiklere yönelik bir ceza bulunmuyor. Polisler ancak uyarmakla yetiniyorlar. Konuştuğumuz trafik polislerinin neredeyse tamamı kaplama lastikler konusunda acil önlemler alınması konusunda hemfikir.
Niye kaplama?
Sorunun cevabı basit. Kaplama lastiğin fiyatı sıfır lastiğe göre üçte bir oranında daha ucuz. Bir şoför, kamyonunun dört lastiğini kaplatacaksa markasına göre küçük nüanslar bulunmakla birlikte yaklaşık 4 bin lira ödüyor. Orijinal ve sıfır lastik almaya kalktığında ise yaklasık 12 bin 500 lira civarında bir meblağı gözden çıkarması gerekiyor. Durum böyle olunca maliyetlerden kısmak isteyen eskiyen lastikleriyle birlikte soluğu lastik kaplamacılarında alıyor.
Zamanı aşılmazsa tehlike yok
Diyarbakır’da lastik kaplama atölyesi bulunan Hekim Çınar kullanım zamanları aşılmayan kaplama lastiklerin sorun çıkarmadığını savunuyor. Her eskiyen lastiğin kaplanamayacağını ve bir takım ölçümlerden sonra lastiğin temizlenip traşlandığını, özel solüsyonlarla takviye edildikten sonra kaplanan lastiği 120 derecelik fırında beş saat süreyle pişirildikten sonra müşterilerine teslim ettiklerini anlatıyor.Hekim Çınar’ın kamyon, otobüs ve iş makinalarının lastiklerinin kaplandığı atölyesi kaplanmayı bekleyen lastiklerle dolu. Kaplanan ve müşterilere teslim edilecek lastikler de yeni gibi duruyor. Çınar işlerine özen gösterdiklerini ancak her kaplamacının aynı oranda dikkat ve özveri göstermediğini savunuyor:
“Örneğin bize otomobil lastikleri için de geliyorlar. Kabul etmiyoruz çünkü gerçekten tehlike yaratır. Her lastiği de kabul etmemiz mümkün değil. Sonuçta can taşıyorlar. Ancak zaman zaman il dışından gelen bazı kişilerin kentte lastik topladıklarını, bunları kapladıktan sonra alıcılara pazarladıklarını duyuyoruz. Bunlara karşıyız.”
Sıkı denetleme şart
Dicle Üniversitesi Kimya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Ziyadanoğlu, Hekim Çınar’ın dikkat çektiği ve merdiven altı diye tabir edilen atölyelerin risk yarattıklarını söylüyor. Türkiye’de kaplama lastiklerin gittikçe daha çok kullanıldığına dikkat çeken Ziyadanoğlu’na göre çok sıkı bir denetleme gerekiyor.
“Bir çok insanın yollarda kaplama lastiklerin atıklarına çarparak veya çeşitli şekillerde kazalara uğradıklarını görüyoruz. Onun için kaplama lastik alımında alıcının çok dikkatli olması gerekir. Daha önemlisi denetlemenin çok ciddi boyutta yapılması lazım. TSE’den onay almış olsa bile denetlemelerin çok dikkatli yapılması gerekiyor. Çünkü gövdesi çürümüş bir lastiğe standartlara uygun bir kaplama yapsanız bile o lastik yenilenmiş olmaz. Yenilenmiş sayılabilmesi için muhakkak suretle gövdesinin sağlam olması lazım. Gövdenin sağlam olduğuna dair analizlerinin yapılmış olması lazım. Kaplama malzemesi ile lastik malzemesi arasındaki bir takım farklılıklar çeşitli gerginliklere neden olabilirler. Kaplama lastik ile ana lastik arasındaki gerginlik farkı arttıkça kaza meydana gelme olasılığı artar. Kaplamanın yerinden sökülüp tekerleğin patlaması, parçalanması şeklinde bir durumla karşılaşılabilir.”
Lastiklerin de kulanım ömrü var
Profesör Ziyadanoğlu’na göre hiç kullanılmasalar bile normal lastiklerin de bir ömrü var. Rafta duran ve kullanım başlangıcı araca takıldıktan sonra sayılan lastikler de tehlike yaratıyor.
“Araç lastikleri hiç kullanılmasa bile 5-6 yıl içerisinde ömrünü tamamlar. Havada eser miktarda bulunan ozon lastik ile etkileşime geçip lastiğin elastikiyetini kaybettirir. Bu nedenle lastik alınırken üretim tarihine bakıldıktan sonra çok az kullanılsa dahi 5-6 yıl sonra yenisi ile değiştirilmelidir. Kilometresini doldurmasa da ve dişleri hala sağlam dursa da lastiğin üzerindeki üretim tarihine bakılarak değiştirilmelidir.”
Kaplama lastik kulanan ağır tonajlı araç sayısı her geçen gün artıyor. Kaplama lastik işi yapan atölyeler de. Türkiye’de kaplama lastik yapan işyerlerinin sayısına ilişkin kesin bir bilgi yok. Ancak her ilin büyüklüğüne ve ihtiyacına göre kaplama işi yapan pek çok atölye Türkiye’nin hemen her yerinde bulunuyor. Standarda kavuşturulmazsa ve sıkı denetlemeler yapılmazsa yollardaki gizli tehlike tehdidini sürdürmeye devam edecek, daha pek çok kazaya neden olacak.
Kaynak: Al Jazeera