Never Jıngle Bells
Noel Baba batıdan türemesine rağmen ilginçtir ki geçtiğimiz senelerde İngiliz Yüksek Mahkemesi Noel Babaların çocuklara görünmelerini, fotoğraf çektirmelerini yasaklamıştır. Bu kararın gerekçesini ise sapıklığın yaygınlaşmasında Noel Babaların etkisinin...
Yeni bir sene yaklaşıyor. Yeni umutlar,istekler… Bunlardan önce bahsimiz bu seneye nasıl gireceğimiz oluyor. Hani derler ya ‘Seneye nasıl girersen senen öyle geçer’. Şimdiden seneye en güzel şekilde grime planları yapmaya başladık bile. Çünkü senemizin güzel geçmesi, belaların uzak olması lazım. Bunların yanına ‘kader inancımızı’ nasıl yerleştiriyoruz, orasını bilemiyorum.
“Kim bir kavme benzerse o da onlardandır” buyuran bir elçinin ümmeti olarak nevruzu, mihricanı nasıl kendimizle özdeşleştirdiysek noeli de aynı şekilde sahiplendik. Bu konuya aslında İslam alimlerinin kıyası ortadadır. Ebul Hafsı Kebir (r.a.) “Bir kimse Allahu Teala’ya elli sene ibadet etse, sonar bir müşrike nevruz günü şerefine bir yumurta hediye etse kafir olur. Eğer Müslümana hediye eder ve bu güne değer vermezse kafir olmaz” demiştir. (Dürrül Muhter 5/481)
Yine İmam-ı Rabbani Hazretleri “Onların bayram günlerine (ateşe tapanların nevruzu, hristiyanların noeli,paskalyası) hürmet etmek ve o zamanlarda onların adetlerini onlar gibi yapmak şirk olur” buyurmaktadır.
Tabiki yılbaşı kutlayanların şirke girdiklerini söylemek benim haddime değildir, böyle bir ifade kullanamam. Yazımın devamında yılbaşının aslında hiçbir kültüre uymadığını anlatmaya çalışacağım.
Bu günü İsa’nın doğumu olarak gören hristiyanlar da aslında yanılmaktadır. İseviler yıllarca gizli yaşadıklarından Noel gecesi doğru anlaşılamamıştır. Aslında İsa’nın doğumu 25 Aralık-6 Ocak (bunlar kaynaklarda geçen en kuvvetli rivayetler) veya başka bir gündür. Yani bu günde bir kesinlik yoktur. Çünkü batılı bilim adamlarına göre miladi takvim en az 300 sene noksandır.
S.Ebediyye de “Hicri yıl kesindir, miladi yıl doğru ve kesin değildir. Günü de, ayı da, yılı da yanlıştır” şeklinde yazmıştır.
Türkiyede’ki kutlamalar da günümüz rejiminin ürünüdür. Bu sistemle gelen miladi takvimle zaten gavura özenmeye meyilli olan yöneticiler yeni dünyaya ayak uydurmak (!) için 1926’yı 1927’ye bağlayan gece meyhaneleri doldurdular. 1931’den beri 1 milyon liralık çekilişten sonar yılbaşının cazibesi artmıştır. Sonrası malum: Jingle Bells, Jingle Bells…
Tüm bunlardan sonar evlerimizin, kanallarımızın, reklamlarımızın eksik olmaz maskotu: Batılıların ‘Sanata Claus’ veya ‘Father Christmas’ dediği Noel Baba. Birde işin alsına bakalım isterseniz. Halkımıza Noel Baba adı ile tanıtılan ve hakkında asılsız hikayeler uydurulan kişi gerçekte Saint Nicolas adlı bir papazdır. Direk İngiliz ve papazın millet olan Yunan kaynaklarında geçtiği gibi aktarıyorum: Saint Nicolas MS 24-245 yılları arasında Mısır’ın İskenderiye kentinde dünyaya gelmiş. Sapık davranışlarından dolayı birkaç kez cezalandırılmıştır. Hatalarında ısrarı üzerine konu İskenderiye kralına taşınmış. Kral Nicolas’ın yakalanıp yakılmasını emretmiş. Nicolas kararı duyunca şehri terketmiş. Demre’ye gelmiş ve orada kendisini İsa Mesih’in gönderdiği bir aziz olarak tanıtmıştır. MS 305 senesinde Demre’de ölmüştür. En özet haliyle Noel Baba olayı bundan ibarettir.
Noel Baba batıdan türemesine rağmen ilginçtir ki geçtiğimiz senelerde İngiliz Yüksek Mahkemesi Noel Babaların çocuklara görünmelerini, fotoğraf çektirmelerini yasaklamıştır. Bu kararın gerekçesini ise sapıklığın yaygınlaşmasında Noel Babaların etkisinin olduğu olarak göstermiştir. Fakat biz İngilizler kadar kültürümüze sahip çıkamıyoruz, orası ayrı mesele. Birde bunlar yetmiyormuş gibi Noeli kutlamayan Müslüman cenah ‘Noel Dayı’ diye bir saçmalık uydurarak onlara cevap veriyor. Karşıtlığımızı bile onlardan ilham alarak yapıyoruz.
Yine noelin, her ne kadar minaresine kılıf uydurmak isteyenler buna yılbaşı desede, olmazsa olmaz adeti çam ağacı süslemektir. Bu konudaki araştırmalarımda bu adetin Ermeni mitolojisine dayandığını gördüm. Bu adet Ermenilerden Hristiyanlara zamanla geçmiştir.
Müslümanlıkla hiçbir şekilde ilgisi bulunmayan yukarıdaki iki tehlikeli inançtan kendimizi, çevremizi koruyalım. Yılbaşı eğlencesi adı altında bu gibi yanlış inançların yayılmasına aracı olmayalım. Benliğimize, kimliğimize sahip çıkalım.
Neyse, sonuçta 1 Ocak yaklaşıyor. Geriye söylenecek tek cümle kalıyor: Jingle bells, Jingle bells, Jingle all the way…
Tarih: 22 Aralık 2013
Abdullah Atala