-Abi , Sait Hoca Seydanın yegenleri ile konuşuyordu, birazdan burada olur.
-Tamam. O`nu bekleyelim. Sofi Mirza`nın kabrine, Sait hocamız önde gideriz. Arkadaşlara da sıkı tembihleyin; tek sıra halinde olsunlar ve birbirilerinin elini sıkı tutsunlar. Yolumuz çok dar, ıslak ve bir o kadar da kaygan… Daha da kötüsü, sol tarafımızda herhangi bir bariyer olmadığından uçuruma gidiyor. Allah muhafaza…
-Sait Hocam hoş geldiniz.
-Hoşbulduk Selahattin.
-Hocam mezarlık yolu çok tehlikeli..
-Ama nasıl olur bu? Üstadın evi ve medresesi yıkıma terk edilmişken validesinin kabristanlarıda nasibini alacak gibi görünüyor..!
-Onlarca yıl bu mezarlar bu ev ve medrese sanki görülmemiş ya da görmezden gelinmiş ya da daha kötüsü ince bir hesapla ‘Yok oluşa` terk edilmiş…
-Ama Sait Hocam bu nasıl olur? Üstad`ın misyonunu yüklendiğini iddia edip, onlarca yıldır sırtında dönen ticaretin ve kazancın haddi hesabı yapılamayacakken; Üstad`ın evine, medresesine ve validesinin kabrine giden patika gibi yollara tek çakıl taşı dahi masraf edilmemiş olması üzücü değil mi?
 

-Selahattin kardeşim. İnanki ben senden daha fazla şaşırmış bir haldeyim: Onca Dershaneler, Gazeteler, Dergiler, Kitaplar, Televizyonlar, Marketler, Yurt dışındaki okullar… Memurları, Doktorları, mühendisleri… Üstad`ı ve misyonunu üstlendiklerini iddia edenlerin kendi aralarında dönen sermaye ve onlara gönül vermişlerin alış verişlerinden sağlanan ‘Devasa` gelir… Akabinde ise, tek ama tek çakıl taşı bile Üstad`ın evine, medresesine ve validesinin kabrine harcanmamış olması üzücü ve bir o kadar da düşündürücü…
-Herhalde haberleri yoktur, Sait Hocam.
-Selehattinim, eğer bunca kazançlarına ve “Refah içinde diyar diyar dolaşmalarına rağmen bu manzaradan habersiz iseler bunun adı ‘Vefasızlıktır`. Yok eğer haberleri var da tek çakıl taşı dahi feda edip bu mübarek beldeye harcamıyorlarsa bunun adını bırakalım da Millet koysun…
 

-Belki de bir fikri yok etmenin yolu, o fikre götüren kalıntıları yok etmekten geçer.
-Doğru. Ey Üstad`ım... Seydamız... Bizler fakir bırakılmış; sevdalıların, gariplerin ve Yusufileriniz. Belki bir daha seni ziyaret edecek ne imkanımız ne de sana getirebilecek bir kürek kumumuz olur. Sana yüreğimizle geldik ve onu sana bırakıp gidiyoruz.
(Anı-Gözlem)

Emel Bal / Batman - Yaş 25

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.