• DOLAR 32.556
  • EURO 34.857
  • ALTIN 2445.715
  • ...
`Türkiye`ye Operasyon Başarıya Ulaşmaz`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mehmet Özcan / Doğruhaber
 
Türkiye çok tehlikeli bir süreçten geçiyor. İslam dünyası, Irak’ta 8 yıllık işgalin ardından hala dinmeyen iç çatışmalar ve Suriye’de üç yıldır süren iç savaşla, bölgenin işgalci şer odaklarca nasıl bir kaos içerisine çekildiği ve bu ateşin daha da körüklenmesi için Türkiye’nin de bu cehenneme sürüklenmek istenmesine şahit oluyor. Son günlerde Türkiye’ye yönelik Amerikan ve israil destekli başlatılan siyasi, ekonomik saldırılar ve de stratejik ataklar karşısında Başbakan Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi Türkiye, dış mihraklara karşı adeta bir ‘İstiklal mücadelesi’ veriyor. Batılı şer odakların, bölge ülkelerinde mezheplerarası körükledikleri fitneyle oluşturdukları kaos, son günlerde Türkiye’de de farklı versiyonlarla icra edilmeye çalışılıyor. Bölgenin bataklığa çevrilmesi ve varolan zenginliklerin ekonomik darboğaza giren batılı şer odaklarınca sömürülmesine zemin hazırlayan ülke ve çevrelerin ihaneti ise kabul edilemeyecek boyutlara ulaştı. İslam ümmetinin tarih boyunca birçok kez içerisinden geçtiği bu cenderelerden çıkabilmesinin yolu ise yüce Allah’ın yardımı ve Müslümanların birlikte hareket etmesiyle mümkün görünüyor. 
 
El Cezire televizyon kanalı yorumcusu Moritanyalı yazar Dr. Muhammed Muhtar Şankıti, Batılı şer odakların Türkiye’ye yönelik başlatmış olduğu saldırıları, Mısır’da cuntanın ceberutluğunun daha nereye kadar devam edeceği ve iç savaş ile çatışmaların bitmek bilmediği Irak ve Suriye’nin geleceğine yönelik düşüncelerini gazetemize değerlendirdi.
“Türkiye’ye operasyon başarıya ulaşmaz” diyen Dr. Şankıti, İslam ümmetinin vahdeti için siyasi ve irade birliğinin sağlanması gerektiğine dikkat çekti. İşte Dr. Muhammed Muhtar Şankıti’nin sorularımıza verdiği cevaplar…
 
TÜRKİYE’DE YAPILMAK İSTENEN BİR “RİDDE HAREKETİ”DİR
Türkiye’de son günlerde karışıklık çıkarmak isteyen yerli ve dış güçler mevcut. Siz, Arap baharını kışa çeviren gücün Türkiye’yi de içinden çıkılmaz bir kaosa sürükleyebileceğini düşünüyor musunuz?
 
Biz Arap dünyasındaki aydınlar ve siyasi uzmanlar, genel olarak Türkiye’de meydana gelen ve var olan gelişmeleri Ortadoğu’daki diğer gelişmelerden Mısır ve Suriye’den ayrı olarak değerlendirmiyoruz. Bunun farklı bir versiyonu olarak görüyoruz. Çünkü her ülkenin şartları farklıdır. Türkiye’deki bu olayı da geriye dönüş yani “Ridde” dediğimiz irditad teşebbüsü olarak görüyoruz. Çünkü Avrupa ve Amerika açısından eskiye dönüş özlemi vardır. Biz bunu bir “Ridde Hareketi” olarak nitelendiriyoruz. Türkiye’nin dış siyasetinde olsun, iç durumundan olsun, bu geçmişlikten ve bu duruştan rahatsız olanların olduğu biliniyor. Bu son olaylarda da bu kesimlerin teşebbüsünün olduğu görülüyor.  
 
BU OPERASYON BAŞARIYA ULAŞMAZ
Türkiye’ye yönelik bu operasyonun başarıya ulaşma ihtimali ve de şansı var mı?
 
Hayır. Ben bunu ihtimal dâhilinde görmüyorum. Elbette bunun sonucunda bazı sıkıntılar olabilir. Ancak Türkiye’nin ‘derin’ diye tabir edilen yapıları şu anda batıya tamamen bağlı değil. O bakımdan elleri zayıf. Türkiye’nin kazanımları kolay kolay heba edilemez. Ben şahsen ve genel kanı da odur ki Türkiye’deki bu atak bu operasyon başarıya ulaşamaz diye düşünüyorum.
 
TÜRKİYE AVRUPA’YA DEĞİL AVRUPA TÜRKİYE’YE MUHTAÇ 
Sayın Muhammed Muhtar, peki bu sorunu atlattıktan sonra Türkiye’nin elinde daha güçlü kozlar olacağını söyleyebilir miyiz?
 
Elbette her olay, her operasyon bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu bakımdan biz bu olayların akabinde daha sonra Türkiye’nin elinin daha da güçleneceğini, sorunlara karşı daha bağışıklık kazanacağını düşünüyoruz. Ama tabi bu Türkiye’nin Avrupa ile bağını koparacağı anlamına gelmez. Türkiye yine kendi duruşunu kendi ilişkilerini sürdürecektir. Avrupa da Türkiye’nin kendisiyle iyi ilişkiler içerisinde olması konusunda eli mahkûm. Çünkü Türkiye’nin şu an için Avrupa’ya ihtiyacından ziyade Avrupa Türkiye’ye muhtaç durumda. Ben bu olaylardan sonra Türkiye’nin durumunun daha iyi olacağını ve konumunun güçleneceğine inanıyorum. 
 
MISIR’DA HALK KORKU DUVARINI AŞMIŞTIR
Sayın Muhtar, Cuntanın kanlı darbeye kadar Arap Baharı’nın başarıya ulaştığı yer olarak görülüyordu Mısır… Ancak şu an her türlü hukuksuzluğun yapıldığı ve insanlık dışı uygulamalara imza atılan bir darbe yönetiminin başta olduğu bir ülke olarak karşımızda duruyor. Darbeci cuntanın son icraatı İhvan’ı terör örgütü ilan etmesi oldu. Buna rağmen geçtiğimiz cuma çok ciddi gösteriler yapıldı. Bu durum nereye kadar devam edecek, bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
 
Mısır’da halk artık korku duvarını aşmıştır. Ve korku duvarı aşıldığı zaman halkı durdurmak mümkün değildir. Bu açıktır, ben her zaman söylüyorum: Mısır cuntasını bitirecek iki temel sorun var. Biri ekonomik kriz ki bu kriz geniş tabanları ciddi bir şekilde etkilemeye başladı. İkincisi; cuntacıların ahmaklığı. Çünkü çok fevri ve ahmakça kararlar alıyorlar. Kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlıyorlar ve Mısır’da kesinlikle halkın baskılara boyun eğeceğine inanmıyorum. Muhakkak suretle halk kendi devrimini geri alacaktır. 
 
IRAK’TAKİ SON GELİŞMELER AMERİKAN İŞGALİNİN BİR ESERİ
Suriye’de 3 yıldır süren iç savaşta hayatını kaybedenlerin sayısı 130 bini buldu ancak ne savaş bitti ne de Esad gitti. Irak’ta 2013 yılı içerisinde 9 bin kişi bombalı saldırılarda hayatını kaybetti ve bu mezhepsel zemine oturtularak sürdürülmeye çalışılıyor. 8 yıllık ABD işgali bitti derken devam eden bu iç çatışmalar nereye kadar devam edecek? Siz Irak’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
 
Aslında sorun şudur: Biz, Irak’taki olayı Amerikan işgalinin bir eseri olarak görüyoruz. Amerika Irak’ı terk ettiği zaman yönetimi belli bir gruba özellikle verdi ve bunun sonucunda bu tür sorunlar ortaya çıkıyor. Ortadoğu coğrafyasında Irak, İran, Mısır, Libya ve Tunus bir hat olarak kabul edilir. Burada çok ciddi olaylar olacaktır. Irak’taki durum, Amerikan işgalinin bir sonucu. Çünkü orada azınlıklara yani belli bir gruba yönetim verildi. Bunun sonucunda nitekim Suriye’de de aynı şey var. Bu, bölgede var olan halkın taleplerine karşı engel teşkil etmez. Biz şuna inanıyoruz ki Ortadoğu’da Müslümanların, İslam âleminin muhtaç olduğu yönetim şekli, halkın iradesine dayalı icra edilmesidir. Halkın iradesinin tecellisidir. Bunun dışında bir yol yoktur. Halk kendi meşru idarecilerini seçecektir. Tabi bu taleplere karşı belli fırkaların, belli grupların, mezheplerin tahakkümü tercih ediliyor şu anda. Fakat bunun başarıya ulaşma şansı yoktur. 
 
VAHDET İÇİN SİYASET VE İRADE BİRLİĞİ OLMALI
İslam dünyasının içinde bulunduğu bu kaosun bitmesi ve Müslümanların ümmetçe bir birlikteliğinin sağlanması üzerine yani vahdet üzerine neler söyleyebilirsiniz?
 
Biz, ümmetin vahdeti konusuna duygusal değil, reel bir perspektiften bakmalıyız. İslam ümmetinin çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olması dil ve kültür farklılığı bütün Müslümanların bir çatı altında birleşmesini zorlaştırıyor, hatta imkânsız kılıyor. Biz ümmetin birliğinden aynı iradeye, aynı siyasete sahip olmasını anlamalıyız. Yoksa aynı çatı altında birleşmek bahsettiğim sebeplerden dolayı zordur. Buna Pakistan-Bangladeş örneğini verebiliriz. Bu iki devlet başlangıçta birdi. Ancak bu iki birliğin reel bir düzlemi yoktu. İki devletin fiziki ve coğrafi teması yoktu. İkisinin arasında Hindistan da vardı. Bu şekilde bir birliğin yürümesi zordu. Nitekim de yürümedi. Biz birlikten siyaset ve irade birliğini anlamalıyız. Bunu gerçekleştirmenin de birçok yolu ve de yöntemi vardır. Avrupa Birliği bize bu konuda en çok uygun olan bir uygulamadır. Çünkü Avrupa Birliği, siyasi ve ekonomik bir birliktir. Kendi değerleri üzerinde oluşan bir birliktir. Bizim de bu şekilde bir vahdet oluşturmamız mümkündür ve de bunun olması gerekir.
 
 
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir