Hüseyin Kaya / Doruhaber / Yorum

“Gülen medyası” dediğimizde bazıları kızıyor, “cemaat”, “camia” ya da “hizmet hareketi” gibi isimler sunuyorlardı önümüze.

Fethullah Gülen’in, Amerika’da inzivaya çekilmiş, kitaplarının telifiyle geçinmeye çalışan bir “Hoca” olduğunu söylüyorlardı.

Öyle olmadığını artık herkes fark etmiştir sanırım.

Paralel yapı tartışmalarıyla beraber ortaya ses kayıtları çıktı.

“Hoca”nın sadece bir “Hoca” olmadığı anlaşıldı.

İhalelerden, milletvekili istifalarına, gazete haberlerinden dizi senaryolarına kadar her işe karışan biri vardı karşımızda.

Tabiri caizse ondan izinsiz tuvalete bile gitmeyen bir kitleyi idare ediyordu.

İşin yargı dosyalarına bakıp onay vermeye ya da red etmeye kadar gittiğinden söz ediliyordu.

Zaten artık eski “Münzevi hoca” iddiaları bağlıları arasında bile dillendirilmiyor.

Mızrak çuvala sığmıyor artık.

Tabii kimi ses kayıtları hafızamızı tazelememizi de sağlıyor. Mesela aşağıdaki diyalog bir ses kaydından alınmış:

“Fethullah Gülen, telefonun diğer ucundaki kişinin “Amerika birçok ülkeyi ve Almanya’yı dinliyor diye bir şeyler çıktı. Böyle bir haber yapmanın faydası olur mu” sözlerine karşılık “Bence Amerika ile aramızı çok bozmamak lazım, başkaları derse desin biz demeyelim” cevabını veriyor.

Talimat alan kişinin STV yöneticisi Hidayet Karaca olduğu iddia ediliyor.

Şimdi bu sözleri unutmadan biraz geriye, Mavi Marmara olayına kadar gidin.

Avrupa dâhil tüm dünyanın tepkisini çeken dinlemeler konusunda bile “Amerika ile arasını bozmak istemeyen” “Hoca”, Avrupa ve Amerika’nın kesin desteğine sahip olan israil ile ilişkilerinin bozulmasını ister mi?

Son zamanların moda tabiriyle bitirelim:

Tablonun tümüne ya da büyük resme bakmak lazım.